Kültür-Sanat

Çok yönlü bir latin güzeli: Penelope Cruz

Hollywood'un Latin güzeli Penelope Cruz, filmlerini, hayallerini ve ailesini anlattı.

16 Ekim 2008 03:00

Penolope, Hollywood'un 'seksi Latin' ezberini bozan çok yönlü bir oyuncu. Pedro Almodovar'dan sonra Woody Allen da ondan vazgeçemez oldu. Gösterimdeki 'Aşkın Peşinde' filminde, profesörüyle aşk yaşayan bir öğrenciyi oynayan Cruz, hayallerini ve ailesini anlattı.


Bir gün çocuk sahibi olmayı düşünüyor musunuz?

Evet. Elbette çocuklarım olsun istiyorum. Hem kendi çocuklarım olmasını hem de evlat edinmeyi istiyorum. Uzun bir süre, özellikle 20 yaşındayken çıktığım Hindistan gezisinden sonra, eğer evlat edinmezsem hayatım yarım kalacak gibi hissettim.

Ben baba figürünün, bir ailenin temeli olduğunu düşünüyorum. Bir anne olarak, biraz fazla korumacı, hatta dırdırcı olurum gibi geliyor. Elbette, çocuğumla daha çok vakit geçirmek için daha az çalışırım ve önceliğim o olur. Fakat anne olmadan önce, birçok şeyin değişmesi gerektiği gerçeğinin farkındayım.

Yalnız mısınız, yoksa hayatınızda biri var mı?

Şu anda hayatımda biri yok. Özel hayatımla ilgili yalnızca bu kadarını söyleyebilirim. An itibariyle birçok farklı projeyle uğraşıyorum. Kendime ayıracak vakti bile zor buluyorum. Dolayısıyla hayatımda aşka ya da bir ilişkiye ayıracak zaman yok.

Özel hayatınızı konuşmaktan çekinmenizin sebebi, basında çıkan dedikodular mı?

Tabii ki. Bir süredir doğru olmayan söylentilerle uğraşıyorum. Ama artık hakkımda çıkan dedikoduları görmezden gelmeye karar verdim. Bu konular hakkında konuşmuyorum. Eğer istersem, duygularımı yalnızca ailem ve dostlarımla paylaşıyorum.

Başaramadığınız ne kaldı?

Bir aktör sürekli öğrenmeye devam eder. Bu, sonu olmayan bir süreç. 80 yaşıma geldiğimde de öğrenmeye devam edeceğim. Bir gün tiyatro yapmak çok istiyorum. Dört yıl tiyatro okudum ama hiç profesyonel anlamda yapma fırsatım olmadı. Ama bunun için, kesinlikle ciddi zaman ayırmak lazım. Büyük ihtimalle İspanya’da ya da New York’ta yaparım; ama kim bilir... Zamanı gelince göreceğiz.

Kendinizi inançlı biri olarak mı tanımlıyorsunuz?

Bence inançlı olmak kesinlikle çok önemli. Herkesin dinle, Tanrı ile ya da Tanrı’yı her ne olarak algılıyorlarsa, onunla farklı bir ilişkisi var. Bence bu konu, benim şu anda derinine inmek istemeyeceğim kadar kişisel.

Hangi yardım kuruluşlarına destek vermek istediğinizi nasıl belirliyorsunuz?

Buna cevap vermek zor, ama elimden geldiğince en doğrusunu seçmeye çalışıyorum. Katılımımı rica eden birçok davetiye ve telefon alıyorum. Aralarından titizce seçim yapmak güç. Hepsini kabul etmek imkânsız. Bence, eğer bu meslekteyseniz, popülaritenizi ihtiyacı olanlara yardım etmek için kullanmalısınız. Hatta bence bu bir zorunluluk, şöhreti kullanmanın da en iyi yolu.

"Scarlett'tan tavsiye alırım''

İnsanlarda neye değer verirsiniz?

Dürüstlük, kimi zaman acıtsa da... Ne olursa olsun gerçeği bilmek isterim. Aynı zamanda insanların şefkatli olmasına değer veririm.

