Deniz Zerin
[email protected]
Mısır'da demokratik seçimle cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi'nin makama çıkışının birinci yıldönümünde başlayan gösteriler sonucunda ordu yönetime el koydu. Mursi'yi görevden alan Mısır ordusu, geçici cumhurbaşkanı olarak Anayasa Mahkemesi Başkanı Adli Mansur'u atadı. Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanı Abdulfettah El Sisi televizyondan canlı yayınlanan konuşmasında anayasayı askıya aldıklarını açıklayarak yeni bir anayasa hazırlanmasının ardından seçimlere gidileceğini duyurdu.
Tahrir Meydanı'ndaki eylemler başladıktan sonra ordunun Mursi'ye 48 saat mühlet verdiğini belirttiği açıklamada gerekçe olarak "ülkedeki siyasi kriz" gösterilmişti. Müslüman Kardeşler hareketine bağlı Hakikat ve Adalet Partisi'nin eski Genel Başkanı olan Mursi, hareketin devrimi yapan kitlenin büyük bir bileşeni olmamasına rağmen cumhurbaşkanı olmuştu.
Muhammed Mursi'nin devrilmesi ile sonuçlanan siyasi kriz hakkında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü doktora öğrencisi Selim Sezer ile konuştuk. Filistin Halkıyla Dayanışma Derneği (FHDD) Yönetim Kurulu Üyesi Sezer, akademik çalışmalarını Ortadoğu siyaseti üzerine yürütüyor. Sezer'in uzmanlık alanı ise Osmanlı dönemi Suriyesi.
Bir yıllık iktidarı boyunca Mursi'ye tepkilerin arttığını belirten Sezer, "Muhammed Mursi 13 milyon Mısırlı'nın oyu ile seçilmişti. Fakat son süreçte Mursi karşıtı eylemlere katılanların sayısı 20 milyonu buldu" dedi.
Tahrir Meydanı'nda başlayan gösterilere ordunun tepkisinin aceleci olduğunu belirten Sezer'in iddiasına göre, "Ordu darbe yapmasa dahi 7 bakanı istifa etmiş olan Mursi kendi rızası ile makamından çekilmek zorunda kalacaktı."
Darbenin Mısır halkının iradesi adına olumlu bir gelişme olduğu yönündeki görüşlerin aksine, Sezer, darbenin devrimci eylemlilik sürecini kontrol altına aldığını belirterek "Darbe halk devrimini engelledi" dedi.
T24'ün sorularını yanıtlayan Selim Sezer'in aktardıkları şöyle:
'İrade sokaklara kaydı'
- Mısır'da ordunun seçimle başa gelmiş Muhammed Mursi'yi görevden alarak yaptığı darbe, bazıları tarafından "Mısır halkının iradesi adına olumlu bir gelişme olarak" yorumlandı. Ortadoğu üzerine çalışan bir akademisyen olarak, sizin bu yoruma katılmanız mümkün mü?
Çoğunluğun iradesinin darbe yolu ile iktidardan indirildiği açıklaması belli bir bakımdan doğru iken belli bakımdan da eksik duruyor. Muhammed Mursi 13 milyon Mısırlı'nın oyu ile seçilmişti. Fakat son süreçte Mursi karşıtı eylemlere katılanların sayısı 20 milyonu buldu. Bu iradenin sokaklara kaydığının bir göstergesi.
Yine de Mursi iktidarının darbe ile sonlandırılması sıkıntılı bir durum. Bundan sonraki sürecin kontrolunün ordunun elinde olması da sıkıntılı. 11 Şubat'ta Hüsnü Mübarek'in iktidardan devrilmesi ile sonuçlanan, halkın demokratik taleplerini duyurduğu eylemlilik süreci ordunun kontrolü altına girmiş oldu.
'Ordu aceleci davranmasaydı Mursi istifa edebilirdi'
- "Darbe, 11 Şubat 2011 devriminin bir parçası" diyen birine siz ne dersiniz?
Mısır, 11 Şubat 2011'de başlayan ve devam etmekte olan bir devrim sürecinin içinde. 30 Haziran'da başlayan eylemlerle kitleler devrime yeniden sahip çıktılar.
Mursi ve Müslüman Kardeşler'in devrimin tabanında çok yeri yoktu. Müslüman Kardeşler'in devrimi yapan halk tabanından aldıkları destek yüzde 20 civarında. Bu anlamıyla Mursi karşıtı gösterilerle devrimci günlere geri dönüldüğü muhakkak. Fakat Mursi'nin iktidarı terk etmesinin tek yolu ordu müdahalesi değildi. Ordu müdahale etmeseydi de Mursi geri çekilmek zorunda kalacaktı. Ordu'nun uyarısından sonra 7 bakan istifa etmişti. Bu durum bir yönetememe krizi ortaya çıkaracaktı. Ordu aceleci davranmasaydı Mursi kendiliğinden de istifa edebilirdi.
Ordu aceleci davranıp yönetime el koyarak kendi hegemonyasını korumuş oldu. Bu da göstericilerin iradesini engellemiş oldu. Darbe halk devrimini engelledi.
'Mursi, Mübarek'in ekonomi politikalarını devam ettirdi'
- Muhammed Mursi, cumhurbaşkanı olduğu bir sene içinde devlet kurumlarını kontrolü altına alabildi mi?
Mursi'nin cumhurbaşkanlığı koltuğuna geçmesinin ardından Müslüman Kardeşler ilk günlerden itibaren devlet kurumları içinde örgütlenmeye çalıştı. Mursi, Müslüman Kardeşler hareketine bağlı Hürriyet ve Adalet Partisi'nin genel başkanlığından istifa etse de hareketten uzaklaşmadı.
Cumhurbaşkanlığa geldikten sonraki icraatları arasında Başbakan Erdoğan'a benzer bir şekilde yargıyı kendi kontrolü altına almaya çalıştı. Hatta orduyu da kendi kontrolüne almaya çalıştı.
'Mısır'da ordu büyük bir şirket gibi hareket ediyor'
- Mursi'nin ekonomi politikası nasıldı? Mursi'nin ekonomi politikasının ordunun darbe kararı almasında bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Darbeye açılan yolda ekonomik faktörlerin daha arka planda olduğunu düşünüyorum. Mursi Cumhurbaşkanlığı döneminde Hüsnü Mübarek'in uyguladığı neoliberal politikaların uygulanmasına devam edildi. Bunun sonucu olarak farklı toplumsal kesimler arasında eşitsizlikler süregidiyordu. Yoksulluk sınırının altında yaşayan ciddi bir kitle var Mısır'da. Neoliberal ekonomik politikaların sürdürülmesin halk nezdinde tepki topluyordu.
Mısır'da ordunun büyük bir şirket gibi hareket ettiğini söyleyebiliriz. Mısır ekonomisinin yüzde 15'ini kontrol eden bir yapı ordu.
- Ortadoğu ülkelerinin çoğu Mısır'daki darbeye destek verdi. Bu desteğin Mısır'da siyasete etkisi sizce nasıl olur?
Darbeye uluslararası destek verildiğini söyleyebiliriz. İlk anlardan itibaren başta Suudi Arabistan Kralı Abdullah desteğini açıkladı. Körfez liderleri arasında yapılan görüşmelerde Mısır'a destek yapılması konuşuldu.
Öte yandan bölgede Müslüman Kardeşler'in yakın olduğu ülke Katar. Darbeden de en zararlı çıkan bölge ülkesi Katar oldu. Darbenin ardından Suudi Arabistan'a daha yakın bir Mısır'ı tahayyül etmemiz mümkün.