Başbakan Ahmet Davutoğlu, 700-750 liralık sosyal yardım alan birinin bir ay çalışarak 1.000 liralık asgari ücrete çalışmama noktasına geldiğini söyleyerek yapılan sosyal yardımlarla ilgili “Doğru yaptık ama biraz fazla yaptık” dedi. Aradaki makası asgari ücreti artırarak açtıklarını ifade eden Davutoğlu, seçim vaatlerine de değinerek “Vaatlerimizin toplam maliyeti tam 19.3 milyar lira. Hesabını kuruşu kuruşuna yaptık. Ama CHP ve MHP’nin vaatleri 150 milyar lirayı geçiyor” şeklinde konuştu.
Hürriyet’te yer alan habere göre; uzun zamandır planlanan ancak seçim atmosferi ve ülke gündeminin yoğunluğu nedeniyle gerçekleşemeyen ‘Başbakan-Gazetelerin Ekonomi Müdürleri Toplantısı’ önceki akşam Şanlıurfa’da yapıldı. İlk kez gazetelerin ekonomi müdürleri ile bir araya gelen AKP Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Şanlıurfa mitinginden sonra yapılan toplantıya Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Faruk Çelik de katıldı. Konuşmasında siyasi istikrarın önemine dikkat çeken Başbakan Davutoğlu, “Bizim 12 yıl içinde yaptığımız şey aynı ekonomik çerçeveyi atıl kapasiteyi sonuna kullanarak geliştirmek oldu. Birinci nesil reformlarla sağladık. Demokratikleşme, hukuk reformlarla, ekonomik reformlar, şirket kurmanın kolaylaştırılması gibi. Şimdi ya daha yukarı sıçrayacağız, ya da patinaj yapacağız. Bu sıçramayı yaptırmamız için önümüzü görmemiz lazım. İkinci nesil reformlarla anlatmak istediğim niteliksel dönüşüm” dedi ve konuyu şöyle örnekledi:
"Bölünmüş yol yetmez”
“Bölünmüş yol niceliksel bir dönüşümdür. Ama o kuşak üzerinde lojistik merkezler kurmanız, başka bir sınıfa geçtiğinizi gösterir. Eskiden transit geçiş noktasıydı Türkiye. Şimdi üretilen malların lojistik merkezlerde toplanıp uluslararası pazarlara ulaştırıldığı bir merkez olmak zorundasınız.”
Davutoğlu, koalisyon dönemlerinde Türkiye’nin zorlandığını öne sürerek şu örneği verdi: “Dışişleri bakanlığım sırasında Enerji Bakanı arkadaşım Taner Yıldız ile baş başa projeleri konuşurduk. Türkiye büyük projelere imza attı. Örneğin TANAP. (Azeri gazını Avrupa’ya taşıyacak 10 milyar dolarlık proje.) Burada Türkiye Enerji ve Dışişleri bakanlıkları önemli rol üstlendi. Bu iki bakanlık farklı farklı partide olsaydı, acaba TANAP kolay gerçekleşir miydi? Parti başkanlarının onayını bekleseydik, pazarlıklara kurban giderdi.”
Davutoğlu, belli çevrelerce kötü bir Türkiye algısı yaratılmak istendiğini de belirterek “Biz statükoyu korumuyoruz, statükoyu zorluyoruz. Onun için rahatsız ediyoruz. Zorlamasak da bu işler olmayacak. Kendimize bir alan açıyorsunuz. O zaman bu ‘Türkler fazla oluyor’ diyorlar. Kimse kusura bakmasın, ‘fazla olmaya’ devam edeceğiz” diye konuştu. “Rahatsız olanlar kimler” sorumuz üzerineyse Başbakan, “Arap baharının arkasındakilere baktığınızda kimlerin rahatsız olduğunu net görürsünüz” yanıtını verdi.
