Cumhuriyet gazetesine yönelik soruşturmayı yürüten 'FETÖ' sanığı savcı Murat İnam, hakkında HSYK’ya şikâyette bulunuldu. Gazetenin avukatları, İnam’ın görevde tutulmasının altında art niyet olduğunu belirtildi.
Cumhuriyet'e 'FETÖ' operasyonu yapan savcının ihracına karşı çıkan HSYK üyesi 'FETÖ'cü olduğunu itiraf etmiş!
Ekrem Dumanlı'dan 'Pasifik imamı'na; Cumhuriyet'i 'FETÖ' ile suçlayan 'FETÖ sanığı' savcının kimlerle irtibatı iddianamede sorgulanıyor?
Cumhuriyet'te yer alan habere göre, gazetenin avukatları, 10 yönetici ve yazarın tutuklu bulunduğu soruşturmayı yürüten 'FETÖ' sanığı savcı Murat İnam ve diğer sorumlular hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) şikâyet başvurusunda bulundu. Yasaya göre, 'FETÖ' davasında müebbetle yargılanın İnam’ın, hâkim veya savcı adayı olsaydı atamasının dahi yapılmayacağına dikkat çekilerek görevde tutulmaya devam etmesinin ardında bir art niyet olduğu vurgulandı. Başvuruda, yasaya aykırı olarak bilirkişi raporlarının da aralarında olduğu belgelerin avukatlara verilmediği belirtilerek sorumlular hakkında gereğinin yapılması istendi.
Avukatlar Fikret İlkiz, Tora Pekin ve Abbas Yalçın tarafından HSYK’ya yapılan başvuruda, soruşturmayı açan ve yürüten Savcı İnam’ın yargının meşruiyetini, yargı teminatını ve güvenirliliğini sarsan işlemlerde bulunduğu belirtildi. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde 'FETÖ' üyesi olmak ve hükümeti devirmeye teşebbüs etmek suçlamalarıyla sanık olarak yargılanan İnam’ın, görevde kaldığı sürece kimsenin adil yargılanma hakkının olmayacağı ifade edilen başvuruda Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) ve hukukta şimdiye dek eşine rastlanmamış bir hukuksuzluk yaşandığına dikkat çekildi.
"Türkiye adalet sisteminin onulmaz bir zarar gördüğü" belirtilen başvuruda şunlar kaydedildi:
Bakanlık ve HSYK biliyordu
"Savcı İnam’ın başlattığı ve yürüttüğü soruşturmada, gözaltına alma ve ev aramasını isteyen savcı İnam’dır. Tutuklama talebinde bulunan asıl savcı da İnam’dır. Diğer savcılar sadece ifade almakla görevlendirilmişlerdir. Müvekkiller gözaltındayken yargıdan sorumlu olan herkes, İstanbul Başsavcılığı, Adalet Bakanlığı ve HSYK, İnam hakkında FETÖ nedeniyle Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde dava açıldığını biliyordu. Sadece müvekkillerimiz ve biz bilmiyormuşuz. İnam için bir müebbet ve bir ağırlaştırılmış müebbet hapis istenmektedir. Hakkında kuvvetli suç şüphesi bulunduğu için yurtdışına çıkış yasağı konmuştur. Sanık Savcı’nın, Cumhuriyet yönetici ve yazarlarına ile “FETÖ- KCK” suçlamasını ileri sürmesi ve soruşturmayı yürütmesi, anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde düzenlenen adil yargılama hakkının açık ihlalidir. Bu, hukuka, adalete ve vicdana aykırılık yaratan skandalın ortaya çıkmasının ardından, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ TBMM’de “talihsizlik” demiştir. Bu “talihsizlik” nedeniyle 10 kişi, bir aydır özgürlüklerinden hukuka aykırı biçimde yoksundur. Bir savcı sanığı olduğu terör örgütüne ilişkin bir soruşturma yürütemez. Yürütürse o dosyada adil yargılanma hakkının sürmesi mümkün olmaz. Savcı İnam tarafından yürütülen tüm soruşturmalar çökmüştür.
"Yasaya aykırı"
Başvuruda, İnam’ın 'FETÖ' sanığı olduğunun kamuoyunca öğrenilmesinden sonra görevde tutulmasının "ancak bir art niyete dayalı olabileceği" belirtilerek, yasalara göre aynı durumdaki bir avukatın görevden yasaklanacağı, böyle bir soruşturmaya uğrayan hâkim ve savcı adayının atanamayacağı hatırlatıldı. Hâkim ve Savcılar Kanunu’na göre "delil elde edilememiş bile olsa, rüşvet aldığı veya irtikapta bulunduğu kanısını uyandıran savcı ve hâkime" yer değiştirme cezası verildiği hatırlatılan başvuruda "Hakkında ağırlaştırılmış müebbet istenen bir savcı hakkında bir ceza davası apaçık ortada iken savcının görev yapmasına izin verilmesi hangi hukuka ve hangi adalete sığmaktadır?" dendi. Bu durumun sadece Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin haklarını ihlal etmekle kalmadığı, aynı zamanda kamuoyunun adalete ve yargıya duyduğu güveni de derinden sarstığı vurgulanan başvuruda şöyle dendi:
"Kasten görevlendirildi"
"PKK, IŞİD veya DHKP-C’li olmakla suçlanan bir savcı böyle bir dosyada savcı olarak kalabilir miydi? Tek olasılık vardır: Sadece düşünce ve basın özgürlüğünün ve bunun uzantısı olarak Cumhuriyet gazetesinin cezalandırılması için kasten ve bilerek ceza tehdidi altında bulunan bir sanık savcı görevlendirilmiştir. Ne adalete, ne vicdana sığmayan bu durum ‘talihsizlik’ olarak açıklanamayacak kadar hukuksuzluğun ta kendisidir. Akıl ve mantık kurallarına, adil yargılanma hakkına ve yargının teminatına aykırıdır.”
Raporlar gizleniyor
İnam’ın soruşturmayı yürütmesinin "Budapeşte Kuralları" olarak bilinen "Savcılar İçin Etik ve Davranış Biçimlerine İlişkin Meslek Avrupa Esasları"nın tamamına aykırı olduğu ifade edilen başvuruda şunlar anlatıldı:
“CMK’ye göre kısıtlama kararı verilen dosyada dahi avukatlara bilirkişi raporlarının verilmesi gerekmektedir. Bu açık hükme karşın ifade ve sorgu dışında tarafımıza hiçbir belge verilmemektedir. Soruşturmanın gizliliği sadece savunmaya uygulanmaktadır. Dosya bir kısım medyaya ardına kadar açıktır. Devletin resmi ajansı Anadolu Ajansı’nda bile bilgi-belge yayımlanmaktadır. Cumhuriyet Vakfı yönetim kurulu karar defterleri talep üzerine savcılığa teslim edilmiştir. Bundan sadece bir gün sonra Akşam gazetesinde sadece bu defterlerde bulunan bilgilerle yalan bir haber yayımlanmıştır Aşikâr biçimde ortadadır ki savcılık makamı dosyasını en yumuşak ifadeyle korumamaktadır. Bu bilgi ve belgeleri bir şekilde sızdıranlar ve sızdırılmasını önlemekle yükümlü oldukları halde buna uymayanlar sorumludur."