4 Kasım 2016'dan beri Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın avukatları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi'nde görülecek davanın bir 'temyiz' davası olmadığını açıkladı. Kararın sadece hükümet başvurusu nedeniyle alınmadığı belirtilen açıklamada, "Yeniden inceleme, Demirtaş'ın yaptığı başvuru maddeleri bakımından da yapılmasını içermektedir. Büyük Daire, Daire kararını tamamen veya kısmen doğru bulabileceği gibi, tarafların iddialarının bir veya daha fazlasını yeniden inceleyip yeni sonuçlara da ulaşabilir" denildi.
TIKLAYIN-AİHM, Selahattin Demirtaş'ın başvurusunu kabul etti
Gazete Duvar'ın aktardığı habere göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), cezaevinde bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili Türkiye'nin temyiz başvurusunu kabul etti. AİHM, Demirtaş için verilen 'tutuklulukta makul sürenin aşılması ve tahliye' kararını yeniden ele alacak.
Demirtaş'ın avukatları ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi'nde görülecek davanın bir 'temyiz' davası olmadığını ve yeni kararlar alınabileceğini açıkladı.
Demirtaş'ın avukatlarının açıklaması şöyle:
Bilindiği gibi önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaş, tutuklu yargılanmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AIHS) 5(3), 5(3) ile beraber 18 ve 1. Protokol Madde 3'ü ihlal ettiğine ve başvurucunun tutukluluğuna son verilmesi gerektiğine hükmeden 20 Kasım 2018 tarihli Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Daire kararının, davada incelenmeyen, kabul edilemez bulunan ve ihlal bulunmayan hakların bütünü açısından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Daire tarafından yeniden incelenmesi talebiyle, avukatları aracılığıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurmuştu. Öte yandan Hükümet de Sayın Demirtaş'tan farklı gerekçelerle Büyük Daire'ye başvurmuştu.
İlk kararı veren dairede yer almayan 5 hakimden oluşan panel karar verdi
Daire kararında 10. maddeye ilişkin iddiaların incelenmemesinin, hem başvurunun temel iddialarının cevapsız bırakılmasına hem de başvurucunun diğer taleplerinin de eksik incelenmesi sonucuna yol açtığını; milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması ile ilgili olarak yapılan değişikliğin denetlenmemesinin kanunilik ilkesine aykırı olduğunu; Demirtaş'ın tutuklanmasında makul suç şüphesi bulunduğuna ilişkin saptamanın, AİHM'in ifade özgürlüğü içtihadı ile çeliştiğini; tutukluluğun devamına ilişkin kararların siyasi etki ile verildiği belirtilmekte birlikte, bu siyasi etkinin en azından dokunulmazlıkların kaldırılması sürecinin tartışmaya açıldığı 2015 yılından başlatılmamasının 18. madde içtihadı açısından tutarsızlığa yol açtığını ileri sürmüştü. 18 Mart 2019 tarihinde toplanan ve söz konusu ilk kararı veren Dairede yer almayan beş hakimden oluşan panel, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 43. Maddesi uyarınca davanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Daire tarafından yeniden ele alınma koşullarını karşılayıp karşılamadığını incelemiş ve hem başvurucunun hem de Hükümetin talebini kabul ederek yeniden inceleme kararına varmıştır.
Demirtaş'ın bizzat bulunması istendi
Kimi basın yayın organlarında, yeniden inceleme kararının sadece Hükümetin talebi üzerine alındığı şeklinde eksik bir bilgi yayınlanmış, dolayısıyla kamuoyu eksik bilgilendirilmiştir. Büyük Dairenin kararı, yeniden incelemenin, Demirtaş'ın yaptığı başvuru maddeleri bakımından da yapılmasını içermektedir. Büyük Daire'nin yeniden inceleme süreci bir temyiz süreci değildir. Büyük Daire tarafından verilecek karar, Daireye yeniden gönderilmemekte ve kesin nitelik taşımaktadır. Büyük Daire, taraflar tarafından sunulan tüm delilleri değerlendirecek ve yeni bir karar verecektir. Büyük Daire, Daire kararını tamamen veya kısmen doğru bulabileceği gibi, tarafların iddialarının bir veya daha fazlasını yeniden inceleyip yeni sonuçlara da ulaşabilir. Büyük Daire aşamasının duruşmalı yapılması ve Sayın Demirtaş'ın duruşma salonunda bizzat bulunması talebi de iletilmiştir.
"Karar yol gösterici olacak"
Demirtaş başvurusu, hem AİHM'in özellikle temel hak ve özgürlüklerin Sözleşmede gösterilenden sınırlama sebepleri dışında sınırlandırmasına ilişkin 18. maddesinin genel yorumu açısından hem de Türkiye'deki yaygın insan hakları ihlali şikayetleri açısından özel bir öneme sahiptir. Bu nedenle Büyük Daire'nin vereceği karar, bireysel sonuçları ötesinde, Mahkemenin Avrupa Konseyi ülkelerinde hukuk devleti ilkelerinin zayıflaması ile bağlantılı hak ihlalleri içtihadı açısından da yol gösterici olacaktır.