Gündem

Demirtaş: Kürt sorununu durdurabilecek tek insan Öcalan'dır

'Hiçbir ordu PKK'yı durduramaz. Artık ordu ile savaş ile bu işin durmayacağı ortadadır diyorlar. Durduracak tek kişi var, tek bir sözü ve cümlesi ile yer yüzende tek kişi var'

19 Ekim 2012 19:19

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, "Ben Türkiye kamuoyunun bu politikalarla bin sene daha hazır olmayacağını düşünüyorum. Eğer bu söylem ve militarist, milliyetçi ve ırkçı söylem sürerse bin sene daha hazır olmayabilir. Yer yüzünde ölümleri durdurabilecek Kürt sorunu açısından diyorum yeryüzündeki tek insan Sayın Öcalan'dır" diye konuştu.

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Eşbaşkan Gülten Kışanak ve DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk ile birlikte DTK binasında basın cezaevlerinde 38 gün önce PKK tutuklu ve hükümlülerinin başlattığı açlık grevi ile ilgili basın toplantısı düzenledi.

BDP lideri Demirtaş, vicdanların en yalın bir şekilde teste tabi tutulduğu bir meseleyi konuştuklarını, insanlar cezaevinde bir tabak fazla yemek, battaniye, yastık, koğuşun ısıtılması, görüş ve mektup hakkı, kendi savunma hakkının kısıtlanması gibi taleplerle değil, dışarıdaki insanlar barış içerisinde yaşayabilsin ve ortaklaşa bir çözüm üretebilsin diye açlık grevine girdiklerini söyledi.


'Adalet Bakanı'nda tutum, Cumhurbaşkanı'ndan açıklama bekliyoruz'


"Dolayısıyla neresinden bakarsanız bakın, nefes aldığımız her saniye her dakika bizler için bedenini ölüme yatırmış insanlar ölüme bir dakika daha yaklaşmış oluyorlar. Bizim sesiz ve duyarsız kaldığımız her saniye kendi ellerimizle bu insanları, bu siyasetçileri ölüme doğru bizler yaklaştırmış olacağız. İçinde bulundukları durum, aslında bir tercihten dolayı bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır. Bu insanların tutuklu olmalarının sebebi Kürt sorunudur, Kürt sorunundan kaynaklı çözümsüzlüktür. Çözümü, diyalog ve müzakereden geçer. Tutsakların içerde başlatmış oldukları açlık grevi dışarıda barış içerisinde yaşamanın çığlığıdır. Hiç kimse Türk ya da Kürt tarihin bu en büyük açlık grevlerine karşı sesiz ve duyarsız kalamaz. Sesiz ve duyarsız kalmak, ben bu ülkede savaş istiyorum, kan aksın istiyorum demektir. Özelikle hükümet yetkilileri, Adalet Bakanı artık ölüm sınırına dayanan, ciddi riskler taşımaya başlayan böylesine insani vicdanı, siyasi ve ahlaki çığlığı duymuyoruz diyemez. Biz Adalet Bakanı'nın dan bu konuya ilişkin net bir açıklama ve tutum bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı özellikle bu konularda duyarsız kalmamalıdır. Özellikle tutsakların durumu konusunda neler yapılmak istendiğini sayın Cumhurbaşkanından duymak istiyoruz. Ülkenin tümünün Cumhurbaşkanı olarak böylesine büyük bir olaya karşı asla ve asla sesiz kalmamalıdır. Sayın Cumhurbaşkanından en kısada sürede açlık grevine karşı açıklama yapmasını bekliyoruz ve diliyoruz. Aralarında Milletvekili, Belediye başkanları, il ve ilçe yöneticilerimiz binlerce tutsağın yargılandığı bir süreçte kendi bedenleri ile sürece yön vermeye çalışan, müzakere ve diyalogtan, sayın Öcalan'ın müzakereye katılma koşullarının yaratılması ve ana dilde savunma taleplerine karşı hiç kimse ama hiç kimse bu bizi ilgilendiremez diyemez."
 

