Gündem

Cumhuriyet'çiler bugün hâkim karşısında: Hemen şimdi adalet!

Soruşturmayı yürüten savcı 'FETÖ sanığı' çıkmıştı

24 Aralık 2017 05:28

"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek" iddiasıyla dördü tutuklu yargılanan Cumhuriyet yönetici, yazar, muhabir ve avukatları bugün (25 Aralık 2017) beşinci kez hâkim karşısına çıkacak. Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Vakfı Başkanı Akın Atalay, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, muhabir Ahmet Şık ve muhasebe çalışanı Emre İper'in tutuklu yargılandığı dava 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Duruşmanın saat 10:00’da başlaması bekleniyor.

‘Sanık'lardan karikatürist Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri Bülent Utku ve Önder Çelik, vakfın Danışma Kurulu Üyesi Avukat Mustafa Kemal Güngör, Okur Temsilcisi Güray Öz, köşe yazarı Hakan Kara ve Kitap Eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay’ın 29 Temmuz'da sona eren ilk duruşmada, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel’in ise davanın 24 Eylül’de görülen üçüncü duruşmasında tahliye edildiği davada, 7,5 yıldan 43 yıla kadar değişen hapis cezaları isteniyor. Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç ile yazarlar Aydın Engin ve Hikmet Çetinkaya’nın da tutuksuz yargılandığı davada mahkeme heyeti 2017 bitmeden davayı sonuçlandırmayı amaçladıklarını açıklamıştı. Cumhuriyet’in Almanya’da bulunan eski genel yayın yönetmeni Can Dündar da davada gıyaben yargılanıyor. 25-26 Aralık’ta görülecek iki duruşmada savcının esas hakkındaki mütalaasını vermesi halinde mahkeme heyetinin davayla ilgili kararını açıklaması ihtimali bulunuyor.

Dışarıdaki Gazeteciler İnisiyatifi, 23 Aralık Cumartesi günü Kadıköy'de bir araya gelerek, tutuklu gazeteciler için tahliye talebini yineleyerek Çağlayan'daki duruşmaya katılım çağrısı yaptı.

Mahkeme heyetinin 31 Ekim’de gördüğü dördüncü duruşmada "oy çokluğu" ile verdiği "tutuklulukların devamı" kararına bir üye hâkim şerh düşmüştü. Sabuncu, Atalay ve Şık'ın delil karartma ihtimallerinin bulunmadığı vurgulanan muhalefet şerhinde şu ifadeler yer almıştı:

"Sanıklardan Akın Atalay, Murat Sabuncu ve Ahmet Şık’ın tutuklulukta geçirdiği süre, tanıkların büyük ölçüde dinlenmiş olması, bu sanıklar hakkındaki delillerin toplanmış olduğu da gözetildiğinde, delil karartma ihtimallerinin bulunmayışı, sanıkların sabit ikametgâh sahibi oluşu, 5271 sayılı CMK’nın 109/3-a ve 109/3-b maddeleri uyarınca uygulanacak adli kontrol tedbirlerinin bu aşamada ölçülü olması hususları gözetilerek tahliyelerine karar verilmesi kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun tutukluluk hâlinin devamına yönelik kararına katılmıyorum."

Ne olmuştu?

"PKK/KCK ve FETÖ/PDY terör örgütlerine müzahir oldukları" iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında 31 Ekim 2016'da  gözaltına alınan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ile  Kadri Gürsel, Musa Kart, Güray Öz, Mustafa Kemal Güngör, Turhan Günay, Bülent Utku, Önder Çelik ve Hakan Kara, 4 Kasım 2016'da tutuklandı. Hakkında yakalama kararı çıkarılan Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay da, Almanya dönüşü sonrası çıkarıldığı mahkemece 12 Kasım 2016'da cezaevine gönderildi.

Gazete muhabirlerinden Ahmet Şık, 31 Aralık 2016'da sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımlarda "FETÖ progpagandası yaptığı" iddiasıyla tutuklandı. Şık hakkında ileri sürülen iddialar, kamuoyunda tartışmalara neden oldu. 

