Başbakan Ahmet Davutoğlu ve KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ortak basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Başbakan Davutoğlu, "Aynen 2004 yılında Annan Planı ve referandumunda olduğu gibi kalıcı, adil ve barışçıl çözüm için her türlü katkıya hazırız" dedi. "Adaya kalıcı barış ve istikrar getirecek olan bir çözüme gidilmesinin önü açılsın" diyen Davutoğlu, "Bu noktada BM’nin yürütmekte olduğu görüşmelere Türkiye katkı vermeye devam edecek. Türkiye, çözümün asli unsurlarından biridir ve gereken adımları atacaktır" ifadesini kullandı. Mustafa Akıncı da, "Günün sonunda mülkiyette kabul edilebilir bir noktaya ulaşırsak tünelin ucunda artık ışığı görebileceğimizi değerlendiriyorum" açıklaması yaptı.
Mustafa Akıncı'nın açıklamaları şöyle:
Önümüzdeki müzakere sürecinde Türkiye'nin yakın ilgi ve desteği bizimle birlikte olacaktır. Bulacağımız çözüm sonrasında KKTC'nin kendi kurucu devletiyle en sağlıklı şekilde varolabilmesi ve yaşayabilmesinin temel koşulu ayakları yere basan bir KKTC'nin varlığıdır. Bugün yaptıklarımız yarınımızı etkileyecek hususlardır. Buradaki bulundukları süre içerisinde çalışmaların da bu anlamda verimli geçmesini canı gönülden diliyorum.
Davutoğlu'nun açıklamaları şöyle:
Ben de 64. Cumhuriyet hükümetimizi kurduktan sonra ilk ziyaretimizi KKTC’ye yapmaktan büyük bir mutluluk ve gurur duyuyorum.
Görüşmelerimiz tam bir ortak perspektif çerçevesinde gerçekleşti. Birinci husus Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC ilişkisidir ki, Türkiye bir ülke olarak her zaman Kıbrıs Türklerinin yanındadır. Bütün imkan ve kapasiteleriyle, her zaman olduğu gibi KKTC’nin yanında olduğumuzu mesajını getirmekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Bu çerçevede KKTC’nin sağlam demokrasisi, ekonomisi ve çok sağlam kültürel altyapısıyla ayakta durması en büyük hedefimizdir.
Sayın Akıncı’nın Cumhurbaşkanı seçilmesi sonrasında, hükümet yapısı itibariyle geniş tabanlı bir hükümet kurulmasından mutlu olduk. KKTC’ye her türlü katkıyı vermeye devam edeceğiz. İkinci husus, yürüyen müzakereler. Aynen 2004 yılında Annan Planı ve referandumunda olduğu gibi kalıcı, adil ve barışçıl çözüm için her türlü katkıya hazırız. İki taraflı çözüme dayalı, adil bir siyasete dayalı, iki kurucu devlet temelinde birlikte yaşamanın örneğini sergilemesi hepimizin hedefidir. Olumlu sürecin en kısa zamanda kalıcı bir şekilde nihayete ermesi hepimizin istediğidir.
Adaya kalıcı barış ve istikrar getirecek olan bir çözüme gidilmesinin önü açılsın. Bu noktada BM’nin yürütmekte olduğu görüşmelere Türkiye katkı vermeye devam edecek. Türkiye, çözümün asli unsurlarından biridir ve gereken adımları atacaktır.
Soru&cevap
Brüksel’de Rum yönetimi lideri Anastasiadis’le bir araya geldiğiniz yönünde haberler çıktı. Neler söylemek istersiniz?
Özel bir görüşmem olmadı ama bütün diğer liderlerle olduğum gibi son derece medeni bir ortamda bir görüşme, hal hatır sorma şeklinde görüşme gerçekleşti. Orada da vurguladım, bütün Brüksel’de KKTC temsilcisi olmadıkça aile fotoğrafı eksik kalır. Bunu bir çözüm iradesi bağlamında zikrediyorum. Sayın Anastasiadis’le yaptığım ayaküstü konuşmada da karşılıklı medeni bir sohbet mahiyeti taşıdı.
Ne kadar yakınız, çözüme, buna yakın mıyız? Garanti veya mülkiyet sorunu bu konuyu zorlaştırıyor mu?
Mustafa Akıncı: 6 başlığın 3 tanesi yönetim güç paylaşımı, AB konuları ve ekonomi konularıdır. Bu konularda önemli ilerlemeler sağlandığını anlattım. Şu an mülkiyet konusundayız, orada da görüşmeler yaşanıyor. Toprak, güvenlik ve garantiler konusunu en sonra bıraktık. Garanti meselesi 5 tarafın bir arada olduğu bir platformla ele alınması doğal. Taraflardan birinin ben vazgeçtim çekildim demesiyle olacak bir konu değil. 5 tarafın uzlaşması gerekecek ama onun ötesinde önce neyin garanti edileceğini hele bir ortaya çıkaralım, sonra garantileri konuşuruz. Zor konular toprak, mülkiyet kaldı diye düşünüyorum. Günün sonunda mülkiyette kabul edilebilir bir noktaya ulaşırsak tünelin ucunda artık ışığı görebileceğimizi değerlendiriyorum.
Davutoğlu: Epey bir mesafe alındı. 2004 sürecinin birikimi de vardır. Kıbrıs dosyası en teferruatlı dosyalardan biridir. Önemli olan siyasi irade... 2004’te çok zor şartlarda Türkiye Cumhuriyeti ve Kıbrıslı Türkler çok zor şartlarda güçlü bir siyasi irade sergilediler ve referandumda evet dediler. Maalesef aynı iradeyi Rum yönetiminde görmedik. Ümit ediyoruz, kritik konular hala devam ediyor. Onlarda mutabık kalındıktan sonra olumlu bir netice alırız diye ümit ediyorum.
Sayın Başbakanım, asrın projesiyle ilgili olarak Türkiye’nin tavrı nedir?
Gerçekten asrın projesi. 1974 yılında Anadolu çocukları Kıbrıs yolunda özgürlük mücadelesi için yola çıktıklarında, bu defa Anadolu suyunun Kıbrıs adasına bir bütün olarak, öncelikli olarak KKTC’ye geleceğini kimse hayal edemezdi. Bu bizim için herhangi bir ekonomik proje değil, stratejik ve psikolojik yönü son derece derin bir projeydi. Barış açısından da önemli bir proje. İlk günden gelecek olan suyun Kıbrıslı Rumlara da zamanla getirileceğini söyledik. Bir hayal gerçek oldu. Şimdi bu gelen suyun en iyi şekilde yönetilmesi ve takdim edilmesi önemlidir. Bu yönetim modeli, suyun gelmesi gibi önemlidir. Suyun varlığı ayrı bir şey, suyun yönetimi konusunda doğru bir yöntem gelişmezse, bir model etrafında çalışıyoruz. Bu su Kıbrıslı Türklerindir artık. Önemli olan bu suyun kullanılması. Kimse merak etmesin, işin zor kısmı bitti. Kıbrıs’a su geldi.