Her zaman rol arkadaşlarınızla yakıştırılıyorsunuz. Woody Allen’ın filmindeki rol arkadaşınız Javier Bardem ile de aranızda aşk yaşandığı söylentileri çıktı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bence bu, bizim mesleğimizin bir parçası. Basın her zaman böyle şeyler uyduruyor ve siz de sonunda alışıyorsunuz. Bence, bazen fazla ileri gittiği oluyor; ama ne yapabilirsiniz ki? Yalnızca görmezden gelebilirsiniz. Bence Javier konusunda, aramızdaki kimyanın söylentilere çok etkisi var. Öncelikle Javier benim çok iyi arkadaşım. Ona bayılıyorum. Birbirimiz 17 yıldır tanıyoruz. En sevdiğim aktörlerden biri ve onunla çalışmak benim için bir onur.

Filmde Scarlett Johansson ile birlikte rol aldınız. Daha önce tanışmış mıydınız?

Evet, Los Angeles’ta tanışmış ve çok iyi anlaşmıştık. Bence o, çok tatlı ve nazik biri. Tabii aynı zamanda çok yetenekli bir oyuncu. Ondan mutlaka tavsiye alırım.

Woody Allen ile tanıştığınızda ilk izleniminiz ne oldu?

Onunla New York’taki ofisinde tanıştık. Ben çok gergindim. Benden filminde oynamamı istediğinde çok mutlu oldum. O, hayran olduğum, muhteşem bir insan. Biraz sıkılgan, ama çok tatlı. Onunla çalışma fırsatı yakaladığım için çok şanslıyım.

Karaokeye meraklı olduğunuz, şarkı söylemeyi sevdiğiniz doğru mu?

Evet. Seviyorum. Erkek kardeşim bir şarkıcı, bana da o bulaştırdı. Nereye gitsem yanımda karaoke setini götürüyorum ve çok eğleniyorum. Ne zaman bir fırsat bulsam şarkı söylerim; ama korkmayın, şimdi söylemeye başlamam! Bu, otellerde yalnızken yaptığım bir şey.

Çocukluk hayali

Kardeşiniz Monica ile Mango için yarattığınız tasarımlar var. Tasarımcı olmak nasıl bir duygu?

Harika. Çok eğlenceliydi. Üzerinde aylarca çalıştık. İlk olarak Madrid’de bir araya geldik, daha sonra tasarımlar üzerinde uzun uzun konuştuk. Tasarımların son halini gördüğümüzde, ikimiz de sonuçlardan çok memnunduk.

Tüm bu tasarım hikâyesi nasıl başladı?

Dürüstçe söylemek gerekirse, üzerinde ikinci kez düşünmedik bile. İlk başta farklı opsiyonlara bakıyorduk; ama Mango ile görüştükten sonra taşlar yerine oturdu. Bizim fikirlerimize çok açıklardı. Yani Mango ile ilk günden itibaren olumlu bir ilişkimiz oldu.

Kardeşinizle birlikte nasıl tasarımcı oldunuz? Özel bir eğitim aldınız mı?

Şunu açıklığa kavuşturayım. Biz profesyonel tasarımcılar değiliz. Ama moda dünyasını anlayan insanlarız. Hatta bu tür bir proje bizim için ilk de değil. Geçen yıllarda da bir Japon firması, Samantha Thavasa için aksesuarlar tasarlamıştık. Bu, gerçekten çok eğlenceli bir iş. Tüm tecrübeden çok keyif aldık.

Nereden ilham alıyorsunuz?

Benim ilk ilham perim Audrey Hepburn oldu. Mesela, tasarladığımız gece elbiselerinden birini Audrey Hepburn’un ‘Tiffany'de Kahvaltı’ filmde giydiği kıyafetten esinlenerek ortaya çıkardık. Tüm koleksiyon vintage öğeler taşıyor. Bazı fikirlerimizin çıkış noktası da 1950’lerin ve 60’ların film kitapları oldu. Tabii kimisini tasarlarken de kendi kıyafetlerimizden ilham aldık. Bunlar dolabımızda duran ya da bir bit pazarında karşımıza çıkan parçalar.