'Sanık'lardan karikatürist Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri Bülent Utku ve Önder Çelik, vakfın Danışma Kurulu Üyesi Avukat Mustafa Kemal Güngör, Okur Temsilcisi Güray Öz, köşe yazarı Hakan Kara ve Kitap Eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay 29 Temmuz'da sona eren ilk duruşmada, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel ise davanın 24 Eylül’de görülen üçüncü duruşmasında tahliye edilmişti.

Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu,  muhabir Ahmet Şık ve muhasebe çalışanı Emre İper ile Twitter’da "Jeansbiri" adlı hesabı kullandığı iddia edilen Kemal Aydoğdu'nun tutukluluk hâli sürüyor.

Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç ile yazarlar Aydın Engin ve Hikmet Çetinkaya da tutuksuz yargılananlar arasında.

Kime, hangi suçlamalar yöneltildi?

Gazete çalışanlarına yönelik iddianame, tutuklamalardan 156 gün sonra hazırlandı. Gazeteye yönelik soruşturmayı başlatan, ancak daha sonra hakkında ‘FETÖ’ davası açılan Murat İnam’ın imzasının yer almadığı iddianameyi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci ve Cumhuriyet Savcısı Yasemin Baba imzaladı.

Silahlı terör örgütüne üye olmaktan 15 yıla kadar hapis

İddianamede, Can Dündar, Mehmet Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Aydın Engin, Bülent Yener ve Günseli Özaltay’ın, “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” suçundan ayrı ayrı 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

Akın Atalay, Mehmet Orhan Erinç ve Önder Çelik’in “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından ayrı ayrı 11.5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

Bülent Utku, Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Aslan Çetinkaya’nın da “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından ayrı ayrı 9.5 yıldan 29 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını istedi.

Ahmet Şık’ın ise “PKK ve DHKP/C” silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek” suçundan 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Operasyon başladı, savcılık açıklama yaptı

Cumhuriyet gazetesine yönelik ilk operasyon 31 Ekim 2016 pazartesi günü sabah saatlerinde başladı. Sabah saatlerinde Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ile yazar ve yöneticler gözaltına alındı. Bir süre sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayla ilgili şu açıklamayı yaptı:

“Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık Anonim Şirketi (Cumhuriyet gazetesini çıkaran şirket) ve gazetenin imtiyaz sahibi konusundaki Cumhuriyet Vakfı yöneticileri hakkında, PKK/KCK ve FETÖ/PDY Terör örgütlerine müzahir olduklarına, 02/04/2013 tarih ve 2013/4 sayılı yönetim kurulu toplantısında alınan vakıf üyeliğine seçim kararının usulsüz olduğuna, 15 Temmuz darbe girişiminden kısa bir süre öncesinde darbeyi meşrulaştırıcı yayınlar yapıldığına dair iddia ve tespitler üzerine Cumhuriyet Başsavcılığımızca ‘FETÖ/PDY ve PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’ suçlarından bir kısım şüpheliler hakkında 18/08/2016 tarihinde soruşturma başlatılmıştır.”

Soruşturmayı yürüten savcı 'FETÖ sanığı' çıktı

Cumhuriyet gazetesine açılan soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savıcısı Murat İnam’ın 2 Kasım 2016’da Selam Tevhid soruşturmasında kumpas kurduğu iddiası ile ‘FETÖ’ye üye olmaktan’ yargılandığı ortaya çıktı.

Dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ bu durumu ‘talihsizlik’ diye niteledi ve “Olmaması daha doğrudur. Keşke böyle bir görevlendirme yapılmamış olsaydı daha iyi olurdu, daha da doğru olurdu” dedi.

"İddianame kasıtlı yanlışlarla dolu"

Gazete Duvar’a konuşan Cumhuriyet’in avukatlarından Abbas Yalçın, savcılık tarafından hazırlanan iddianameyi , “Çok özensiz ve kasıtlı yanlışlarla dolu” diye eleştirirken şu bilgileri verdi:

“Müvekillerimizi hiçbir şekilde bağlantıları olmayan terör örgütleri ile ilişkilendirme çabası var. Yıllar önce yaptıkları telefon görüşmeleri ve hiçbir problem taşımayan para trafiklerinin tamamını büyük bir problem varmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Açıkçası gazeteye hiç olmayan bir suçlamayı yönelten, bunun için de elinden geldiği çabayı gösteren ama hiçbir şekilde de başarılı olmayan bir iddianameyle karşı karşıyayız.”

