Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Washington'a büyükelçi olarak atadığı eski AKP'li vekil Murat Mercan'ın suskunluğuna işaret ederek, "Yeni elçinin basın açıklaması yapmasını, eylemli bir tepki koymasını, mesaj atmasını geçtim; Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nin resmi hesaplarında bile anlamlı bir tepki bulamadım. Dışişleri’nin paylaşımlarını “RT etmekle” yetinmişler, bir de katledilen diplomatlarla ilgili sergi ve belgeselin tanıtımını paylaşmışlardı. 24 Nisan faaliyetine ise şu not düşülmüştü: “Büyükelçi Murat Mercan ve Kongre üyesi Steve Cohen bugün dostane bir görüşme yaptılar. Türkiye-ABD ilişkilerinin daha da geliştirilmesine yönelik olarak yakın çalışma konusunda mutabık kaldılar.”
Haliyle kendi kendime sordum: Günlerdir Biden aşağı Biden yukarı diyoruz da Türkiye’nin bir Washington Büyükelçisi var mı?" diye yazdı.
Dışişleri'nin parti teşkilatına çevrildiğini vurgulayan Barış Terkoğlu, "Resmi Gazete’deki atama kararlarına bakıyorum. Sadece Murat Mercan değil ki… Abdülkadir Emin Önen, Tülin Erkal Kara, Zekeriya Akçam, Şaban Dişli, Merve Kavakçı, Egemen Bağış, Cahit Bağcı gibi eski milletvekillerini büyükelçiliklere atadı. Bunlara eski Bakan Fatma Betül Sayan Kaya’nın kız kardeşi Ayşe Sayan, Erdoğan’ın eski danışmanı Lütfullah Göktaş, İlahiyatçı Kenan Gürsoy gibi onlarca isim eklendi. Dışişleri’nde istisnai olan “dış kadro” olağan hale geldi. AKP’den kopmasın, Davutoğlu’na ya da Babacan’a katılmasın diye eski politikacılara diplomat koltukları dağıtıldı. Sonunda 24 Nisan’daki gibi “büyükelçiler” yerini “yokelçiler”e bıraktı.
Sanmayın ki çok şey değişti.
Erdoğan, 2009 yılında Türk diplomatlarını monşer diye aşağılamaya başladığında, cebinden İhvancı dış politika kartını çıkarmıştı. 12 yıllık kavganın ardından, “her şeyi bilen” kendi hükümeti Mısır’la, İsrail’le, Suudilerle hatta Yunanistan’la barışmanın yollarını arıyor." ifadelerini kullandı.
Yazının tamamı için tıklayın...