Cumhuriyet gazetesinden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dün (13 Eylül 2014) bazı gazetelerin genel yayın yönetmenleri ile yaptığı toplantı için, “Bu makamlarda kamu adına sorumluluk alanların bazı gazeteleri ‘yakını’, bazı gazeteleri ‘hasmı’ gibi görmeye hakkı da yoktur. Umarız bu yanlıştan en kısa süre içinde dönülür” denildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün bazı gazetelerin genel yayın yönetmenleri ile bir araya geldi.
Toplantıya davet edilmeyen Cumhuriyet gazetesi de bugün (14 Eylül 2014) “Gizlenmek istenen bir şey mi var?” başlığıyla yayımladığı bildiride, “Gazeteler arasında ayrımcılık yapılması bu kritik süreçte iktidarın bazı bilgilerin halk tarafından öğrenilmesini, duyulmasını, bilinmesini istemiyor olabileceğine ilişkin kuşkulara da neden oluyor” dedi.
Cumhuriyet gazetesi tarafından yapılan açıklama şöyle:
Gizlenmek istenen bir şey mi var?
Dün önce Cumhurbaşkanı, ardından Başbakan gazetelerin genel yayın yönetmenleriyle bir araya geldiler. Hem Cumhurbaşkanı hem de Başbakan’ın davet ederek toplantı yaptığı gazete temsilcileri arasında Cumhuriyet’in de içinde olduğu bazı gazeteler yer almadı.
Halkın haber alma özgürlüğü gibi Türkiye açısından yaşamsal öneme sahip bir hakkın engellenmesi anlamına gelen bu antidemokratik tutum, AKP iktidarının son dönemlerinde artış gösterdi. Türkiye bu tutumun örneklerini yakın geçmişte sıkça yaşadı.
Her dönemde iktidarı elinde bulunduranlar, gerçekleri saklamak için bu tür akreditasyon yasaklarına başvurmaktan kaçınmadılar.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın dünkü toplantısına çağrılanlar arasında olan ‘iktidara yakın’ bazı medya kuruluşlarının, bu tür ayrımcılığın mağduru oldukları gerekçesiyle sürekli şikâyetçi olmaları hafızalardaki tazeliğini koruyor.
Türkiye, çevresindeki tehditler nedeniyle çok yaşamsal kararlar alması gereken günlerden geçiyor. Bu nedenle, haber alma hakkı çok daha önemli bir boyut kazanmış durumda.
Bu yüzden, gazeteler arasında ayrımcılık yapılması bu kritik süreçte iktidarın bazı bilgilerin halk tarafından öğrenilmesini, duyulmasını, bilinmesini istemiyor olabileceğine ilişkin kuşkulara da neden oluyor.
Konunun bir başka boyutu daha var. Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık gibi makamlar kişisel değil, kamusal görev yapılan makamlardır. Yaptıkları toplantıların, çıktıkları gezilerin bütçeleri bile sadece AKP seçmenlerinin değil tüm yurttaşların vergileriyle karşılanmakta.
Hal böyleyken, bu makamlarda kamu adına sorumluluk alanların bazı gazeteleri ‘yakını’, bazı gazeteleri ‘hasmı’ gibi görmeye hakkı da yoktur. Umarız bu yanlıştan en kısa süre içinde dönülür.
Cumhuriyet