"Korkmadık, kaldığımız yerden devam ettik"

Tutuklamaların ardından birçok sanatçı, siyasetçi, gazeteci ve okur merkezi Şişli’de bulunan Cumhuriyet gazetesinin önünde toplanarak kararı protesto etti. Tutuklamalardan en çok etkilenenler ise Cumhuriyet gazetesi çalışanları oldu. Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya yaşadıklarını, “Korkmadık, kaldığımız yerden devam ettik” diyerek şöyle anlatıyor, “Korkmadığımızı, aynı şekilde gazeteciliği sürdürdüğümüzü herkese gösterdik. Tutuklu gazeteci arkadaşlarımız için daha da iyi bir gazete yapmak üzere işimize dört elle sarılıyoruz. Böylece içerideki gazeteci arkadaşlarımız da daha dik bir şekilde durabilir. Gazetemizin çalışanları bu süreç içerisinde herhangi bir korku yaşamadı. Muhabiri ve editörleri kadar bizler de yöneticiler olarak her gün elimize gelen haberin sadece gerçek olup olmadığına bakıyoruz. Bunun dışında hiçbir kritere bakmıyor, ‘bu haberi yayınlarsak Ankara, AKP kızar mı’ demiyoruz. Haber doğru ve yorum gerçekse onu aynı şekliyle gazetemizde yayınlıyoruz.”

Cumhurbaşkanı "Öyle bırakmam onu" demişti

Cumhuriyet gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün 26 Kasım 2015'te tutuklanmasına gerekçe gösterilen MİT TIR'ları haberi, gazetede 29 Mayıs 2015 günü "İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar" başlığıyla yayımlanmıştı.

Haberde, Milli İstihbarat Teşkilatı'na ait tırlarla Suriye'deki gruplara silah ve cihatçı sevk edildiği iddia edilmiş, kanıt olarak da savcılık dosyasından alındığını belirtilen görüntüler verilmişti.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet'te bu haberin yayımlanmasından iki gün sonra, 31 Mayıs 2015 günü TRT canlı yayınında TIR'lar konusunun gündeme getirilmesini 'casusluk faaliyeti' olarak niteleyerek "Bu casusluk faaliyetinin içine o gazete de girmiştir. Haberi yapan bedelini ağır ödeyecek" demiş ve davanın açıldığını duyurmuştu.

Erdoğan programda "Bu olay Bayırbucak Türkmenleriyle alakalı bir konu. Hep şunu ifade etmişimdir: Özellikle insani yardım noktasında şu anda Milli İstihbarat Teşkilatımız Bayırbucak Türkmenlerine bu desteği vermektedir. Kimden aldın bu rakamları? Paralel yapı. MİT'e yönelik atılan o iftiralar bir ajan bir casusluk faaliyetidir ve bu gazete de bunların arasına girmiştir. Avukatlarıma talimatı verdim hemen davayı açtım. Burada hakikaten samimi dürüst olan, onlara verdiğimiz eğitimi çok samimi olarak açıklarlar. Bu haberi yapan kişi bunun bedelini ağır ödeyecek öyle bırakmam onu. Üst akıl böyle bir talimat veriyor. DAİŞ'ten bahsettiler, terör örgütlerinden bahsettiler. Bayırbucak Türkmenleriyle ilgili bizim desteğimizin olmadığını iddia ediyorlar. Ahmet Davutoğlu Bey'in, benim defaatle yaptığımız toplantılar var. Lojistik yardımlarımızı, verdiğimiz eğitimleri açıklarlar. Biz onları yalnız bırakmamanın ötesinde, sıkıntıda olanların bir kısmını ülkemize çektik, tekrar daha sonra gönderdik. Bu konuda bize muhalif olan siyasilerden, bunu bilenler de vardır. Biz zalim Esed'in eline bunları bırakamayız. Elimizden gelen desteği vermeye devam edeceğiz. Ben davamı da açtım. Bunların derdi Türkiyenin imajına gölge düşürmek. Bunu özel haber olarak yapan kişi de bunun bedelini ağır ödeyecek öyle bırakmam onu" diye konuşmuştu.