12 Mayıs 2025 20:00
Güncelleme: 12 Mayıs 2025 22:14
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan süreçte, PKK’nın örgütü feshettiğini açıklamasıyla birlikte yeni bir aşamaya geçildi. DEM Parti Merkez Yönetim kurulu da bu hem örgütün açıklamasını hem de gelinen yeni aşamayı değerlendirmek üzere toplandı.
Sürecin başladığı günden bugüne pek çok kritik viraj dönüldü ancak çok fazla soru da yanıtsız kaldı. DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, sürecin hedefine ve bundan sonra neler olması gerektiğine dair sorulara yanıt olabilecek değerlendirmelerde bulundu.
Süreci PKK lideri Abdullah Öcalan’ın inisiyatif alarak geliştirdiğini ifade eden Temel, “Bahçeli’nin çağrısı bu hamlenin zamanlamasına ve gelişim eksenine şüphesiz etki etmiştir. Yani bir dinamo rolü oynamıştır. Yoksa bazılarının dediği gibi önceden İmralı’da görüşmelerin olduğu ve bir zemin hazırlandığı iddiaları doğru değildir. Baştan beri bu sürecin asıl irade ve inisiyatifi Sayın Öcalan’dadır. Ancak hem Sayın Erdoğan, hem muhalefet ve hem de tüm Kürt siyasi güçleri ciddi katkılar sunmuşlardır” dedi.
Öcalan’ın bu süreci geliştirirken Ortadoğu’daki gelişmelere odaklandığına dikkat çeken Temel, ”Sayın Öcalan bu girişimi geliştirirken aslında ulus devletlerin içinde bulunduğu kriz ve çıkmazı görmüştür. Ortadoğu’da yaşanan yeni dizaynın tamamen İsrail güvenliğinin sağlanması üzerinden olduğunu anlayarak emperyalist müdahalelerin toplumlar için devrim imkânı yaratmadığını, aksine halklara büyük acılar çektirdiğini açık bir şekilde tespit etmiştir. Ukrayna, Gazze, Afganistan ve hatta Afrin’de dış güçlerin oradaki halkları nasıl yalnız bıraktıklarını canlı örnekler olarak göstermiştir. Özellikle Kürdistan halkının karşı karşıya bulunduğu büyük tehlikeleri de derinden görmüş ve bunun önüne geçmenin gerekliliğini hissetmiştir” diye konuştu.
Temel, Öcalan’ın Türkiye’deki resmi devlet anlayışını ‘bu emperyalist oyunu’ görmemekle’ ve ‘Kürt karşıtı siyasetle bu oyunun değirmenine su taşımakla’ eleştirdiğini kaydetti.
Temel, Öcalan’ın, örgütüne ilişkin bugün duyduğumuz değerlendirmelerinin geçmişinin daha eskiye dayandığını şu sözlerle aktardı:
“PKK’nin tarihi misyonunu tamamlamış olması, hem de mücadele aracı olarak silahı devreden çıkarması temelindeki dönüşüm kararını Sayın Öcalan 1994’ten itibaren geliştirmeye çalışmış, birçok Türk aydın ve entelektüel ve özellikle M. Ali Birand ile tartışmalarında bunun ipuçlarını vermiştir.“
Öcalan’ın çeşitli girişimlerinin akamete uğratıldığını da aktaran Temel, “Özal döneminde ve 15 Şubat Komplosundan hemen önce ilan ettiği ateşkes ve diğer girişimler içten ve dıştan komplolar ile sabotaja uğradı. Devlet içindeki çeteler de bu çözüm girişimlerine ciddi darbeler indirdi” dedi.
Gelinen aşamada Öcalan’ın 50 yıllık mücadele yöntemini bir bütün olarak değiştirmeyi karar altına aldığını kaydeden Temel, “PKK’nin 12. Kongresi ve aldığı bu tarihi karar sadece kendi örgütsel varlığı için değil hem Kürt halkı için hem Ortadoğu için önemli sonuçları olacak bir karardır. Bölge açısından zorunlu ve çığır açıcı bir dönemin şafağı gibi ele almak gerekir” ifadelerini kullandı.
PKK’nın kararının Türkiye’nin resmi devlet anlayışında da büyük bir dönüşümü gerektirdiğini ve yeni bir paradigmayı zorunlu kıldığını belirten Temel, şöyle devam etti:
“Başta AKP iktidarı olmak üzere devletin kendisi bu adımı doğru değerlendirir, yeni bir yaklaşım geliştirirse bu karar aynı zamanda tarihsel olarak Kürt sorununu yaratmış olan katı inkâr siyasetinin de feshi anlamına gelir.”
Meclis’in, tüm siyasi partilerin, sivil toplumun, medyanın çözümün kalıcı hale gelmesi için inisiyatif alması gerektiğini belirten Temel, “Bu sürecin kesinlikle temel gerekliliklerinden biri de hiç oraya buraya çekmeden Sayın Öcalan’ın süreci nihayete erdirebilecek imkân ve olanaklara sahip olması yani sürekli devre olması gerektiğidir. Türkiye’de bir avuç savaş rantçısının bu gerekliliği gayri meşru göstermesine asla izin verilmemelidir” dedi.
© Tüm hakları saklıdır.