Politika

Davutoğlu: İsrail'e bizim politikalarımız diz çöktürdü

'İsrail'e bizim politikalarımız diz çöktürdü' diyen ve Avrupa'da yükselen ırkçılığa değinerek 'Ermeni soykırımı' yasası üzerinden Fr

15 Aralık 2011 02:00

T24 - 'İsrail'e bizim politikalarımız diz çöktürdü' diyen ve Avrupa'da yükselen ırkçılığa değinerek 'Ermeni soykırımı' yasası üzerinden Fransa'ya yüklenen Dışişleri Bakanı Davutoğlu, dünyanın son derece kritik bir dönemden geçtiğini söyledi.


Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, TBMM Genel Kurulunda bakanlığının 2012 yılı bütçesi üzerinde Hükümet adına konuştu.


Davutoğlu, 2011'de, dünya politikasında 'kartların yeniden karıldığı' yeni bir dönem başladığını söyledi.


2011'de Türkiye'nin kaderinin doğrudan etkilendiği iki eksende deprem yaşandığını belirten Davutoğlu, ''Bunlardan birisi AB havzası, diğer ise Ortadoğu'da soğuk savaş şartlarından çıkışla birlikte, soğuk savaş yapılarının çözüldüğü bir siyasi deprem yaşanıyor'' dedi.


Davutoğlu, Türkiye'nin bugün alacağı tavır ve politikaların gelecek 20 yılını belirleyeceğini söyledi.


Borç krizi ile başlayan, küresel ekonomik politik krizinin etkisiyle yaygınlaşan ve ekonomik krizden de ekonomik politik krizlere dönüşen ve hükümetlerin değişmesine yol açan bir deprem yaşandığını kaydeden Davutoğlu, Lizbon'da kademeli bir Avrupa anlayışının gelişmekte olduğunun görüldüğünü anlattı.


''Türkiye Avrupa devletidir ve Avrupa'daki her gelişmenin nabzını tutmak zorundadır'' diyen Davutoğlu, Ortadoğu'da otokratik yapıların çözüldüğünü ve yeni etkileşim alanları ortaya çıktığını bildirdi.


Uluslararası değişim sürecinin Türkiye'nin aktörlüğünde gerçekleşmesini teminat altına alacaklarını bildiren Davutoğlu, gelecek 10-20 yıl içinde Türkiye'nin belirlediği bir Avrupa, etkilediği Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyası olacağını söyledi.


Dışişleri Bakanı Davutoğlu, 1929'deki büyük ekonomik buhrandan sonra olduğu gibi, Avrupa'da ırkçılık ve yabancı düşmanlığının toplumsal ve sosyal barışı baltalayacak ve günlük hayatı sarsacak boyutlara ulaşmasının kaygı verici bir gelişme olduğunu kaydetti.



Fransa'ya tepki


2001 ve 2006'da 8 Türk vatandaşının öldürülmesiyle sonuçlanan ırkçı saldırıları çok yakından takip ettiklerini belirten Davutoğlu, ''AB'nin içinde bulunduğu krizin oluşturacağı risk alanı, AB ülkelerindeki liderlerin, AB'nin geleceğini ve küresel düzendeki konumunu, yeni bir vizyonla Avrupa'yı planlamak yerine, sadece iktidarını sürdürmek saikine dayanan basit bir siyasi hesaba hapsolmuş bir anlayışa yönelmeleridir. Bunun son çarpıcı örneğini Fransa'da gördük. Fransa'nın Türkiye'nin AB üyeliğini yıllardır iç politika kurgularına alet etmelerine esasen alışmıştık ama bu kez Ermeni soykırım iddialarının reddedilmesini yasaklamak suretiyle, düşünce ve ifade özgürlüğünü tamamen ortadan kaldıracak bir girişim başlatmış ve aslında bu girişimle kendi değerlerine savaş açmıştır.


