T24 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, uluslararası topluma "Bosna'da insanlar katledilirken beklediği gibi, Suriye'de de beklememesi" çağrısında bulundu.
Davutoğlu, düşünce kuruluşu Avrupa Politika Merkezi ve TUSKON'un ortaklaşa düzenlediği "Türkiye-AB siyasi diyaloğunda değişen dinamikler, yeni fırsatlar ve zorluklar" toplantısında yaptığı konuşmada, halkını katleden Şam yönetimine sert uyarılarda bulundu.
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın reform sözüyle zaman kazanmaya çalışıp muhalifleri sindirme politikasının, bu ülkedeki insani durumu daha da kötüleştirmekten başka hiçbir işe yaramadığını belirten Davutoğlu, çözümün uluslararası toplumun derhal harekete geçerek BM Güvenlik Konseyi'nde tek ses olmasından geçtiğini vurguladı.
Davutoğlu, "Bugün Türkiye 17 bin Suriyeli'ye ev sahipliği yapıyor ve her gün bine yakın yeni Suriyeli bize sığınıyor. Barınma ve diğer bütün ihtiyaçlarını karşılıyoruz, bu bizim tarihi görevimiz. Bu şekilde devam edip, onları asla yalnız bırakmayacağız. Ama aynı zamanda uluslararası camiaya daha fazla proaktif olmaları ve 1990'larda Bosna'da 2-3 yıl boyunca yaptıkları gibi her gün insanlar katledilirken, şehirler ağır bombardımana tabi tutulurken beklediğiniz gibi Suriye'de de aynısını yapmamaları çağrısında bulunmak hakkımız" dedi.
Bakan Davutoğlu, Suriye'de olayların ilk dönemlerinde keskin nişancıların protestocuları hedef alırken şimdi şehirlerin kuşatılarak ağır bombardımanlara tabi tutulduğunu ve bu nedenle sivil kayıpların çok arttığını ve bazı günlerde 100'leri bulduğuna dikkati çekti.
Davutoğlu, "Suriye'de 10 bin kişi katledildi, 7 bini hapsedildi, bilemiyoruz belki 30 bin de yaralı var" dedi.
Ahmet Davutoğlu, uluslararası camianın Esad yönetiminin zaman kazanma taktiğine alet olmamasını isteyerek, "Diktatörlerin illüzyonu budur. Tüm otokratik rejimler zamanla kontrolü sağlayacaklarını ve demokrasiye döneceklerini söylerler. Beşşar Esad'la görüşmelerimde kendisine, 'hiçbir gün tam güvenlik sağlayarak reformlara başlama imkanını bulamayacaksın' dedim. Böyle bir gün olmayacak. Eğer reformları yaparsan halkının güvenini kazanırsın ve güvenlik sorunu hafifler. Bunlar (reformlar ve güvenlik) birlikte gider. Bunu kendisine anlattım" diye konuştu.
'İrade varsa KIbrız sorunu 3 günde çözülür'
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Kıbrıs sorununun güven ve siyasi irade eksikliği yüzünden çözülemediğini belirterek, halihazırda Ada'yı tek başlarına temsil eden Rumların, devleti Kıbrıslı Türklerle paylaşmaya hazır olmadıklarını söyledi.
Davutoğlu, bugünkü temaslarında AB'li muhataplarına "eğer siyasi irade olsun ve AB ve BM destek versin, 3 günde Kıbrıs sorunu çözülür. Ama irade eksikse 3 asır da sürse netice getirmez" dediğini aktardı.
Kıbrıslı Rumların zaman kazanarak AB dönem başkanlığını tek başlarına üstlenme çabası içinde olduklarını belirten Davutoğlu, "Şimdi herkesin Kıbrıs konusunda elini taşın altına koyma vaktidir. Şimdi Birleşmiş Milletler'in daha aktif şekilde devreye girme vaktidir. Bu şekilde olumlu gelişmeler sağlanabilir, ama bunlar olmazsa tabii ki bizim hiçbir şekilde hiçbir dönem başkanı sıfatıyla Kıbrıs Rum yönetimiyle doğrudan ya da dolaylı hiçbir temas, diyalog ve görüşmemiz olamaz" dedi.
Davutoğlu, "Rum yönetimi Ada'daki statükonun, bölünmüşlüğün devamını istiyor ve bir gün Kıbrıslı Türklerin haklarından feragat ederek 'sıradan bir azınlık oluruz, kararları siz alacaksınız' demelerini bekliyor. Bu olmayacak. Kıbrıs'ta Türklerin gettolarda yaşadığı 1960'lara dönüş olmayacak" ifadesini kullandı.
'AB için ırkçılık ekonomik krizden daha büyük'
Bakan Davutoğlu, AB'nin önündeki en büyük riskin ekonomik kriz değil, ırkçılık olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Müslümanları potansiyel tehdit veya potansiyel terörist görmekle yeni gerginlikler yaratırsınız. Avrupa'da yükselen ırkçılık büyük bir tehdit. Kanımca Avrupa'daki ekonomik kriz bir fırsata dönüşebilir, çünkü Avrupa'nın ekonomik rasyonalitesine tam güvenim var. Bu krizin sonunda olumlu sonuçlar alınacağına ve Avrupa'da ekonomik toparlanma yaşanacağına inanıyorum, fakat ırkçılık tehdidi, etnik ve dini ayrımcılık AB'nin geleceği için çok daha büyük bir risk. Çünkü küresel dünyada sadece kapsayıcı toplumlar küresel barışta rol oynayabilir."
AB'nin hala Türkiye'yi potansiyel artı değer yerine potansiyel risk olarak gördüğünü kaydeden Davutoğlu, 1990'lı yıllardaki Türkiye'nin bazı açılardan yük olarak değerlendirilebileceğini belirterek, bugünkü Türkiye'nin AB'ye büyük bir artı değer katacağının görülmesini istedi.
Davutoğlu, "Avrupa'da bazı ülkeler, en azından bazı çevreler Türklerin AB'ye gelmesinin engellenmesi gerektiğini düşünüyor. Tüm Avrupalı dostlarımız şunu anlamalı; Türkler AB'nin parçasıdır. Türkler yüzyıllardır Avrupa'nın parçasıydı ve tarihin sonuna kadar böyle olmaya devam edecek" dedi.
Davutoğlu ile Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'yi AB ile siyasi diyalog toplantısında temsil etti.
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton'la görüşen Davutoğlu, AB dışişleri bakanlarının öğle yemeğine de katılarak bu alanda bir ilk oluşturdu.
Bakan Davutoğlu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'la da bir araya gelerek Kıbrıs müzakerelerini ve Suriye'deki gelişmeleri konuştu.
Davutoğlu, Brüksel temasları kapsamında BM ve Arap Birliği'nin Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan ve BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer'la da görüştü.(aa)