Gündem

Davutoğlu: HDP'lilerin fezlekeleri bütçeden sonra TBMM'de görüşülecek

HDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması gündemde...

06 Mart 2016 14:04

Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması tartışmalarıyla ilgili olarak, fezlekelerin bütçe görüşmelerinin ardından TBMM gündemine geleceğini söyledi. Davutoğlu, "HDP'lilerin fezlekeleri Meclis'e gönderildi, bütçeden sonra görüşülecek. Bugünlerde dokunulmazlık gündemde olduğu için bu fezlekelerin gönderilmesi sanki yeni bir durummuş gibi algılanıyor. Hayır, rutin bir işlemdir, daha önce başka fezlekeler de aynı usule göre gönderilmiştir" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, A Haber'de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

''HDP'lilerin fezlekeleri Meclis'e gönderildi, bütçeden sonra görüşülecek. Bugünlerde dokunulmazlık gündemde olduğu için bu fezlekelerin gönderilmesi sanki yeni bir durummuş gibi algılanıyor. Hayır, rutin bir işlemdir, daha önce başka fezlekeler de aynı usule göre gönderilmiştir. Bütün bunları bütçe sonrasında hep beraber değerlendireceğiz ve Meclis'e ulaşmış fezlekelerle ilgili ne yapacağımız hususunu Meclis Başkanımızla da gerekirse diğer parti temsilcileriyle de görüşürüz. Çünkü bütün Meclis'in onurunu temsil eden bir husus. Yani eminim, Cumhuriyet Halk Partisi de MHP de ve geçen gün de vurguladım HDP'nin makul ve vicdan taşıyan milletvekilleri de bu milletvekilinin bir teröristin taziyesine gitmesini kabul etmemiştir.

Öncelikle hepimizin dokunulmazlıkların çerçevesi konusunda anlaşmamız, bir mutabakata varmamız lazım. Ben, bana en aykırı fikirlere dahi sahip olsa her milletvekilinin kürsü dokunulmazlığını sonuna kadar savunmamız gerektiğini düşünüyorum ve savunuyorum da. Ne söylerse söylesin, hangi fikri beyan ederse etsin millet adına, milletin kürsüsünde konuşan kimseye dokunulmaz ama aynı şekilde bir insan olarak ve milletten meşruiyeti almış bir Hükümetin Başbakanı olarak da 29 canımızı almış olan ve bu sadece Ankara olayıyla ilgili değil diğer terör olaylarında teşmil edilebilecek şekilde, bir caniye taziye ziyaretine de dokunulmazlık çerçevesinde değerlendirmek mümkün değil.

Benim vicdani kanaatim; bu ilkeler etrafında gerekli adımın atılmasıdır. Bir insan olarak, yani milletvekili olarak taşıdığımız vasıf dışında bir insan olarak da böyle bir caniyi kutsayan bir tavrın Meclis bünyesinde mazur görülmesi söz konusu olmaz. Onun için net hukuki süreç işler, bu sadece hukuki bir anlam taşır ama o hukuki süreç işlerken Türkiye'de demokratik hukuk devleti kurallarının itibarını kaybettirecek görüntünün oluşmasına izin verilmez.''

 

"Demirtaş benim için 'Kaçtı' demiş"

 

Terörle mücadele 23 Temmuz'dan beri çok büyük bir kararlılıkla sürüyor. Verdiğim talimat neyse, bugün de aynısı geçerlidir. Biz silahlı bir yapılanmaya izin vermeyiz. Yüreğimiz yanıyor ama güvenlik birimlerimiz arasında olağanüstü koordinasyon var. Asker, polis, jandarma, mülki birimler çok iyi bir koordinasyon içinde yürütüyorlar. Güvenlik birimlerimiz halk ile teröristi çok iyi ayırmış. Halk memnun. Demirtaş benim kaçtığım gibi laflar sarf etmiş. Ben 5,5-6 saat kaldım. Silopi'nin her birini bağrıma bastım. Halkımla beraberdim. Onlar Cuma namazını yeni öğreniyorlar, minareden marş çaldıranlar Cuma namazını yeni öğreniyorlar. Her birini dinledim. Bazıları özel şeyler söylediler, bazıları şahsi taleplerini ilettiler. Ama hepsi bir daha eski günlere dönmek istemiyoruz dediler. 