Dogmalara karşı verilen özgürlük ve demokrasi mücadelesinin timsali haline gelen Fransız devriminin mirasını devralan Fransız Meclisine seslenmek istiyorum: 'Sizin görüşlerinize katılmıyorum ama bu görüşlerinizi savunma hakkınızı sonuna kadar savunacağım' diyen Voltaire Fransa'sının Meclisine seslenmek istiyorum: Bu yapılmak istenen tarihi anlamak konusunda yeni bir dogma inşa etmektir, alternatif düşünceleri yasaklamaktır. Bu, ortaçağ zihniyetidir; bu ortaçağ zihniyetinin Fransa'da yaşanması Avrupa için en büyük tehlikedir. Fransa kendisini Avrupa Birliğinin aydınlanmasının merkezi addeder. Eğer böyle bir kanun yasalaşırsa, Avrupa'da ortaçağ zihniyetinin gelişinin öncüsü de Fransa olacaktır. Özgür tartışma ortamını bertaraf etmeye, düşünce ve ifade özgürlüğüne set vurmaya, dogmatik bir yasa yoluyla tarihi susturmaya yönelik bu girişimlerle, Fransa'nın temsil ettiği değerler çiğnenmektedir.


Bunu, Türk diplomatı rahmetli Yılmaz Çolpa'nın Paris'te Ermeni terör örgütü ASALA tarafından şehit edildiği 22 Aralık'ta Mecliste bunu görüşecek olmaları da Fransa'nın ne derece büyük bir hata içinde olduğunu ortaya koymaktadır.''



"Kara leke sürme girişimi"


Davutoğlu, Türkiye'nin tarihi ile adil bir hafıza üzerinden yüzleşmeye hazır olduğunu daha önce defalarca söylediklerini belirterek, ''Ancak bu tür yasalarla savunma hakkımızın elimizden alınmasına boyun eğeceğimizi kimse düşünmemelidir, hayal bile etmemelidir. Hiç bir ülke liderinin, hükümetinin ya da Parlamentosunun, ülkemizin ve milletimizin alnına kara leke sürme girişimini karşılıksız bırakmamız sözkonusu değildir, olmayacaktır'' dedi. Davutoğlu, bu yasa kabul edildiği takdirde, Türkiye'nin Fransa'ya yanıtının kararlı olacağını belirtti.


Dışişleri Bakanı Davutoğlu, gelecek dönemde Türkiye'nin dış politikasını ilgilendirecek ikinci büyük alanın, Ortadoğu'da baş gösteren halk hareketlerinin yol açtığı büyük siyasi dönüşüm olacağını ifade ederek, bu süreçte Hükümete yapılan eleştirilere yanıt vermek istediğini söyledi.


Davutoğlu, şunları kaydetti: ''Bu konuya bu yüce Meclisin içinden bakmamız lazım. Yüce Meclisin çatısı altında; demokratik yöntemlerle, halk tarafından, halk için ve halkın iradesini temsil etmek üzere seçilmiş temsilciler olarak bulunmaktayız. Bu son derece önemlidir. Çünkü bugün Arap sokağında yola çıkanlar herhangi bir yerden talimat aldıkları için değil, aynen bu yüce Mecliste olduğu gibi halk tarafından oluşturulan bir Meclis kurmak üzere harekete geçmişlerdir. Bizim Meclisimizin o halklara dönüp 'Sizin bu talebinizi anlıyoruz, çünkü biz de seçildik ve halkımızı temsil ediyoruz' diyerek bu Meclisin değerleri etrafında buna bakması gerekirdi. Türkiye, Arap halklarının demokrasi uğruna başlattıkları ve bugün yüce çatısı altında bulunduğumuz Meclise sahip olmak için yürüttükleri bu süreçte nasıl hareket edebilirsiniz?


Önümüzde 3 seçenek vardı: Birisi statükoyu desteklemek ve kendi halkına karşı acımasızca şiddet uygulayanlarla hiç bir şey olmamış gibi ilişkileri devam ettirmekti. Biz bu seçeneği hiç bir zaman makul bulmadık. Bu seçeneği savunanlara ve bizi Suriye'de, Arap uyanışı sürecinde yaşananlara müdahil olmak ve taraf tutmakla eleştirenlere soruyorum: Ortadoğu'da yüzyıllarca beraber yaşadığımız kardeşlerimiz, tarihdaşlarımız onurlu bir yaşam için baskıcı dikta rejimlerine başkaldırırken, gözlerimiz önünde demokrasi mücadelesi verirken, Türkiye sizce kimin yanında yer almalıydı? Suriye'nin bir çok şehrinde, her gün onlarca sivil öldürülürken, insanlar sorgusuz sualsiz evlerinden alınırken gözlerimizi yummamız, sırtımızı dönmemiz mi gerekiyordu? Bizim gibi seçme ve seçilme hakkı talep edenlere karşı statükoyu mu desteklemeliydik? Türkiye'nin kendi demokrasi tecrübesi ve duruşu, böylesine ilkesiz bir politikaya izin vermezdi. Biz 'bekle gör' politikası izlemedik ve izlemeyeceğiz. Bu bölgenin kaderini bölge dışı aktörlere teslim etmeyeceğiz.''