Levant ortak pazarı
Başbakan Davutoğlu konuşmasında 3 Ekim 2010’da Lazkiye’de yapılan Türkiye-Suriye ortak kabine toplantısını da hatırlattı ve “Türkiye Suriye arasındaki modelin Ürdün ve Lübnan’ı da içine alıp 4 ülkeli Levant ortak pazarını oluşturacaktık. Eğer bu hayata geçseydi; Beyrut bizim yatırımcılarımız için bir liman olacak, Ürdünlüler ile birlikte Akabe’de bir organize sanayi bölgesi kuracaktık. Gaziantep’ten Şam’a hızlı tren projemiz hayata geçecekti. Irak da daha sonra bu projeye katılalım diye müracaatta bulundu. Bu birlikteliğin para biriminin de Türk Lirası (TL) olması üzerinde anlaşmaya yakındık. Bu proje durduruldu. Levant kavramı etrafında biri DAEŞ, Irak ve Suriye’de aynı hat üzerinde Şii milisler ortaya çıktı. Bu hareketle Türkiye’nin önünü kestiler. 2013 yılında Mısır darbesiyle tüm tablo değişti” diye konuştu. Davutoğlu bu konuda bir de benzetme yaptı: “Türkiye öyle bir ağaç ki o ağaç kurumaya yüz tutsa dibine bir parça su verirler. Ama ağaç büyüyüp, gümrahlaşsa bu sefer dallarını keserler.”
İşadamlarının adımlarımızdan haberi yok!
Davutoğlu konuşmasında sözü 7 Haziran öncesinde Ali Kibar’ın evinde yaptıkları iş insanları zirvesine getirdi. Bu toplantıda işadamlarının bazı talepler dile getirdiğini söyleyen Başbakan, “Oysa taleplerin çoğunu şubat ayında ‘25 öncelikli dönüşüm programı’nda açıklamıştık. Haberleri yok. Ekonomi yazarları da ‘hükümet popülizm yapıyor’ dedi. Kılıçdaroğlu bunun 10 mislini açıkladı. ‘Vatandaşa dokunan vaatler’ diye başlık atıldı.”
Genç işçiye bir yıl maaş
“İşverene, sen genç bir işçiyi alırsan, ona bir sene iş başı eğitimi verecek şekilde işe alırsan bir senelik maaşı bizden diyoruz. Biz bunu şubat ayında açıklamıştık. Bunların bütçeye hiçbir yükü yok. Eğer o gençlere istihdam sağlarsak, o gençlerin boş gezmesini engellerken onlara iş başı eğitimi veriyoruz. 15-24 yaş arası 12.7 milyon gencimiz var. Bunların büyük çoğunluğu öğrenci. Mezun olanlardan ilk yıl 100 bininin maaşını biz vereceğiz. İşbaşı eğitime alıp işe kavuşturacağız. Bugüne kadar 6 aylıktı ve 110 bin kişi yararlandı bu süreyi bir yıla çıkarttık.”
Öğretmene imama akademi
Başbakan Davutoğlu, öğretmen ve imamlara vurgu yaptı. Urfa’daki toplantıda Başbakan Davutoğlu öncelikle şubat ayında 30 bin öğretmenin atamasına vize verdiğini hatırlattı. Daha sonra Harp Akademileri, Polis Akademisi ve Adalet Akademisi’ne değinerek, seçim beyannamesine Öğretmen Akademisi’ni de koyduklarını hatırlattı. Davutoğlu bu konuda şunları söyledi. “Öğretmen Akademisi kuracağız yani eğitim fakültelerinde, bir kere öğretmenlik formasyonu aldıktan sonra hayat boyu aynı dersi veren didaktik böyle robotlaşmış öğretmen istemiyoruz. Şubatta atadığınız öğretmen 7 ay boş duruyordu ya da bir yere gidiyorsa Şubat ayında intibak edemiyordu. Şimdi yapacağımız iş şu; şubat ayında atayacağız o öğretmene diyeceğiz ki sen hangi okulda, üniversiteyi bitirdin nerede yaşıyorsun şu anda. Şu üniversite, İzmir’in şu mahallesinde ya da ikametin nerede şurada gidecek öğretmen en yakındaki okulda ders almaya, ders vermeye başlayacak. Bir kıdemli öğretmenle birlikte stajı devam edecek. Doğuya ve güneydoğuya gönderiyorsak onları özel eğitime alacağız. Yazın da onları Öğretmen Akademisi’nde gidecekleri şehrin özelliklerine göre yetiştireceğiz. Böylece o yedi ayı hani iş başı eğitim gibi maaşını vereceğiz ama öğretmen gittiğinde bir meçhule gitmeyecek. İmamlarımız içinde Haseki’de Konya’da da var şimdi eğitim merkezi gibi onların yaygınlaştırılması lazım ve imamlarımızın şu an hele hele ki bu DEAŞ’dı vesaire gibi tehditlerden sonra imamlarımızın dünyaya açık yani sadece iyi bir kıraat ve iyi bir hocalık yapıp sonra evine gitmek değil. Haseki Eğitim merkezi gibi onları da ama adını da akademi de koyabiliriz tabi ona Diyanet İşleri Başkanlığımız ile çalışırız, ama Öğretmen Akademisi konusunu Milli Eğitim Bakanlığı çalıştı.”
