Cumhuriyet gazetesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yemin etmesiyle beraber resmen başlayan yeni dönemde 'devletin yasama - yürütme - yargı fonksiyonlarının kuvvetler ayrılığının gereklerine göre yerine getirilemeyeceği' değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de sistemin değişmesi ve Yargıtay'ın verdiği son kararın ardından gazete manşetinden yayınlanan başyazıda, yargının bağımsızlığını yitirdiği ve Cumhuriyet gazetesinin de bu süreçte bağımsızlığını sürdürebilmek için mücadele vermeye devam edeceği kaydedildi.
TIKLAYIN - Yargıtay, Cumhuriyet Vakfı davasında istinaf kararını onadı, yönetim kurulu seçimi yenilenecek
Cumhuriyet imzasıyla yayınlanan metinde, devletin bütün kurum ve kuruluşlarında tek kişinin istekleri, tercihleri ve sesinin baskın olduğu yekpare bir yapı oluşacağından endişe edildiği belirtilerek, "Biz Cumhuriyet gazetesi olarak, fırsat ve olanaklarımız tüketilinceye, yayın ve faaliyet hakkımız sonlandırılıncaya kadar, eskiden olduğu gibi temel değerlerimiz ve yayın ilkelerimizi esas alarak yolumuza devam edeceğiz" dendi.
Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (11 Temmuz) nüshasında yayımlanan başyazının tamamı şöyle:
"Türkiye, önceki günden itibaren uzun yıllardan beri uygulayageldiği parlamenter sistemden ayrılarak yeni bir siyasi sisteme geçti. Resmi terminoloji olarak “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” denilen ve dünyada eşi benzeri olmayan bu yeni sistemde, tüm devlet yetkileri, tek bir kişinin egemenlik alanına, inisiyatifine bırakılmış, onun belirlediği çerçevede kullanılacak hale getirilmiştir. Toplumun, seçimlere katılan ve geçerli şekilde oy kullanan kesiminin, yüzde 50’sinden bir oy fazlasının oyuyla seçilecek bir kişiye neredeyse kontrolsüz ve denetimsiz bir güç tekeli verilmiştir. Aslında epeyce uzun bir süreden bu yana yürürlükteki anayasanın parlamenter gerekleri ve hükümleri fiilen bir yana bırakılmış, hatta yönetimdekilerin deyişiyle anayasa askıya alınmış, buzdolabına kaldırılmıştı. Geçen yıl yapılan anayasa değişikliği referandumu ile fiili durumun hukuki altyapısı ve gerekleri de yerine getirilmişti. Son olarak 24 Haziran 2018 seçimleriyle yeni sisteme geçiş tam olarak tamamlandı. Bu yeni dönemde, devletin yasama - yürütme - yargı fonksiyonlarının kuvvetler ayrılığının gereklerine göre yerine getirilemeyeceği görülüyor. Bu tablo ve yeni siyasi sistem demokratik bir toplum olma yolunda verilen uğraşlar bakımından büyük bir zafiyet yaratacaktır. Devletin bütün kurum ve kuruluşları, işlevleri, görevleri, görevlileri ve yetkileri, artık tek kişinin istekleri, tercihleri ve sesinin baskın olduğu yekpare bir yapı oluşturacaktır.
Yeni dönemde gazeteciliğin geleceği
"Gazetecilikte bağımsızlığa sahip olabilmenin ve bunu koruyabilmenin çok ama çok zor olduğu bir tarihsel dönemde, Cumhuriyet gazetesi bu konuda başarılı oldu. Tabii bu başarı cezasız bırakılmadı. Bedeli kendisine çok pahalı ödetildi, ödetiliyor. Bağımsızlığın, boyun eğmemenin, kimseye biat etmemenin, gerçeğe ve kamu yararına uygun habercilik yapmanın bedeli olarak, devletin bütün olanakları ve aygıtlarıyla bu gazetenin ve mensuplarının adeta gırtlağına basılıp soluksuz bırakılmak istendi. Çünkü Cumhuriyet, kamuoyunun haber alma, bilgilenme hakkından, gazetecilik ilkelerinden ödün vermiyor, direniyor, kötü örnek oluşturuyordu. Türkiye’de yargının geldiği nokta ortada. Yargı bağımsızlığı ilkesi sizlere ömür.
"Ne yazık ki bağımsız bir yargı organından da bağımsız ve tarafsız olması için gerekli güvenceye, olanaklara, bilgi ve deneyime sahip meslek mensuplarından da epeyce bir zamandan beri yoksun bir toplumuz. Bu durumdan şikâyet etmeyen neredeyse kimse yok. Nasıl ki, demokratik bir toplum için yargının bağımsızlığı olmazsa olmaz bir koşulsa, basının ya da medyanın (siyasi iktidarlardan) bağımsızlığı da zorunlu bir koşuldur.
"Basının bağımsız ve özgür olmadığı toplumlarda, gerçeklikten, olan bitenden haber yapılmaz; tersine, haberden gerçeklik üretilir; hayali hikâyeler, sanki gerçekmiş gibi haber olarak yayımlanır. Toplum, ancak siyasi otoritenin, iktidarların istediği şekilde ve içerikte bilgilendirilebilir. İfade ve basın özgürlüğü hakkı, izin verilen düşünce ve kanaatlerin paylaşılabilmesinden ibarettir. Eleştiri, ancak siyasi otoritenin belirlediği kapsam ve çerçevede yapılabilir. Bunun adına eleştiri denilebilirse tabii…
"Temel değerlerimiz ve yayın ilkelerimizi
esas alarak yolumuza devam edeceğiz"
"Böylesi bir toplum, kuşku yok ki demokratik bir toplum olarak kabul görmez. Cumhuriyet gazetesi, bunca baskı, tehdit, ambargo, yaptırım, kumpas ve haksızlık karşısında bile bağımsızlığından ve gazeteciliğin temel ilkelerinden ödün vermeden yayınına ve faaliyetine devam edebiliyorsa, bu aynı zamanda -kendi istemese bile- siyasi otoritenin de şansıdır. Cumhuriyet gibi sayıları artık bir elin parmakları kadar bile kalmayan gazetelerin ve medya mecralarının varlığının, siyasi iktidar bakımından ne denli değerli ve önemli olduğunun farkında olunabilse, bunu iyi bir başlangıç saymak gerekirdi. Ama ne yazık ki, son yıllarda yaşadığımız gelişmeler, bu konuda bir beklenti içine girmenin, ne derece büyük bir aymazlık olacağının işaretleriyle dolu. Biz Cumhuriyet gazetesi olarak, fırsat ve olanaklarımız tüketilinceye, yayın ve faaliyet hakkımız sonlandırılıncaya kadar, eskiden olduğu gibi temel değerlerimiz ve yayın ilkelerimizi esas alarak yolumuza devam edeceğiz."