Yolda vatandaşlarımızla neredeyse tek tek tokalaştık. Yanımda eşim, arkadaşlarım, bakanlarımız vardı. Hiçbirinin üzerinde çelik yelek yoktu, özel bir güvenlik tedbiri yoktu. Sayın Cevdet Yılmaz'ı tam yetkiyle donatarak görevlendirdik. Atılacak adımları planladık. Sayın Cevdet Yılmaz orada. Gece ve gündüz çalışmaları yürütecek. Yollara temizlenecek, hasarlı binalar tamir edilecek. Özel yetkiyle operasyon sonrası dönemi planların uygulanmasına nezaret edecek. Bakanlık görevini de yapmaya devam edecek. Yolda halkla beraber yürüdük, çocuklara klasik eserleri dağıttık. Tugay komutanlığımızda brifing aldık. Silopili çocuklar tugay komutanının eşinden ders alıyor, onun okuluna gittik. Anne şefkatiyle öğrencilerine nasıl davrandığını gördük. Şehit evine gittik. Kürt bir şehidimizin ailesiyle sohbet ettik. Halk ile terörist çok iyi ayrılmış. Halk memnun, terörist ya gitmiş ya da sinmiş. Teröristi bir daha çıkartmayacağız. 

Bu aynı durum Cizre için de Sur için de geçerli. Operasyonun uzun sürmesinin sebebi halk ile teröristin ayrılması. Kimin terörist kimin halk olduğunu anlamak için çok yavaş hareket etmek gerekiyor. Sur'da çok az kaldı, Nevruz'a kalmaz, birkaç gün içinde biter. Sur'da bütün sonradan yapılmış hasarlı binaların tümü tasviye edilecek, eski dönem yapılmış eski Diyarbakır fotoğraflarını da alara otantik Diyarbakır'ı inşa edeceğiz. Ben de detaylı bir brifing alacağım. 

Bu sabır gerektiren bir işlemdir. Nereye ihtiyaç varsa orada yapılacak. Nerelerin kritik olduğunu biliyoruz. Bu alçakların nerelere yığınak yaptığını biliyoruz. Ülkenin her bir yerinde olağan şartlar sağlanıncaya kadar sürecek. 

Silopi'ye spontan şekilde gittim. Arkadaşlara yarın Silopi'ye gideceğim dedim, bu benim kararım. Bundan sonra da böyle yapacağım. Zaman gelecek Sur'a da gideceğim. Sur'a gitmek için kimseden izin alacak, çekinecek de değilim. Kimse bizi eleştiriye tabi tutamaz. Türkiye birkaç ilçe hariç marjinalleşmiş örgütler hariç normal hayatına devam ediyor. Ülkemin her köşesine her zaman gideriz. 

Spontan olarak gittiğim Silopi'de yüzlerce, binlerce Silopili karşıladı. Günlerdir propaganda yapan HDP'nin yüzüne kimse bakmadı. Halkın genelinde tatminkar ve mutlu bir hal olmasına rağmen bu havayı dağıtmak için bir takım provakasyonlar olabilir. Ellerinden geleni yapıyorlar. Halkımız bunlara yol vermedi, izin vermedi, geçit vermedi. Onların istediği gibi yaslı, kanlı bir bahar değil, ülkenin yeniden ortak ruh haliyle doğmasının başlangıcı olacak. Terör artık her yerde, her ülke için tehdit eden bir unsur. 

 

Genelkurmay'da görevden alma

 

Bu hukuki bir işlemdir. Genelkurmay'ın kendi mantığı içinde ele alınması lazım. Bürokraside paralel yapı ile mücadele her kurum gereğini yapıyor. Rasyonel hiyerarşide herkes hesap verme durumundadır. Kimse meşru siyasi otoritenin verdiği talimatlar dışında hareket edemez. TSK dahil paralel mücadele sürecek. Hiçbir kurum ayırımı gözetmeden sürecektir. 