Bizimki biliniyor onların ki afaki!
CHP ile MHP’nin vaatlerin afaki olduğunu öne süren Başbakan Davutoğlu ”Biz bildiğimiz bir bütçeden neyi harcayacağımızı bilerek vaatte bulunuyoruz. Vaatlerimizin toplam maliyeti tam 19.3 milyar lira. Hesabını kuruşu kuruşuna yaptık. Ama CHP ve MHP’nin vaatleri 150 milyar lirayı geçiyor. Üstelik vaatlerimizdeki teşvikler bize vergi, istihdam yatırım olarak zaten geri dönecek. Birçoğu da harcama kalemi değil sosyoekonomik tedbir şeklinde” diye konuştu.
Sosyal yardımla asgari ücret makası açılmalı
Kayseri ziyaretinde, şehirdeki organize sanayi bölgesinde 6 bin işçi arandığını ama çalışacak kişi bulunamadığını öğrenen Ahmet Davutoğlu, bu noktada sosyal yardımlarla asgari ücretin birbirine yakın olmasına vurgu yaptı. 700-750 liralık sosyal yardım alan birinin bir ay çalışarak 1.000 liralık asgari ücrete çalışmama noktasına geldiğini vurgulayan Davutoğlu, yardımlarla ilgili olarak “Doğru yaptık ama biraz fazla yaptık” dedi ve ekledi: Aradaki makası açmamız gerekiyor. Bunu da asgari ücreti artırarak yapıyoruz.”
Üniversitede siyaset ve ekonomiyi aynı anda bitirdim
Başbakan Davutoğlu kariyerini şekillendiren bir de ayrıntı paylaştı: “Öz annemi 4 yaşımda kaybettim. Beni büyüten annem, tıp okumamı istedi. O dönemin gençleri gibi benimde zihnimde geri kalmışlığımız vardı. ‘Neden biz de diğerleri gibi güçlü değiliz’i sorup duruyordum kendime. Üniversite tercihlerini yaparken, o dönem 15-16 tercih alt alta yazılıyordu. Hayatımdaki nadir beyaz yalanlardan birini yaptım. En üste Boğaziçi İktisadi İdari Bilimler’i yazdım. Geri kalanların tümüne tıp fakültelerini sıraladım. Anneme ‘bak biri hariç hepsini senin istediğin gibi tıp yazdım’ dedim. Annemin gönlü oldu. Ama ben Boğaziçi’ne girdim. Hiçbir ekonomik problemin siyasal perspektif olmadan çözülemeyeceği kanaatine varıp iki bölüme birden devam etmeye başladım. İlk defa iki bölüm bitiren hem ekonomi hem siyaset bilimlerini bitiren mezun oldu.”
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek toplantıda bütçe rakamlarını değerlendirirken, “Öngördüğümüzden çok daha iyi bir performans var. Esas itibariyle gelir kaynaklı performans. Vergi tabanı genişledi yazarkasa pos cihazını birleştirdik; 11 milyar lira matrahımız arttı. Ondan dolayı da 1 Kasım’a bu anlamda gönül rahatlığıyla gidiyoruz” dedi.