'İyi şeyler olacak deniliyorsa açlık grevine yaklaşım olur'


BDP lideri Demirtaş, "Kim ki çözümden söz ediyorsa ve iyi şeyler olacak diyorsa, iyi şeylerin ilki açlık grevine yaklaşımla olur. Açlık grevcilerin taleplerine yaklaşımla netleşir. İyi şeyler olmasını isteyen ve samimi olduğunu göstermek isteyen oyalama ve kandırmaca pratiği yerine gerçekten çözüm iradesini ortaya koymak isteyen herkes için turnusol kağıdıdır. İyi şeyler olacaksa buyurun cezaevlerinden başlayan açlık grevindekilerin talepleri nettir. Bu konuya yaklaşım bizler için samimiyetin ve ciddiyetin ölçüsüdür. Bir yandan 'iyi şeyler olacak' bir yandan çözüm tartışmaları yapacaksın bir yandan insanlar ölüm sınırına gelmiş tek kelime açıklama yapmayacaksınız böyle şey olabilir mi ? 100 yıllık bir sorunu çözme konusunda ciddiyet bekliyoruz. 100 yıllık Kürt sorununu 12 metre kare beton çukura hapsettiğiniz esir aldığınız ve tutsak olarak gördüğünüz ve neredeyse 16 aydır avukatları ile görüştürmediğiniz sayın Öcalan üzerinden çözecekseniz orada da ciddiyet bekliyoruz. O konuda da ciddi ve samimi bir yaklaşım bekliyoruz. Hem 'biz sayın Öcalan ile görüşürüz' diyorsanız ama aynı zamanda ağır bir tecrit uygulayarak açlık grevlerine ve dışarıda gerilimlere neden oluyorsanız herkes sizin ciddiyetinizi sorgulamak hakkı kendinde görür"diye konuştu. Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
 

'Cezaevinde insanlar ölürse, kimse 'iyi şeyler olacak' demesin'


"Eğer bu konuda hükümette, sayın Cumhurbaşkanı da ciddi bir yaklaşım ortaya koyarlarsa bu konuda değişiklik olabilir. Açlık grevcilerin tutumu değişebilir. Onun dışında da özellikle sayın Öcalan çağrı yapmadan ve tecrit koşulları değişmeden biz açlık grevcilerin tutum değiştireceğini sanmıyoruz. Ancak, hükümetin ve Sayın Cumhurbaşkanının İmralı politikasında yapacakları bir değişiklik ve devletin politikasında bir bütün olarak tecrit sisteminde yapacakları değişiklik ve sayın Öcalan müzakere koşullarının sağlık-güvenlik özgürlük koşullarının yaratılacağı bir pozisyonla değişebileceğini düşünüyoruz. Çok kararlı olduklarını gürdük. Şakaya gelir tarafı yok. Bu insanlar ölüm sınırına dayandılar. Bu açlık grevinin Türkiye'de müzakerenin ve barışın önünü açabilecek çok önemli bir girişim olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Savaş bitsin istiyorsak ve müzakere başlasın istiyorsak, medya müzakereye destek vermek istiyorsa açlık grevlerinin ve taleplerini öne çıkarmalıdır ve kamuoyu oluşmasına destek olmalıdır. Siyasi tutsaklar çok kararlıdırlar. Talepler konusunda mesafe kat edilmediği sürece asla adım atmayacaklar. Her gün katılımlarla sayı artıyor, kısa süre sonra sayı binleri bulacak. Bu insanlar cezaevlerinde yaşamını yitirirlerce dışarıda hiç kimse artık 'iyi şeyler olacak' lafını bu halka asla yutturamayacaktır. Bu nedenle bu kritik aşamada herkes meselenin ciddiyetini kavramalıdır. Sayın Öcalan ve ana dilde eğitim ve savunma talepleri milyonlarca Kürdün arkasında durduğu somut taleplerdir. Milyonlarca insanın taleplerini bu arkadaşlarımız bedenlerini ölüme yatırarak dile getiriyorlar. Oyalama ve bu kışı da konuşarak tartışarak geçiririz diye düşünenler yanılırlar. Her gün bakın ciddi ölüm riskleri ele karşı kaşıya olduğumuz bir sürece girdik. Kimin Çözüm konusunda bir projesi varsa somut bir şekilde açıklamasını istiyoruz. Laflarla alengerli cümlelerle bu sürecin gitmediği gitmeyeceği bütün kesimler tarafından net bir şekilde anlaşılmıştır."
 

'Öcalan'ın çağrısı ile açlık grevi biter'


Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, açlık grevcilerinin Başbakan ve Cumhurbaşkanının açıklamalarına göre eylemlerini bitirmeyeceklerini, Abdullah Öcalan'ın yapacağı çağrıya göre eylemlerini bitireceklerini belirtiklerini ifade ederek, "Ama İmralı'da sistemin değişmesi ve İmralı rejiminin fesh edilmesi cezaevinin kapatılması ve özgürlüğünün müzakereye katılacağı koşullarının sağlanması konusunda Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakanın ve Hükümet yetkililerinin bu konuda çalışma olduğuna, olacağına dair yapacakları çalışmalar bu tartışmaların önünü açar"dedi. Öcalan için istenen taleplere Türkiye kamuoyunun hazır olup olmadığı ile ilgili bir soru üzerine ise Demirtaş, şunları söyledi:
 