 

Zaman'a kayyum atanması:
Kara para aklaması var

 

Dün bir açıklama yaptım. Bu hukuki bir süreçtir. Basın özgürlüğü konusunda kimsenin şüphesi olmamalı. Basın faaliyetini örterek yapılan faaliyetlerin ayrımını da fark etmemiz lazım. Eleştirel anlamda yayın yapan pek çok basın var. İşlem yapılmıyor. Burada kara para aklama, paralel yapı gibi iddia var. Bu sürecin yürütücüsü yargı organlarıdır. Hükümetimizle alakalı değildir, yargı gereken adımları atacaktır. 

 

AYM tartışmaları

 

AYM, Yargıtay, Danıştay kendi görevlerini ifa ederler. Birbirlerine üstünlükleri yoktur, Anayasa içinde faaliyet gösterirler. AYM temyiz kurumu görevinde değildir. AYM çerçevesi Anayasa ile belirlenmiştir. Bu iki gazeteci ile ilgili olayın bir esası var.

Türkiye'nin Bayırbucak Türkmenlerine yönelik bir destek faaliyetinin, devlete sızmış çetelerin faaliyeti. Ondan bir gün önce Harran Kampı'nda Ürdün, Irak, Lübnan Dışişleri Bakanlarını misafir etmişiz, Türkiye'nin yaptıklarını anlatıyoruz, bir gün sonra da Brüksel'e Sayın Erdoğan ile gideceğiz ve Cenevre konferansına katılacağız.

Türkiye'nin itibarına hançer saplarcasına bir operasyon gerçekleştirildir. Bunun Türkiye'nin itibarını karalamak için casusluk faaliyeti olduğundan şüphemiz yok. Hukuki süreç işlerken gizli belgeleri yayınlayarak ve Türkiye'nin DAEŞ'e yardım ettiğin alçakça iddiasıyla seçimler öncesinde bu yapılan yayın basın özgürlüğü değil, devlet sırlarını ifşa etmektir. Burada bir itham da var. İşin esası bu.

Gazeteciler tutuklandıklarında, ben açık tutumumu da sergiledim. Bugün de aynı kanaatteyim. Suçu tespit edilene kadar tutuksuzlukluk esastır. Bu konuda AYM'ye yapılan başvuru tutuklu yargılanma ile olabilir. Ama bunun ötesine geçerek asli mahkemenin yerine kendisini koyarak bunun bir basın özgürlüğü olarak görerek diğer mahkemenin alanına giremez. Yürüyen bir hukuki davayı belirleyecek şekilde birincil mahkemenin kararını öncelemiş oluyorsunuz. Asli mahkemenin yerine kendisini koyamaz. AYM'nin birincil mahkemede süren davayı önalarak, birincil mahkemenin yerine geçerek, Yargıtay'ın yerine kendisini koyması hukuk sistemini keşmekeşe sokar. Hepimizin bunu yeniden düşünmesi ve AYM'nin yetkisinin doğru anlaşımasını temin etmemiz gerek.

 

'AYM konusu yeniden değerlendirilebilir'

 

Bu yaşananlardan sonra AYM konusu yeniden değerlendirilebilir. Şu anda bir çalışma yok. Bireysel başvuruyu AK Parti hükümeti getirdi. Ancak bunun sınırının doğru tespit edilmesi gerekir. Şu anki uygulama dahilinde bir yargı reformu çalışmasını yürütüyoruz. Bilirkişilik kanunu Bakanlar Kurulu'ndan geçti. Yargı reformu paketi uygulanacak. Bireysel başvurunun da doğru yere oturtulması için gerekli çalışmalar yapılmalı. Gerekirse AYM Başkanı ile de konuşuruz. Ancak yargıyı bir hiyerarşik yapıya oturtup, AYM'yi en üste oturtmak, AYM'ye baskı söz konusu olur. Her taşın kendi yerinde doğru işlevi yürütmesi gerekir.

AYM Başkanı ile planlanmış bir görüşmemiz yok. Birbirimizi eleştirebiliriz. Ancak kişilikleri bunun parçası olarak kullanmamız lazım. Kişiler ve kişilerin temsil ettikleri makamların ayrı olması gerek. Kurumlar arası mesafe oluşması anlamına gelmez. Devletin üst makamları arasında küslüğün, kırgınlığın olmaması lazım. Görüş ayrılıklarımız olduğunda yüzyüze konuşmamız önem taşır. 

