Cumartesi Anneleri 802. hafta açıklamasında 1993 senedinde Özgür Gündem çalışanlarının infaz edildiği bölgede yaşananları aktaran ve gözaltında kaybedilen 19 yaşındaki Ferhat Tepe'nin akıbetini sordu. Devletin inkarcı tutumunun, kayıpların akıbetlerini karanlıkta bırakmakla kalmadığını; yaygın bir cezasızlık politikasına da neden olduğunu belirten Cumartesi Anneleri, Ferhat Tepe dosyasında adli ve siyasi makamları göreve çağırdı.
Kayıplarının akıbetini soran ve cezasızlık politikalarına son verilmesini isteyen Cumartesi Anneleri'nin Koronavirüs gerekçesiyle online gerçekleştirdikleri 802. hafta açıklamasını İHD Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Sevil Turgut okudu. 1993 senesinde gözaltında kaybedilen Ferhat tepe için adalet çağrısı yapılan açıklamaya Ferhat Tepe'nin kardeşi Ayşe Tepe, annesi Zübeyde Tepe ve babası İshak Tepe katıldı. Açıklama şu şekilde:
"Devleti yönetenlerin gözaltında kaybetmeler karşısındaki inkarcı tutumları kayıplarımızın akıbetlerini karanlıkta bırakmakla kalmıyor, suç işleyen güvenlik güçleri için yaygın bir cezasızlığa neden oluyor. Hukuka aykırı, keyfi işlem ve kararların önünü açan bu cezasızlık hali, kolluğun yurttaşa karşı suç işlenmesine zemin yaratarak tüm toplumu tehdit ediyor.
Bu nedenle biz 802 haftadır tüm toplumun huzur ve güven içinde yaşamasının devletin hukuk içinde hareket etmesi ile mümkün olacağını söylüyoruz.
802. haftamızda siyasi, idari ve adli makamların hukuk içinde hareket etmemesi sonucunda bir inkar ve cezasızlık örneğine dönüşen Ferhat Tepe dosyası ile kamuoyunun karşısındayız.
19 yaşındaki Ferhat Tepe, Özgür Gündem gazetesinin Bitlis muhabiriydi. Özgür Gündem çalışanlarının infaz edildiği günlerde bölgede işlenen insanlığa karşı suçları haberleriyle kamuoyuna taşıyordu.
Ferhat Tepe 28 Temmuz 1993 tarihinde Bitlis şehir merkezinde silahlı telsizli 3 kişi tarafından kaçırıldı. Olayın hemen ardından DEP Bitlis İl başkanı olan baba İshak Tepe'yi telefonla arayan bir kişi, oğlunun hayatına karşılık DEP il örgütünü kapatmasını ve fidye vermesini istedi. İshak Tepe, telefondaki sesi Tatvan 6. Zırhlı Tugay komutanı General Korkmaz Tağma'ya benzettiğini kamuoyuna açıkladı.
Tepe Ailesi Bitlis Asayiş Şube Başkanlığı’na, Emniyet Müdürlüğü’ne, Valiliğe, Savcılığa, Başbakan’a, İçişleri Bakanı’na ve OHAL Valisi’ne başvurarak oğullarının bulunmasını istedi.
Ancak Ferhat’ın gözaltına alındığı inkâr edildi.
Gözaltına alındığı inkar edilen Ferhat'ın bedenine 13 gün sonra "meçhul kişi " olarak gömüldüğü Elazığ Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaşıldı.
8 Ağustos 1993 tarihinde Ferhat’ın cansız bedeni kaçırıldığı yerden yüzlerce km uzaklıktaki Elazığ Sivrice’de Hazar Gölü kıyısında balıkçılar tarafından bulunmuş, adli tıp uzmanı tarafından ayrıntılı bir otopsi işlemi yapılmadan pratisyen bir doktorun ölü muayenesi sonrasında “kimliği meçhul kişi” olarak Elazığ Kimsesizler Mezarlığı’na defnedilmişti.
Ailenin Ferhat’ın kaçırılması, kaybedilmesi ve öldürülmesi ile ilgili yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Ferhat’ı Diyarbakır Jandarma Alay Komutanlığı’nda sorguda gördüğünü söyleyen çok sayıda tanığın ifadesine başvurulmadı. Olayı aydınlatacak, sorumluları açığa çıkartacak etkin bir soruşturma yürütülmedi. AİHM’in eksikliklerini “şaşkınlık verici” olarak değerlendirdiği soruşturma, Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2013 yılında zamanaşımı gerekçesiyle kapatıldı.
Aile, Ferhat Tepe’nin devlet yetkilileri veya onların bilgisi dâhilinde hareket edenlerce kaçırıldığı, gözaltında işkence edilerek öldürüldüğü ve hükümetin etkin bir soruşturma yürütmediği iddiasıyla AİHM'e ve Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
AİHM 9 Mayıs 2003 tarihli kararında Ferhat Tepe’nin ölümünden sorumlu olabilecek kişilerin tespitine yönelik etkili bir soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle yaşam hakkının ihlal edildiğine karar vererek Türkiye’yi mahkum etti.
AYM de 16 Haziran 2016 tarihli kararında savcılığın soruşturmayı genişletmek için somut hiçbir talimat vermediğini, olayı aydınlatacak işlem yapmadığını, delillerin toplanması konusunda gerekli özenin gösterilmediğini, rutin yazışmalar dışında hareketsiz kaldığını, soruşturmanın sürüncemede bırakıldığını belirtti ve ihlal kararı verdi. Ancak değerlendirmesini “İnsanlığa karşı suç” kapsamında yapmadı. Zaman aşımını gerekçe göstererek soruşturmanın yeniden açmasını engelledi.
AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin etkin bir soruşturma yürütülmediği yönünde karar verdiği Ferhat Tepe dosyasında etkin bir soruşturma ve kovuşturma yürütülerek adaletin sağlanması devletin görevidir. Adli ve siyasi makamları bu görevi yerine getirmeye çağırıyoruz.
Kaç yıl geçerse geçsin Ferhat Tepe için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz
103 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz"