GÖKÇER TAHİNCİOĞLU
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlarının hapisle cezalandırılmasını ifade özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirdiği, çağdaş uygulama ve siyasal kavramlarla bağdaşmadığını tespit ettiği Vedat Şorli davasında verdiği karar, itiraz sürecinin de tamamlanmasıyla kesinleşti. İstanbul Barosu eski Başkanı Avukat Turgut Kazan, bundan sonra Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan AİHM’nin önüne gelecek dosyaların da bu şekilde sonuçlanacağını anımsatarak, Türkiye’nin bu karara göre ilgili düzenlemeyi bir an önce kaldırması gerektiğini vurguladı.
Meclis’in bunu yapmaması durumunda Anayasa Mahkemesi’nin düzenlemeyi gündemine alarak iptal etmesi gerektiğini söyleyen Kazan, hakimlere de verdikleri hapis cezası kararlarından kaynaklı tazminatların ilerleyen dönemde kendilerine rücu edilebileceği uyarısında bulundu.
AİHM, Türkiye’de sürekli tartışma konusu olan, aydın ve sanatçılardan, öğrencilere kadar yüzlerce kişinin hapis cezasıyla yargılanmasına, gözaltına alınmasına, tutuklanmasına yol açan Cumhurbaşkanı’na hakaret suçuyla ilgili kararını Vedat Şorli adlı sosyal medya kullanıcısının başvurusu sonucunda verdi.
Şorli, 2014 ve 2016 yıllarında Facebook’ta paylaştığı karikatür ve fotoğraf nedeniyle tutuklandı ve 2 ay 2 gün tutuklu kaldı. Yargılama sonucunda 11 ay 20 gün hapse mahkum edilen Şorli, hakkındaki hükmün açıklanması 5 yıl geriye bırakıldı. Anayasa Mahkemesi, Şorli’nin bu nedenle yaptığı başvuruyu kabul edilemez bularak reddetti. Şorli, bunun üzerine AİHM’ye başvurdu.
AİHM, 19 Ekim 2021’de, başvuruyu sonuçlandırdı ve “hak ihlali” kararı verdi. Kararda, “başvurucunun tutuklanması ve hükmün açıklanması geri bırakılmış olsa da hapis cezasına mahkum edilmiş olması” caydırıcı etki yaratması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirildi.
Kararda, Cumhurbaşkanının herkesten daha çok korunması ve Cumhurbaşkanına hakaretin (TCK 299), genel hakaret suçundan daha ağır ceza ile cezalandırılmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ruhuyla bağdaşmadığı vurgulandı. Kararda, Cumhurbaşkanının itibarının korunması amacıyla söz konusu özgürlüğü kullanan kişiye hapis cezası verilmesinin haklı bir yanının bulunmadığı, aksi tutumun, çağdaş uygulama ve siyasal kavramlarla bağdaşmayacağı vurgulandı.
“Düzenlemeyi değiştirin”
Kararda, Türkiye’nin düzenlemeyi değiştirmesi, kamu düzenini korumak için ilk iş olarak ceza yargılamasına başvurmaktan geri durması ve ceza yargılaması yerine, özel hukuk yaptırımları gibi başka seçeneklere yönelmesi gerektiği de belirtildi. Kararda, başvurucuya 7 bin 500 euro tazminat ödeneceği de kaydedildi.
Kazan: Karar kesinleşti, hakimler dikkatli olsun
İstanbul Barosu eski Başkanı, Avukat Kazan, sosyal medya hesabından paylaştığı mesajında, Şorli kararının kesinleştiğini belirterek, “AİHM'nin ŞORLİ kararı kesinleşmiştir. Artık cumhurbaşkanına hakarete ilişkin TCK/299'dan verilen tutuklama ve mahkûmiyet kararları mutlaka İHLAL sayılacaktır. Ve hükmolunacak tazminat için o karardan sorumlu savcılarla/yargıçlara rücu olasılığı doğacaktır. Bu gerçek bilinmelidir” ifadelerini kullandı.
Kazan, T24’e yaptığı açıklamada, şunları söyledi: “Şorli kararının en önemli yönlerinden biri AİHM’nin, kullanılan ifadeyi hiç tartışmadan, içerik tartışmasına girmeden, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunun hapisle cezalandırılmasını ifade özgürlüğüne aykırı olarak nitelemesidir. Türkiye, bu karara itiraz etti. Büyük Kurul’un önüne gelmeden, beş kişiden oluşan heyet itirazı değerlendirdi ve reddetti. Büyük Kurul’un önüne gitmesine de gerek kalmadı. Bu kesin karar, bundan sonra bu suçtan AİHM’nin önüne gelecek dosyaların da bu şekilde sonuçlanacağını gösteriyor.
Türkiye, bu düzenlemeyi kaldırmak zorunda. Meclis kaldırmazsa Anayasa Mahkemesi’nin bunu iptal etmesi gerekir. Anayasa Mahkemesi daha önce bu konudaki bir başvuruyu reddetti. Ancak Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesiyle artık cumhurbaşkanının konumu da değişti, sistem değişti. Anayasa Mahkemesi, daha önce karara bağladığı bir dosyayı 10 yıl ele almayacağı kuralını bir yana bırakarak, bu konudaki başvuruları dikkate almalı ve iptal kararı vermeli. Hakimlerin de bu dosyalarda AİHM’le uyumlu kararlar vermesi gerekir. Aksi takdirde bugün olmasa da yarın, olası bir iktidar değişikliğinde tazminatların rücu edilmesi ihtimali de doğacaktır.”
“Bu madde ‘ihmal’ edilmeli”
Kazan, tiyatronun duayen isimlerinden Genco Erkal’ın bu suçtan yargılandığı ve beraat ettiği davada da bu ilkeleri anımsattıklarını belirtti. Kazan, Genco Erkal davasında mahkemeye sunulan yazılı savunmada, Türkiye’ye, düzenlemenin değiştirilmesinin ilk kez 2007’de söylendiğini anımsatarak, Venedik Komisyonu’nun da aynı görüşü taşıdığını vurguladı.
Savunmada, 28 Şubat 2022’de Şorli kararının kesinleştiği belirtilerek, düzenlemenin değiştirilmemesi ya da Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal edilmemesi durumunda da anayasa gereğince bu maddenin ihmal edilmesi, yok sayılması gerektiğini kaydetti.