 

Anayasa yapım süreci

 

Bizim yol haritamız son derece açık. Yeni hükümeti kurar kurmaz yaptığımız ilk işlerden biri liderleri dolaşmak ve anayasa konusunda beraber hareket etme konusuydu. İkinci ve üçüncü toplantıda CHP kendince bir gerekçe uydurarak masayı terk etti. Bunu ilkesel uzlaşma arayışa aykırı bir tutum. Bir öndayatma olmadan bu sürecin işlemesi önemliydi. Meclis Başkanımız bir daha davette bulundu. Diğer partilerin tutumları önemli. Sayın Bahçeli'nin devam edecekleri yönünde bir açıklaması oldu. Eğer üç parti 'devam edeceğiz' derse, biz bu yola devam ederiz. AK Parti'nin 317 anlamında gereğini yapacağına inanıyorum. Anayasa pazarlık değil, ilke meselesidir. Biz verdiğimiz sözden dönmeyiz. 3 parti devam ederse 3 parti ile devam ederiz. Partideki arkadaşlar çalışmalar yürütüyor onlarla bir araya geleceğim, anayasa profesörleri ile görüşeceğim. 

Meclis'teki anayasa komisyonunu öncelemiştik. Paralelinde bizim kendi komisyonumuz çalışıyor. Olgunlaştığına inandığımız zaman... Anayasa komisyonu çalışsa da çalışmasa da kendi içimizdeki komisyon yürür. Daha önceki taslağı da gözönüne alarak, anayasa profesörleriyle bunu tartışmayı düşünüyorum. Bunun arkasında halk desteği olması lazım. Kendi taslağımızda revize etmemiz gereken hususlar varsa bunu revize ederiz. Kimi rahatsız eden ne husus varsa tartışırız. İnsan hak ve özgürlükleri, özgürlükçü bir anayasal çerçeve, hesap verilebilirlik, temsili kabiliyet bunları tartışmayacağımız konular. Gelecek nesilleri düşünen bir aydın olarak da her kesimle tartışmayı düşünüyorum. Gerekirse hafta bir akşam bütün mesaimi buna ayırarak, ilgili arkadaşlarla konuşacağız. Beyin fırtınası şeklinde tartışılacak. Bunlar olduktan sonra Meclis'e kendi taslağımızı sunarız. 550 milletvekili kendi iradesiyle kararını beyan ederler. Bu hazırlıklar sonrası 330'u bulur ve referanduma gideriz. Ve halkımız herkesin sahiplendiği bir anayasayı bulur. 12 Eylül anayasasını tevdi ederiz. 

 

ABD'nin Musul açıklaması

 

Biz yetkililerden değil, alanda gördüğümüzden hareket ederiz. Bizim de Başika'da çalışmalarımız var. Bir anda bir açıklama üzerinde yarın savaşa giriliyor gibi... Türkiye 5 yıldır savaşın eşiğinde bir ülke olmasına rağmen istikrarımızı koruduk. Kimse Türkiye'yi savaşın içinde olacakmış gibi bir intibaa içinde olmasın. Biz her şeyden önce ülkemizin istikrarı, ekonomimizin kalkınması için çaba sarf ederiz. Yarın askeri harekat olacakmış gibi bir intibaa olmamalı. 

 

Suriye'nin kuzeyine şehir projesi

 

Bu yeni bir proje değil. 2012'den beri dile getiriyoruz. Belli bir kuşakta güvenli bölge oluşturulması. Türkiye'nin uyarıları dikkate alınmadığı için mülteci akını ile karşı karşıyayız. Artık Türkiye'nin haklılığı vurgulanıyor. Azer ile Cerablus arasındaki bölgenin DAEŞ'ten arındırılarak mültecilerin kalacağı bir şehir. Bu konuda da Rusya'nın insafsızca devreye girmesi dolayısıyla bunu uygulamak mümkün olmadı. Şimdi de bir çalışma yapılabilir. Ama ateşkesin sağlanması önem taşıyor. Alınacak tedbirleri gözden geçireceğiz.

 

İlgili Haberler