Kendi markanız olsun ister misiniz? Sizce bu, kariyerinizle uyumlu olur mu?

Evet. Güzel olabilir. Ben ikisini de yapmayı çok seviyorum. Bu işi çok tatmin edici buluyorum. Üstelik bize yeni şeyler öğrenme şansı da veriyor.

Aynı zamanda koleksiyonunuzun yüzü de sizsiniz. Hangisi daha eğlenceli; film kamerasının önünde olmak mı, fotoğraf çekimleri mi?

Fotoğraf çekimleri daha rahat ve farklı. Her şey iyi gitti ve sonuçlardan çok memnunuz.

Kardeşiniz Monica nasıl bir insan?

Kardeşimle ilgili söyleyebileceğim o kadar çok iyi şey var ki. Ama öncelikle sayabileceklerim; onun nezaketi, tatlılığı ve gücü... Bizim ilişkimiz her zaman çok yoğun ve güçlü oldu. Ne zaman kendimi zayıf hissetsem; o, yanımdaydı. Neredeyse aynı yaştayız bu da ilişkimize olumlu yansıyan bir unsur. Zevklerimiz de benzeşiyor ve elbette tüm kız kardeşler gibi kıyafetlerimizi paylaşıyoruz. Aynı zamanda küçük erkek kardeşimizle de çok iyi anlaşıyoruz.

Erkek kardeşiniz bir şarkıcı. Bu, bir gün birlikte şarkı söyleyeceğiniz anlamına gelir mi?

Hayır, sanmıyorum. Onun bir klibinde yer almak istiyoruz, ama sadece dans etmek için. Şu anda Meksika’da üçüncü video klibi üzerinde çalışıyor. Belki de bir tanesinde oynamamıza izin verir; ama şarkı söylememize izin vereceğini sanmıyorum (gülüyor).

Sizi kardeşinizle karşılaştırdıklarında nasıl hissediyorsunuz?

Neden bizi sürekli karşılaştırma ihtiyacı duyuyorlar anlamıyorum. O, benim kardeşim, ona kendimi çok yakın hissediyorum. Ben Los Angeles’tayken bile birbirimizi arayıp uyandırıyoruz. Bence medyanın bizi sürekli kıyaslamak istemesi çok saçma. Monica çok yetenekli bir oyuncu ve dans dünyasından geliyor. Şu anda o, kendi projeleriyle ilgileniyor, ben kendiminkilerle.

Salma Hayek de kariyerinde çok başarılı günler yaşıyor. Sizce Hollywood’da Latinlerin devri mi yaşanıyor?

Bence sınırlar gittikçe genişliyor. Artık zamanı da gelmişti! Hollywood’da küçük bir çevreden ibaret olmamalıyız.

Hem oyuncu hem tasarımcı olmak birbirleriyle uyumlu şeyler mi?

Evet, neden olmasın? Kate Moss’a, Sarah Jessica Parker’a ve Jennifer Lopez’e bakın, onların hepsi birer örnek. Bizim küçüklüğümüzden beri modaya ilgimiz var. Çocukken moda dergileri alır, kendimizi banyoya kitler ve sanki modacıymışız gibi yapardık. Çok eğlenceliydi.

Los Angeles’ta yaşamayı seviyor musunuz?

Başta sevmemiştim ama şimdi harika geliyor. Yakın arkadaşlarımdan oluşan bir grubum var. Evimde vakit geçirmeyi, evcil hayvanlarımla, özellikle köpeğim Vino ile olmayı seviyorum.

Woody Allen ile çektiğiniz filmin ardından yeni projeleriniz neler?

Pedro (Almodovar) ile bir filmimiz olacak. Ama tarihini şu anda veremem. Kişisel olarak benim için çok önemli olan, ‘Passion India’ adlı bir proje var, ama daha zamanı değil.

Bu iki projeyle ilgili biraz daha detay verebilir misiniz?

Üzgünüm ama veremem. Bu konuda konuşmamam söylendi ve ben de verilen karara saygılıyım. Gizlilik göbek adımdır.

Mirtha Jennings / SESKIMPHOTO