T24 - Diyarbakır'da açlık grevi yapan belediye başkanlarına destek ziyaretinde bulunan BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, "Gelin Kürtlerin önüne sandık kuralım. 'Özerklik', 'Federasyon' veya 'Bağımsızlık' ya da 'Hiçbir şey istemiyor' seçeneklerini sunalım. Sandıktan çıkan sonuç kabulümüzdür" diye konuştu.
Nizamettin Kaplan'ın DHA'daki haberine göre; BDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak, Kayapınar ilçe binasında açlık grevinde bulunan 98 belediye başkanını ziyaret ederek destek verdi. Demirtaş, cezaevinde 15 günden beri açlık grevinde bulunan tutukluların hayati olarak risk sınırına girdiğini ve hükümetin bunu ciddiye alması gerektiğini söyledi.
Demirtaş, gündeme ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Ülkede birlikte yaşamdan taraf olduklarını belirten Demirtaş, ancak hükümetin Kürtlerle Türklerin birlikte yaşamından yana olmadığını, Kürtleri ülkeden koparmak için elinden geleni yaptığını iddia etti.
Her halkın kendi kaderini tayin etme hakkı olduğunu savunan Demirtaş, şöyle dedi:
"Biz ne kadar birlikte yaşamayı arzuluyorsak bizim dışımızdakiler birlikte yaşama taraftarı değil. En çok da hükümet birlikte yaşamayı arzulamıyor. Hükümetin kafasında Kürtlerle birlikte bu ülkede özgür vatanda, eşit olarak yaşamak yoktur demek. İki şey olabilir; Ya Kürtleri tümden yok etmek istiyorlar, ya da Kürtler ayrılsın istiyorlar. Hükümetin bunun dışında bir politikasının olabileceğini ve başka anlama gelebileceğini biz düşünmüyoruz. Biz ısrarla barış olsun, birlikte yaşamı kuralım, kurgulayalım diye uğraşıyoruz. Hükümet Kürtleri bu ülkeden ayırmak, koparmak için elinden geleni yapıyor. Kürtler duygu düzeyinde devletten koptular. Kürtlerin önemli bir kısmı bu devleti kendi devleti olarak görmüyor."
"Gelin Kürtlerin önüne sandık kuralım. 'Özerklik', 'Federasyon' veya 'Bağımsızlık' ya da 'Hiçbir şey istemiyor' seçeneklerini sunalım" diyen Demirtaş, "Sandıktan çıkan sonuç kabulümüzdür. Ama, operasyon ile baskı ile bir sonuç elde edileceği sanılıyorsa, Mısır ve Libya'nın durumu ortadadır" dedi.
'Kürdistan'ı bu ülkeye pay ettik'
Kürtlerin kendi ana vatanlarını, Kürdistan’ı Türkiye’ye pay ettiğini ileri süren Demirtaş, “Biz bu ülkede sığıntı değiliz. Bu vatanın sahibiyiz. Kürtler kendi anavatanlarını, Kürdistan'ı bu ülkeye pay etmiştir. 20 milyon Kürt halkı, bu statüyle artık bu işi sürdüremez. Bu ülkenin Başbakan Yardımcısı çıkıp ‘bu medeniyet dili değildir, bu dilde eğitim yapılamaz. Kimse böyle bir talepte bulunmasın’ diyor. Genelkurmay Başkanı ‘ana dilde eğitim olmaz’ diyor. Başbakan ‘ana dilde eğitim ülkeyi böler’ diyor. Eğer devletin yaklaşımı buysa, ortada bir çözüm anlayışı yoktur. O halde Kürt halkı kendi başının çaresine bakacaktır” dedi.
"Artık omuzlarda cenaze taşımak istemiyoruz" diyen Demirtaş, şöyle devam etti:
"Türkler de istemiyor, Kürtler de istemiyor. Biz çok kararlı bir şekilde bu işi uzatmadan çözüm noktasına taşımak istiyoruz. 2012 yılı bizim açımızdan böyle bir yıldır. Cezaevlerinde başlayan açlık grevleri bunun mesajıdır. Bu iş artık uzamamalıdır. Ölümlere kimsenin tahammülü kalmamıştır. Bu işin çözümü nedir deniliyorsa yol haritamız ortada, talepler ortada. Kürtlerin muhattaplarıyla görüşeceksiniz. Bunun dışında yol yok. Vatansa, ortak vatansa herkesin eşit hakkı olacak. Benim de çocuğum ana dilinde eğitim yapacak. Benim dilimde kamusal alanda kullanılacak. Benim de halkım belediyelerinde, hastanesinde, vergi dairesinde, mahkemesinde kendi dilini kullanacak."
'Aktaş'ın milletvekilliği düşürülemez'
Demirtaş, halen cezaevinde tutuklu bulunan milletvekili Kemal Aktaş'ın vekilliğinin düşürülmesi konusuna da açıklık getirdi. Partililerine yönelik 250 bin dava dosyası hazırlandığını, 8 milletvekilleriyle ilgili yargılamanın devam ettiğini belirten Demirtaş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Arkadaşımız ceza almış olsa, cezası kesinleşmiş olsa bile anayasada açık hüküm vardır. Cezanın uygulanması, infazın uygulanması dönem sonuna bırakılır. Milletvekili olduğu süre boyunca o ceza infaz edilemez. Kemal Aktaş arkadaşımızın milletvekilliği düşürülemez. Meclisin de, komisyonların da görüşü bu yöndedir. Meclis Başkanı’nın da görüşü bu yöndedir. Kendisiyle arkadaşlarımız görüştüler. Evet milletvekilliği düşürülemez. Savcıya da parlamento bu yönlü bir cevap yazacaktır."