Ahmet Davutoğlu'nun ardından AKP'den istifa eden isimlerden biri olan eski İzmir Milletvekili İbrahim Turhan, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın açıkladığı Yeni Ekonomi Programı'nı eleştirdi. Ekonomi sisteminin her yıl yenilenme ihtiyacı duyduğunu vurgulayan Turhan, Albayrak'ın açıkladığı programı bir şiirle yorumladı.
TIKLAYINIZ- "Davutoğlu'nun ekibi, AKP'den 10 milletvekili ile görüşüyor"
Kişisel Twitter adresinden açıklamada bulunan eski Borsa İstanbul Başkanı İbrahim Turhan, Berat Albayrak’ın ekonomi paketindeki ihtimaller sıralamasına vurgu yaptı. Turhan, Yeni Ekonomi Programı’nı yorumlarken, “aklını kullanmaktan vazgeçmiyorsun, oysa bizi bitiren hep bu ‘yapamayız-edemeyiz’ zihniyeti oldu” ifadelerini kullandı. Turhan ayrıca Berat Albayrak’ın ekonomi paketini bir şiirle yorumladı.
TIKLAYINIZ- Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak: Bu yıl büyüme hedefinin bir miktar uzağında kalacağız
TIKLAYINIZ- Ekonomistlerden ‘Yeni Ekonomi Programı’ yorumu: “Bu ciddiyet düzeyindeki program ‘merdiven altı’ mı hazırlandı?”
Turhan'ın açıklaması şöyle:
"Her yıl yeniden yenilenme arayışında olan ekonomi yönetimimiz adını ‘Orta Vadeli’den ‘Yeni’ye değiştirdiği 3 yıllık projeksiyonlarını kamuoyuyla paylaştı.
Ayrıntılı olarak inceledikten sonra değerlendirmelerimi paylaşacağım ama ilk izlenimlerim şöyle:
Programda eksik olan makro-ekonomik sistem yaklaşımı. Bu da normal aslında; finansal mühendislikle temayüz etmiş ‘dealer’ bakış açısıyla makroekonomik genel denge kurmak kolay değil. Yanlış anlaşılmasın, baştan ‘bunlar olmaz’ diye kestirip atmak, karamsar hava yaratmak istemem.
Başlangıç koşulları göz önüne alındığında, tek tek belki gerçekleşebilecek 4 hedefi aynı anda sağlamanın açık ekonomi-piyasa ekonomisi varsayımı altında mümkün olamayacağını algılayabilmek için makroekonomi bakışı gerekiyor. Hedge fund yöneten ‘dealer’ların hepsinde olmayabiliyor.
"Büyüme gelecek yıl 5 olur mu? Kamu bankaları aracılığıyla yürütülen kredi genişlemesi ivmelenerek sürdürülürse, özel bankalar da ‘ikna’ edilirse, hatta Merkez Bankası devreye alınırsa neden olmasın? Hem büyüme sayesinde vergi gelirleri artar, maliye de iyileşmiş olur, değil mi?
Tabii bankacılık sektörünün zaten sorunlu varlıkları ne olur, bu parasal genişleme fiyatlar üzerinde ne gibi etkilere yol açar, küresel talebin düşük seyrettiği bir ortamda dış denge nasıl etkilenir gibi sorular teferruattır. Zaten açık ekonomi-serbest piyasa da öyle değil mi?
Zaten; ‘mal-hizmet fiyatlarındaki kur geçişkenliğini azaltmak için bazı ithal ürünlerin yerlileştirilmesi, alım garantili enerji kontratlarının yerlilik oranı da dikkate alınarak TL bazlı olması sağlanacak’mış.
Acaba yükümlülüklerde TL’ye dönme geriye dönük de olur mu? Kim bilir?
Enflasyon biraz daha zor tabii. Bu yılki aylık verilere bakıldığında 2020’de nisana kadar yıllık enflasyon yatay seyredecek gibi. Nisan-Ağustos arasında da en iyi ihtimalle 2 puan aşağı gelse bile, talep 2019’daki koşullarında kalsa, kur artmasa yine de enflasyon 10’un üstünde.
Her yıl Merkez Bankası’ndan hesapta olmayan ilave 80 milyar bulursak, her yıl Fed politikasını 50 puan faiz artırımından 75 puan faiz indirimine değiştirirse işimiz kolay gerçekten. Cari dengeyi ve bütçeyi bozmadan, kuru zıplatmadan finansman sorunumuzu halleder idare edip gideriz.
Benimki de laf tabii..
Sevgili bir dostum sık sık uyarır;
‘aklını kullanmaktan vazgeçmiyorsun, oysa bizi bitiren hep bu ‘yapamayız-edemeyiz’ zihniyeti oldu’ diye...
Edebiyatta ‘İkinci Yeni’ seçkin bir yere sahiptir. İkinci Yeni Ekonomik Program’ı da edebî biçimde yorumlayalım:
Hasan dağı arpalıktır, eğer saban yürür ise
Her dereye bir değirmen, eğer suyu gelir ise
Her köylüden birer tavuk, eğer köylü verir ise
İyi düzen bu düzen, eğer sonu gelir ise”