Politika

Davutoğlu: Nevruz'da muhabbet cemresi Hakkari'ye düştü

Bakan Davutoğlu ve Eker, Sur ilçesindeki Green Park Otel’de sivil toplum temsilcileri ve kanaat önderleri ile toplantıda bir araya geldi

15 Mart 2013 14:12

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in Diyarbakır ziyaretinde BDP'li Belediye Başkanı Osman Baydemir'in de katıldığı renkli bir karşılama yapıldı. Dicle Üniversitesi'de bir konuşma yapan Davutoğlu, "Ben öğrencilerle bir araya geldiğimde saati unuturum ama cuma namazını unutmam" dedi.

Baydemir, Davıtoğlu'nu “İnşallah bu kez mahcup olmayacağız. İnşallah bu kez samimiyet, kararlık ve cesaretle insanlarımızın tümünün hak etmiş olduğu barışı armağan etme imkanına sahip olacağız. Sadece yaptıklarımızla değil, yapmadıklarımızla da mesul olacağız. İnşallah gelecek nesillere isyanı, çatışmayı kavgayı değil, barışı miras bırakacağız. Hoş geldiniz, şeref verdiniz, hun bi xêr û xweşî hatin, ser seran ser çavan re hatin, çima xêra me, serê çima sera me” sözleri ile karşıladı.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da sözlerine “Hiç hafızamdan silinmeyecek hatıralarla dolu bir Diyarbakır gezisindeyim” diyerek başladı. Diyarbakır’ın kadim bir kent olduğunu ve selam vermenin kadim kültürün bir parçası olduğunu bildiren Davutoğlu, “Selam verdiğiniz her anda aslında sadece karşınızdakilere merhaba demiş olmuyorsunuz. Doğaya, insanlara, herkese barış ve huzur diye dua edersiniz. Bunun için selam ibadettir, selam barıştır. ‘Aleykümselam’ derken de ben senden eminim, sen de benden emin ol demiş olursunuz. Bugün Diyarbakır sokaklarında gördüğüm bu selam biçimidir” diye konuştu.

Newroz çiçekleriyle karşılandıklarını hatırlatan Davutoğlu, Newroz’un aynı zamanda cemrenin havaya, suya, toprağa düştüğü zaman olduğunu söyledi. Cemrenin burada sembolik olarak halkın ve bütün kesimlerin arasındaki muhabbet olduğunu vurgulayan Davutoğlu şöyle dedi:

“Cemre, Nevruz’da nasıl havaya, suya, toprağa düştüyse muhabbet cemresi de, Bursa’ya, Urfa’ya, Adana’ya, Hakkari’ye her yere düşmüştür. Zaten vardı, yenilendi. Bunu Diyarbakırlı kardeşlerimin çok iyi idrak ettiklerini görüyorum.”

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dicle Üniversitesi'nde düzenlenen "Büyük Restorasyon: Kadim'den Küreselleşmeye Yeni Siyaset Anlayışımız" konulu konferansta konuştu.

Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

"Geçen sene Ramazan Bayramı’nda Saray Bosna’daydım. Bayram şenliklerinde konuşma yapmam istendi. "Eğer insanlığın kurduğu bütün şehirler yıkılsa sadece Saray Bosna kalsa o vicdan üzerinden insanlık yeniden inşa edilirdi" dedim. Konuşmam bitmeden alkışlamaya başladılar. Gönülden gönüle konuşanlar için tercümana ihtiyaç yoktur. Sınırlarımız ötesi ile de gönülden gönüle konuştuk. Her şeyimizi kaybedebiliriz ama ne olur aşkımızı, gönülden gönüle konuşmamızı kaybetmeyelim. Bizim birikimlerimizin sınırları yoktur. Adalet için yola çıkan herkes kadim milletin parçasıdır. Parçası olacaktır.

Yeni bir siyaset anlayışını önce ülkemizde, sonra bölgemizde ve dünyada hakim kılacağız.

Üç ayaklı bir restorasyona ihtiyaç var. İnsanın kendi içinde yaşayacağı restorasyon, ülkenin kendi içinde restorasyon. Önce zihniyetin inşa edilmesi. Geçmiş dışlanmışlıklar ihraç edilmeli. Tek amaç var insan onurunu korumak.

Arap gençlerin aradığı tek bir şey var; insanlık onuruna saygı. İnsan onurunu hak eden yeni bir kültür inşa etmeliyiz. Tüm insanlığa hitap edecek özgüven oluşturmalıyız.

İkincisi kimliğimizin inşası. Kim ne derse desin tarihdaşlarımız bizim soydaşlarımızdır. Bu dış politikamızın ana unsurudur. Biz kadim birlikteliğimizi bir tarihdaşlık olarak görüyoruz.

Başbakanımızın 2005 yılında Diyarbakır’da yaptığı konuşmada tarihdaşlığımızın tohumlarını attı. Ortak tarihdaşlıkla ulu çınarın altında buluşacağız. Demokrasi, özgürlükle güvenlik arasında denge bulmaktır. "Güvenlik risklerimiz var özgürlükleri unutun" dediler. Her şey unutulur, özgürlük unutulmaz.

Önümüzde iki yol var ya yeni bir siyaset anlayışıyla bütün bariyerleri önce zihnimizde sonra gönlümüzde sonra fiiliyatta ortadan kaldıracağız ve daha büyük hedeflere yürüyeceğiz Türk'üyle, Kürt'üyle, Boşnak'ıyla, Arap'ıyla ya da bizi lime lime edip küçük parçalara ayırmaya çalışacaklar."