Gündem

'Darbe yapacak adam hukuki dayanak aramaz'

‘İrtica İle Mücadele Eylem Planı’ başlıklı rapor, Genelkurmay'ın daha önce de tartışma konusu olan raporlarını gündeme getirdi.

28 Ekim 2009 02:00

‘İrtica İle Mücadele Eylem Planı’ başlıklı rapor, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne “rejimi kollama ve koruma” görevi veren İç Hizmet Kanunu’nun 35’inci maddesini yine tartışmaya açtı.

Hukukçular, “Mevzuat, bu tip raporların hazırlanması konusunda askere yetki vermez” görüşünü savundu.

‘İrtica İle Mücadele Eylem Planı’ başlıklı rapor, Genelkurmay Başkanlığı’nın, daha önce de tartışma konusu olan raporlarını gündeme getirdi. Hukukçular, TSK İç Hizmet Kanunu ve İç Hizmet Yönetmeliği’ndeki, askere rejimi koruma ve kollama görevi veren düzenlemelerin değişmesi halinde, bu tip raporların hazırlanmasının hukuki dayanağının kalmayacağı görüşüne karşılık, “İhtilalin kanunu olmaz. Darbe yapacak adam hukuki dayanak aramaz. Koruyup kollama görevinin yasal çerçevede yürütülmesi gerekir. Mevzuat, bu tip raporların hazırlanması konusunda askere yetki vermez” görüşünü savundu. Milliyet gazetesinin haberine göre, hukukçuların, İç Hizmet Kanunu’nun 35, İç Hizmet Yönetmeliği’nin 85. maddesinin değişmesi halinde, bu tip raporların hazırlanmasının önüne geçilebileceği yönündeki görüşleri şöyle:

Askeri Yargıtay eski Genel Sekreteri, Avukat Ali Fahir Kayacan


Silahlı Kuvvetler, olabilecek tehlikeler için önceden raporlar hazırlayabilir. Bu kısmı doğru ama bunun için İç Hizmet Kanunu gibi bir dayanağa gerek yok. Somut raporun ise mevzuatta belirtilen koruma ve kollama kapsamına girdiği söylenemez. Sorun, yetkinin nerede başladığı, nerede bittiği noktasında. Daha önce ‘darbeleri önlemek için maddeleri değiştirelim’ denildi. Darbe yapacak olan adam dayanak mı arar? İttihat ve Terakki zamanında İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi mi vardı?

Eski MSB Başhukuk Müşaviri, Avukat Cavit Çalış

Darbenin yasal dayanağı zaten olmaz. Yapılırsa, başarılı olursa, meşru sayılır, başarısız olursa sorumlular cezalandırılır. Silahlı Kuvvetler de elbette rejime ilişkin tehditleri izleyecek, yetkili makamlara duyumlarını bildirecek. Çeşitli kanunlarda bu konuda askere yetki de verilebileceği belirtiliyor. Ancak bu yetkinin yasal çerçevede kullanılması gerekiyor. Yasaları ortadan kaldırmak için çalışmaya yönelik değil.”

Hava Harp Okulu Öğretim Üyesi, Emekli Albay Dr. İsmet Polatcan

Kanunda böyle bir hüküm var diye böyle bir çalışma yapılamaz. Yasa böyle bir yetki vermez. İhtilalin kanunu olmaz zaten. TSK, kendiliğinden cumhuriyeti koruma ve kollama görevini üstlenmiştir. Bu kapsamda, ülkenin içinde bulunduğu durumu, irtica tehlikesi olup olmadığını değerlendirebilir. Bu başkadır, bir yerlere silah saklama, bazı eylemlerde bulunma gibi planlar yapmak başka. Bu gibi düşünceler suçtur.

Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu (Marmara Üniversitesi)

İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesinin yazımı TSK’nın varlık nedeni ile örtüşmeyen bir yazım tarzında, sorunlu. Madde bu açıdan değiştirilmeli ve ülkenin bağımsızlığını koruma görevi açısından yeniden yazılmalı. Ancak bu madde bu şekilde yazılmış olsa da bu tip belgelerin hazırlanması için meşru bir hukuki zemin oluşturmaz. Yine de belgeleri hazırlayanlar bunu savunacaktır.

Prof.Dr. Süheyl Batum (Bahçeşehir Üniversitesi)

Böyle bir planın olmadığını, böyle bir planın istihbarat örgütleri tarafından planlandığını, Türk Ordusu’nun da bununla başa çıkamayıp bu yüzden bu durumların ortaya çıktığını düşünüyorum. 35. madde, İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın hazırlanmasına izin verir. Ama AKP’yi bitirme planı hazırlanmasına izin vermez. Eğer Fethullah Gülen’i bitirme planıysa bir ordu yapar tabii ki. Gülen, Türk hukukuna göre kabul edilmeyen, hukuk dışı bir örgütlenmedir. Ama AKP’yi bitirme planı ise ne 35. madde, ne 36. madde, ne Anayasa böyle bir yetki vermez. Gülen’i bitirme planı anayasal görevi itibarıyla vardır. Ama seçilmiş hükümeti bitirme planı diye bir şey olamaz. Hukuken olamaz.

Prof.Dr. Serap Yazıcı (Bilgi Üniversitesi)

Silahlı Kuvvetler’in asıl rolü yurt savunması hizmetini yerine getirmektir. Bu görev ise siyasallaşmamış, disiplinini muhafaza eden bir orduyla sağlanabilir. Kurum olarak ordu siyasallaştıkça, asıl görevini yerine getiremeyecek hale gelir. Türkiye’nin bugün karşı karşıya kaldığı tablo, Silahlı Kuvvetler’in aşırı ölçüde siyasallaşması, bunun hem demokrasiyi, hem de Silahlı Kuvvetler’in kendisini yıpratmasıdır. Meselenin çerçevesi bu.

Prof.Dr. Ali Ülkü Azrak

35. madde böyle bir plan yapmaya olanak tanımaz. 35. madde, eğer Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasa’da yer alan, uyması gereken temel ilkelerin ciddi bir tehlikeyle karşılaşması durumunda Genelkurmay Başkanı’nın harekete geçerek iktidarı uyarması gerekir. Ama bu Silahlı Kuvvetler’in iktidara el koyması şeklinde almamak gerekir. Bahsedilen plan suç mudur değil midir bu mahkemenin bileceği iş.

Ümit Kardaş (Emekli Hakim Albay)

İç Hizmet Kanunu’nun anakronik bir maddesi. Zaten bu anlam çıkmaz. Normal demokraside iç güvenliği polis ve jandarmayla sağlarsınız, çok büyük bir rejime yönelik bir tehlike büyürse eğer, siyasi otorite olarak silahlı kuvvetleri ‘gel şu doğrultuda görev yap’ diye çağırırsınız. Öbür türlü siz devlet olmazsınız. Bu lüzumsuz bir madde, değiştirmek gerekir.

TSK'nın vazifesi

TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi şöyle: “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır.” TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin “Mesleğe karşı vazifeler ve vasıfları” başlığı altında yer alan 85. maddesi ise şöyle: “Vazifesi, Türk yurdu ve Cumhuriyetini içe ve dışa karşı lüzumunda silahla korumak olan, Silâhlı Kuvvetlerde her asker kendine düşeni öğrenmeğe ve öğrendiğini öğretmeğe ve icabında son kuvvetini sarf ederek yapmaya mecburdur.