Utku Çakırözer
Cumhuriyet
Uludere’de bombalanarak can veren 34 kişinin yakınlarının Başbakan Erdoğan ile buluşmasının “ilginç” perde arkasını dün arkadaşımız İlhan Taşcı’nın haberinden öğrendik. Görüşmeye katılanlardan Ferhat Encü, Taşcı’ya, Erdoğan ile görüşmeme yönündeki kararlarının değişmesinde BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın rolü olduğunu vurgulamıştı.
Kürt meselesinin PKK ile müzakereler yöntemiyle çözümü için kolları sıvayan Erdoğan’ın bugüne kadar en fazla eleştirildiği konuların başında Uludere geliyor. Ne yargı sürecinden ne de Meclis’te kurulan komisyonun araştırmalarından bugüne kadar bir sonuç çıkmadı. Bunun tek sorumlusu da iktidar partisi AKP. Başbakan istese, partisi o hadisenin sorumlularını bir gün içinde bulup kamuoyuna açıklayabilirdi. Ancak Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’i zor durumda bırakacak bu yolu Erdoğan bugüne kadar tercih etmedi. Uludere konusundaki bu tavrı da başta BDP olmak üzere Kürt siyasi hareketinde her zaman “sorunun çözümü konusundaki samimiyetine” ilişkin soru işaretleri doğurdu. Başbakan hâlâ da ailelerin özür ve faillerin bulunması yönündeki taleplerini yerine getirmiş değil.
Üstü örtülsün diye yapmadım
Böyle bir tablo karşısında, Uludere’de yakınlarını kaybeden ailelerin Erdoğan ile görüşmesine Demirtaş’ın aracılık etmesinin oldukça “siyasi” bir anlamı da olduğu gözüküyor. Dünkü görüşmemizde, “En zorlandığı konuda Erdoğan’a hayati destek vermiş gözüküyorsunuz” dediğimde, sosyal medyada da benzer yorumlar yapıldığını anımsatan Demirtaş şu yanıtı verdi:
“Benim desteğim Başbakan’a değil, Roboski’de yakınlarını kaybeden aileleredir. Konunun üstünün örtülmesi için değil, ailelerin haklı taleplerinin karşılanabilmesi için bu görüşme önemli bir fırsat yaratacağı için devreye girdim. Hesabının sorulması, arkasından gidilmesi için gösterdim bu çabayı.”
Aileler görüşmek istiyordu
Ailelerin Başbakan ile görüşmelerinin önemini de Demirtaş şöyle aktardı:
“Aslında aileler de hükümet ile yüz yüze görüşmek istiyorlar ama Başbakan istemiyordu düne kadar. Daha önce Ankara’ya geldiler, Meclis’te bazı iktidar milletvekilleriyle görüştüler. AKP Genel Merkezi’ne de yürümek istediler ama engellendiler. Başbakan’ın Şırnak’a gideceği gün hükümetten bana ‘Başbakan ailelerle görüşmek istiyor’ mesajı gelince ben devreye girdim.
‘Gidin yüz yüze anlatın’
Tam da bu sırada ailelerden biri büyük olasılıkla gelişmelerden bilgi sahibi olmadan ‘Biz iftara gitmeyiz’ açıklaması yapmıştı.Onun üzerine ben ricacı oldum kendilerinden, gidip taleplerini dile getirmeleri için. Bu kez Başbakan da isteyince taleplerini açık seçik anlatmak için bunun fırsat olacağını söyledim. Bir zorlama içinde kesinlikle olmadım. Sadece bu işin hesabının sorulması için bir fırsat doğacağını ilettim, ‘Gidin yüz yüze anlatın her şeyi’ dedim.”
İkinci buluşma olabilir
Erdoğan’ın ailelerle ilk buluşmasını önemsediğini belirten Demirtaş’ın bundan sonrasına ilişkin tahmini ise şöyle:
“Bu buluşmayı çok önemsiyorduk. Bu bir ilk adımdır. Bundan sonra mesafe katedilmesi lazım. Ankara’da bir buluşma daha olabilir. Ailelerin iki haklı talebi var. Özür dilenmesi ve faillerin bulunması. Roboski için bugüne kadar hükümet ciddi hiçbir adım atmadı. Aileler hâlâ ‘yas’ halinde. Hükümetten bir adım gelmedikçe de bu devam edecektir. Aileler görüşmenin yapılmasından; taleplerini, sıkıntılarını anlatabilmiş olmaktan memnun. ‘Başbakan her şeyi biliyor artık’ diyorlar ve somut adım bekliyorlar.”
Ankara - PYD diyaloğu iyi oldu
BDP lideriyle diğer güncel konuları da konuştuk. Mesela, PYD lideri Salih Müslim’in Türkiye’ye sürpriz davetinde de BDP parmağı var mıydı?
“Hayır bizim dahlimiz olmadı” dedikten sonra bu gelişmeden memnuniyetini şöyle dile getirdi:
“Olması gereken bir adımın atılması tabii iyi bir şeydir. Türkiye birçok grupla temas kuruyordu. Ama asıl kurması gerekenle kurmuyordu. Oradaki Kürtler Türkiye’nin düşmanı değil ki. Gelecekte de ilişki içinde olacağımız insanlar. Bugünden iyi ilişkiler kurulması herkesin yararınadır.”
Çözüm için karamsarlığa gerek yok
Demirtaş ile son olarak da hükümet ile PKK arasında yürütülen “çözüm süreci”ni konuştuk. Sürecin önemli bir aktörü de İmralı ile Kandil arasında mesaj alışverişini yürüten BDP. Partinin en üst makamındaki Demirtaş’ın dün itibarıyla görüşü şöyle:
“Artık ikinci aşamadayız. Umudun büyümesi veya ortadan kalkması tamamen hükümete bağlı. Karamsar olmaya gerek yok. Biz bir sürecin içindeyiz. Süreç tıkanacak gibi bir atmosferdense, daha fazla demokrasi nasıl gerçekleşir diye bakmamız lazım. Gündemimiz bu olmalı. Çözüm sürecini sıcak tutmalıyız.”
Barajı korumak Evren’cilik yapmaktır
BDP, AKP içinde hazırlıkları süren demokrasi paketini merakla bekliyor. Ancak Başbakan Erdoğan’ın yüzde 10 seçim barajının indirileceği haberleriyle ilgili “Gündemimizde değil” değerlendirmesi yapmasına tepkililer. Demirtaş, “Baraj konusu demokratikleşme niyetini gösteren önemli bir mesele. ‘Baraj kalkmayacak’ demek darbeyi yapan Kenan Evren’in anlayışıdır. Bu anlayışta ısrarcıyım demektir. Umarım bu bakışı gözden geçirirler” değerlendirmesini yaptı.
***
Çözüm sürecinde yaşanan sıkıntılar ve Suriye’nin kuzeyinin PKK denetimine geçmesi nedeniyle Erdoğan hükümetinin üzerindeki kamuoyu baskısı artmış durumda. İşte böyle bir dönemde, bir yandan Başbakan ile Uludereli aileleri buluşturan, bir yandan da “Süreçte karamsarlığa gerek yok” demeçleri veren BDP adeta AKP’ye “can simidi” atıyor.