'Yer yüzünde ölümleri durduracak tek kişi Öcalan'dır'


"Türkiye kamuoyu buna hazır mı değil mi? Ben Türkiye kamuoyunun bu politikalarla bin sene daha hazır olmayacağını düşünüyorum. Eğer bu söylem ve militarist, milliyetçi ve ırkçı söylem sürerse bin sene daha hazır olmayabilir. Dolayısıyla Kürtler kendi ana dilini konuşmak ve eğitim yapmak için bin yıl daha Türk toplumunun hazır olmasını mı bekleyecekler. Hassasiyetse bizler açısından Kürt halkının hassasiyetidir önemli olan. İnsanlar ölüyor, gençler ölüyor, askerler,polisler, gerillalar ölüyor, hassasiyet ise en büyük hassasiyet bu olmalıdır. Hassasiyet ise insanların ölümleri olmalıdır. Yer yüzünde ölümleri durdurabilecek Kürt sorunu açısından diyorum yer yüzündeki tek insan Sayın Öcalan'dır. Bu ölümleri başka hiç kimse durduramaz. Başka hiç kimsenin gücü yok. Bunun artık anlaşılması için kaç yıl daha geçmesi gerekir. Türkiye toplumunun bunu daha anlaması için kaç bin insanın daha ölmesi gerekir. Hiç bir ordu PKK'yı durduramaz. Artık ordu ile savaş ile bu işin durmayacağı ortadadır diyorlar. Durduracak tek kişi var, tek bir sözü ve cümlesi ile yer yüzende tek kişi var onu da bir adada hükümet 12 metrelik çukura koymuşsa demek ki ortada bir yanlış var. Bu talep bu kadar açık meşru ve doğru bir taleptir. Bu nedenle Başbakan ve Cumhurbaşkanı konunun çözümü konusunda ciddi bir adım atmak istiyorlarsa artık bu ciddiyeti görmek istiyoruz. Cumhurbaşkanı, Meclis başkanı ve Ak parti grubuyla yapılan görüşmelerde bunları ifade ettik. Kendi yaklaşımlarını kendileri arzu ederlerse açıklarlar. Gelişmeleri hep birlikte izliyoruz. Umut ederiz dediklerimiz doğru anlaşılır. Bizim görüşmelerde ifadede ettiklerimize samimi bir yaklaşım olur. Böyle bir şey olursa BDP, DTK ve STK'lar olarak hepimiz sürece katkı sunmaya hazır olduğumuzu söyledim, ama varsa o ciddi projeyi görmek istiyoruz. Ne sayın Cumhurbaşkanı nede sayın Başbakanın açıkladığı bir şey yok aslında. Yani sorun nasıl çözülecek, hangi adımlarla kimlerle nerede görüşülecek hangi takvimle hangi periyotta, hangi yasa ve anayasa değişiklikle kapsamlı bir açıklama bekliyoruz. Böyle bir proje ve niyet ortaya çıkarsa böyle bir niyeti büyütmek için hepimiz çaba sarf ederiz. Ama Sayın Cumhurbaşkanı 2 yıl önce iyi şeyler olacak dedi 2 yılda binlerce insan öldü. Şimdi aynı şeyi Sayın Başbakan söylüyor. İyi şeyler olacak iki yılda sayın Başbakanın söyleyeceklerini bekleyecek ve oyalanacak halimiz yoktur. Açlık grevcileri içerde, dışarıda insanlar ölüyor. Somut ve kamuoyunu tatmin edecek ciddi açıklamalar bekliyoruz."
 
DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk ise, Abdullah Öcalan'ın sıradan bir tutsak olmadığını ve devlet yetkilileri tarafından son Kürt isyanının lideri olarak nitelendirildiğini belirterek, "Öcalan'a yaklaşım Kürtleri yaklaşımı ifade eder. Öcalan'ı tecrit etmek barışı tecrit etmektir. Açlık grevi radikal bir manifestodur. Vicdanlara seslenen son bir haykırış ve duraktır. Açlık grevinde geri dönülemeyecek bir durum söz konusudur. Yarın geç olabilir. Bu açlık grevi Türkiye'de vicdanları ölçen bir turnusol kağıdıdır. Türkiye demokrasisinin düzeyini ölçecektir. Medyadan en azından empati kurarak bedenlerini doğuştan gelen haklarını almak için ortaya koyan bu eylemcilere destek vermesini bekliyoruz"diye konuştu.