Gündem

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü: ABD'nin Adil Öksüz açıklamasını tatminkar bulmadık

"Adil Öksüz'ün, Amerikan İstanbul Başkonsolosluğu tarafından telefonla aranması birçok soru işaretini beraberinde getirdi"

01 Nisan 2017 15:56

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri ve Sözcüsü İbrahim Kalın, 15 Temmuz darbe girişininin kilit isimlerinden firari Adil Öksüz'le ilgili ABD Konsolosluğu'nun açıklamalarını 'tatminkar' bulmadıklarını söyledi.

 

 Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde medya mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı sonrasında Fırat Kalkanı Harekâtı'nın sonuçlandığının açıklandığını hatırlatan Kalın, Türkiye'nin imkan ve kabiliyetleriyle, özellikle Suriye sınırında terörden arındırılmış bir güvenli bölge oluşturulması amacıyla 24 Ağustos 2016'da başlatılan harekatın, 29 Mart 2017 tarihi itibarıyla başarıya ulaştığını kaydetti. 

Kalın, bu süreçte Türkiye'nin Cerablus'tan El Bab bölgesine kadar yaklaşık 2 bin 100 kilometrekarelik alanı DEAŞ ve diğer terör unsurlarından tamamen temizlediğini aktararak, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Bununla tabii birçok gerçek ortaya kondu. Yani 'DEAŞ ile mücadelede YPG/PYD en etkili tek güçtür' efsanesi çöktü. Bu bölgelerde Cerablus'ta, Azez'de, Rai'de, El Bab'da oranın kendi vatandaşları buralara dönmeye başladılar. Orada güvenlik operasyonlarından sonra da yoğun bir yeniden yapılandırma faaliyeti devam ediyor.

Fırat Kalkanı Harekatı'nın ardından Türkiye, buradaki güvenlik risklerine ilgisiz kalacak ya da burada angaje olmayacak gibi bir mana çıkartılmamalı. Tam tersine şu anda fiilen de bu bölgedeki güvenlik tedbirlerimiz en üst düzeyde devam etmektedir." 

 

Kalın, İsrail'de hoparlörle ezanın yasaklanması sürecine ilişkin de, "Bunu diplomatik kanallardan da İsrail tarafına ilettiğimiz halde maalesef hoparlörle ezanın yasaklanması sürecinin devam ettiğini görüyoruz. Komisyonlarda yapılan müzakerelerin devam ettiği, ikinci aşamaya geçildiğine dair haberler ulaştı bize." şeklinde konuştu. 

Böyle bir uygulamanın kutsal topraklarda Ezan-ı Muhammedi'nin yasaklanması anlamına geldiğini ve bunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını aktaran Kalın, şöyle devam etti: 

"Bu aynı zamanda İsrail topraklarında yaşayan Filistinliler, Müslümanlar, diğer Araplar için de kabul edilemez bir durumdur. Umarız İsrail bu hatasından en kısa sürede vazgeçer. Bu yasağın gece sessizliği ya da huzuruyla alakası yok. Ezan-ı Muhammedi dünyanın hiçbir yerinde hiç kimseyi rahatsız etmez. Bu yasa tasarısını getirenler de bundan rahatsız olmasınlar çünkü Ezan-ı Muhammedi barışa, selama, huzura davettir. Umarız bu hatalarından en kısa sürede dönerler."

 

"Şu anda bir mücadele ve çalışma devam ediyor" 

 

Kalın, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. 

Bir basın mensubunun, "Bundan sonra Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde nasıl bir planlama olacak? Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının çekilmesi söz konusu olacak mı?" sorusu üzerine Kalın, şunları kaydetti: 

"Başından beri Fırat Kalkanı Harekatı'nın gerekçesi, Suriye'nin toprak bütünlüğü içerisinde buradaki terör sorununun çözülmesiydi. Biz bu amaçla Fırat Kalkanı Harekatı'nı geçen yıl başlattık. Hedef aynıdır. Bu güvenlik konusu aynı ehemmiyetle bizim için de Suriyeliler için de devam etmektedir. Dolayısıyla bundan sonra alınacak tedbirler, uygulanacak yeni bir hareket veya benzeri bir adım tabii ki planlanır. Şu anda benim askeri, operasyonel detaylara girmem doğru olmaz. Bununla ilgili açıklamayı Türk Silahlı Kuvvetlerimiz yapar. Zaten sahada şu anda bir mücadele ve çalışma devam ediyor. Hem yeniden inşa hem de güvenlikle ilgili tedbirlerin devam ettirilmesi anlamında." 