''İsrail'i önümüzde diz çöktüren..."


Bakan Davutoğlu, ''Geçen yıl New York'ta İran'a yönelik ambargolara karşı gür bir sesle hayır derken ne kadar bağımsız hareket ettiysek, bugün Ortadoğu'da da aynı şekilde bağımsız hareket ediyoruz'' dedi.


Muhalefetin kendilerini ''eksen kayması'' ile suçladığını ifade eden Davutoğlu, ''O gün ne kadar bağımsız davrandıysak bugün de o kadar bağımsız davranıyoruz. Hiç bir zaman zulme sessiz kalmadık'' diye konuştu.


Davutoğlu, İsrail'i yalnızlaştıranın da Türkiye'nin politikaları olduğunu belirterek, ''İsrail'i bölgede, önümüzde diz çöktüren de bizim politikalarımızdır. Otoriter ve baskıcı rejimlerin yanında değil, demokrasi isteyen insanların yanında yer aldık. Bunu da özellikle sosyal demokratlara atfediyorum'' dedi.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Libya'da Türk Bayrağı ile karşılandığını belirten Davutoğlu, ''Gidin, Trablusgarb'a Türk'ün muhteşem dönüşünü görün'' diye konuştu.


Davutoğlu, sıfır politikasını geçen yıl hayalperestlik olarak değerlendirenlerin bugün buna sahip çıktıklarını vurguladı. ''Komşularla sıfır sorun politikasını kararlı bir şekilde uygulamaya devam ettiklerini'' kaydeden Davutoğlu, ''Ama bir komşumuz halkına zulmederse ona karşı çıkarız'' dedi.


İran Dışişleri Bakanı Salihi'nin açıklamasını okuyan Davutoğlu, Türkiye'nin İran'la dostluğunun ezeli olduğunu söyledi.


Davutoğlu, şöyle konuştu:


''Bu şu demek; Sayın Kılıçdaroğlu'nun söylediği gibi, bir sabah kalktığımızda Suriye ile ilişkiler bozulmuş değil. Biz 9 ay Suriye yönetimi ile bütün kanalları ve imkanları kullanarak, onları kendi halkını dinlemeye teşvik ettik. İstediğimiz tek şey vardı. 'Lütfen kendi halkınızı dinleyin, sokaktaki halkla barışın. Onları tehdit gibi görmeyin. Halkını tehdit gibi gören bir yönetim kalıcı olamaz.' Orada bir yol haritasında anlaştık. Şiddeti derhal durdurmak sözünü verdiler. 3 gün içinde Humus hariç, bütün Suriye şehirlerinden çıkacaklarını söylediler, buraların basına açılacağını ifade ettiler. Hama'dan çekildiler ancak Lazkiye'de çok büyük bombardıman yaptıktan sonra, Suriye yönetimiyle konuşmanın bir fayda getirmeyeceğini gördük.''



"5 bin kişi öldü"


Ahmet Davutoğlu, anlaştıkları yol haritasına göre Suriye'nin bu yıl içinde Parlamento seçimlerini yapması gerektiğini, ancak yapmadıklarını ifade ederek, gösterdikleri bütün çabalara rağmen, Suriye'de geçen mart ayından beri 5 bin kişinin öldüğünü kaydetti. Davutoğlu, Ortadoğu'daki bütün halklar ve gruplarla görüştüklerini ve görüşmeye de devam edeceklerini söyledi.


Ahmet Davutoğlu, haziran ayına kadar eğer çözüm olmazsa, AB dönem başkanlığını devralması durumunda Kıbrıs Rum Yönetimini muhatap almayacaklarına ilişkin tutumlarının kesin olduğunu ve bundan da dönüş olmayacağını vurgulayarak, İran'la Türkiye'nin ilişkilerine hiç kimsenin gölge düşüremeyeceğini ve zedeleyemeyeceğini söyledi.


AKP'li milletvekilleri Davutoğlu'nun konuşmasını yoğun bir şekilde alkışlarken, muhalefet partisi milletvekilleri tepki gösterdi.