 

"Yanlış bir adım olacağını düşünüyoruz" 

 

Kalın, "Barzani'nin bağımsızlık referandumu açıklaması"na yönelik soru üzerine ise "Biz bağımsızlık referandumu meselesini daha önce Kürt Bölgesel Yönetimi yetkilileriyle çeşitli vesilelerle konuştuk. Biz bunun yanlış bir adım olacağını düşünüyoruz. Hele ki Irak'ın içinden geçtiği şu kırılgan süreçte, hem DEAŞ ile mücadele hem bizim PKK ile yürüttüğümüz mücadele bağlamında, bu kadar güvenlik risklerinin had safhada olduğu bir dönemde böyle bir konunun gündeme getirilmesini biz doğru bulmuyoruz." dedi. 

Irak'ın etnik ve mezhebi çizgiler, kimlikler etrafında bölünmesi ya da parçalanmasına yönelik bir adım atılmasının Irak ile sınırlı kalmayarak başka bölgelere de yayılacağına işaret eden Kalın, bunun faturasını herkesin ödeyeceğini aktardı.  

 

"ABD'nin Adil Öksüz açıklamasını tatminkar bulmadık"

 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Akıncı Hava Üssü'ndeki olaylara ilişkin hazırlanan iddianame ve ABD Başkonsolosluğunun vize iptali için Adil Öksüz'ü telefonla aramasına ilişkin sorular üzerine de Kalın, iddianamenin yaklaşık 6 bin sayfa tuttuğunu, bunun, savcıların bu konuyu ne kadar kapsamlı ele aldıklarını göstermesi açısından önemli olduğunu söyledi.

İbrahim Kalın, bunun aynı zamanda 15 Temmuz gecesi yaşananlarla ilgili de birçok detaya ışık tutacak bir hadise olduğunu, üst düzey devlet yöneticilerinin de müşteki sıfatıyla dosyanın içerisinde yer aldığını söyledi. 

Bu süreci yakından takip edeceklerini ifade eden Kalın, "Umarız bu konuda hızlı bir şekilde olayın bütün boyutları ortaya çıkar, failleri yakalanır ve adaletin önüne çıkarılır." dedi.

İddianamede bir numaralı zanlının FETÖ elebaşı, iki numaralı zanlının da Öksüz olduğunu hatırlatan Kalın, şunları kaydetti:

"Adil Öksüz'ün, Amerikan İstanbul Başkonsolosluğu tarafından telefonla aranması birçok soru işaretini beraberinde getirdi. Şimdi dün Adalet Bakanımız da ifade ettiler. İçinizde Amerika'ya gidenler, gelenler, vize alanlar vardır. Vizesi iptal edildiği için acaba herkes aranıyor mu başkonsolosluklar tarafından. Hele bir de o konjonktürü düşündüğümüz zaman. Bu kişinin aranan bir isim olduğu bilindiği halde, ismi geçtiği halde... Çünkü yaklaşık bir hafta, 6 gün sonra aranıyor. Bütün bunlar olup biterken böyle bir telefon aramasının olmasını nasıl izah ediyorlar. Yapılan açıklamayı biz çok tatminkar bulmadık. Bunun her halde detaylarını biraz daha ortaya koymaları gerekir diye düşünüyoruz. Bunu özellikle şu bağlamda söylüyorum, FETÖ'nün ABD'deki faaliyetlerini hala bu kadar rahat bir şekilde yürütüyor olması, FETÖ elebaşına dönük herhangi bir adımın atılmamış olması kamuoyunda demek ki Amerika bu örgüte, bu örgütün mensuplarına bir şekilde kalkan oluyor, destek oluyor, göz yumuyor algısı oluşturdu ve güçlendirdi. Bu telefon aramasını da bu fotoğraf içerisinde değerlendirmek gerekiyor. Umarız bu konuda daha tatminkar açıklama yaparlar."