Gazi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışma Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Galip Yüksel’e göre, çocuk ve ergenlerin arkadaş seçiminde annenin hamilelik süreci,aile, mahalle, okul, medya, dini gruplar, yasal kurumlar ve bunların birbiriyle etkileşimi gibi birçok faktör rol oynuyor. Bu süreçte olumsuz bir durum gözlemleyen ailenin, soruna dikkatli yaklaşması gerekiyor.
Hürriyet'ten Gülseven Özkan'ın haberine göre; Yüksel, çocukların arkadaş seçimi ve ailelerin yaklaşımıyla ilgili şu bilgileri veriyor:
Dostu olmayan daha çok stres yaşıyor
Çocuk ve ergenlerin gelişim süreci boyunca başarması gereken görevler, kazanması icap eden davranışlar var. Bunlara ‘gelişim görevi’ deniliyor. Çocukların yaşıtlarıyla geçinmeyi öğrenmesi erken döneme; her iki cins ve olgun insanlarla ilişki kurması ise ergenlik evresine denk geliyor. Gelişim görevleri başarıyla elde edildiğinde daha sonraki görevlerde mutluluk veriyor. Başarılamadığında ise mutsuzluğa, toplumun hoş görmemesine ve zorluklara sebep oluyor.
Yetişkinlerde olduğu gibi çocukların arkadaşlık ilişkileri de ortak yönler üzerine kuruluyor. Çocukluk dönemindekiler yaş, cinsiyet, ırk gibi farklılıklardan çok, ortak özellikleri paylaşıyor. Arkadaşı olmayan ortaokul çağındaki öğrenciler akranlarına oranla daha az toplum yanlısı davranışta bulunuyor. Düşük notlar alabiliyor. Daha fazla stres altında hissediyor. Çocuk ve ergenlerin arkadaş seçimini annenin hamilelik sürecinde içinde bulunduğu çevre, doğum anı ve süreci, aile, mahalle, okul, akranlar, aile dostları, medya, kültür, sağlık hizmetleri, dini gruplar, yasal kurumlar ve onların birbiriyle etkileşimi etkileyebiliyor. Bunların kazanılmasının da süreçte payı var. Örneğin aile ve okul çocuğa sosyal beceri ve değerleri kazandırırsa arkadaş seçimi ve yaşıtlarıyla geçinmeyi öğrenmesi daha kolay oluyor.
"Akran ilişkilerini yasaklamayın"
“Akran ilişkilerini yasaklamayın. Çocuk ve ergenin arkadaşlarına yönelik davranışlarından çok, onun arkasındaki düşüncelerle ilgilenin. Yanlarında arkadaşları hakkında olumsuz eleştiri yapmayın. Çocuğunuzu yetersiz görmeyin. Yanlış bilgilendirmeyin. Aşağılamayın. Katı bir disiplin altında tutmayın. Objektif olun.”
Bağ oluşumu yaşa göre farklı şekilleniyor
Okul öncesi ve anasınıfı dönemi: Okul öncesinde ise sosyal ilişkilerinde daha esnek, sınıftaki ve çevresindekilerle oynamaya daha isteklidir.
6-9 yaş: Biraz daha seçicidir. Yakın arkadaşlar az çok kalıcı olma eğilimi gösterir.
9-12 yaş: Akran grubu güçlenir. Davranış standartları ve başarının tanımlanmasında ana kaynak yetişkinler olur. Hemcinslerden oluşan akran grubu tercihlerinde artış gözlenir.
12-15 yaş: Akran grubu, davranış kurallarının kaynağı haline gelir. Ergenlik döneminde arkadaşlık ilişkisinin bir başka yönü karşı cinsle olandır. Flört ve romantik ilişkide gelişimsel değişmeler gözlenir.
11-13 yaş: Romantik çekim ve yakın ilişkiye giriş dönemidir. Ergenler romantizm ile ilgilenir, hemcinsleriyle sohbetlerinde bu, hâkim konu haline gelebilir.
14-16 yaş: Romantik ilişkiler keşfedilir. Ancak bunlar kısa ömürlü olur.
17-19 yaş: İkili romantik bağlar gözden geçirilir. Lisenin sonunda daha ciddi romantik ilişkiler gelişebilir. Ergenliğin ilk evresinden itibaren gençler önceki döneme göre daha az sayıda arkadaş edinmeyi tercih eder. Bunlar daha samimi ve yoğun olur.
Yasaklama, destekleme ve rehberlik etme
Aileler çocuklarının arkadaşlık ilişkilerini yönetmek için stratejiler kullanıyor; yasaklama, destekleme ve rehberlik etme yoluna gidebiliyor. Rehberlikte; aile çocuğun arkadaşlarına yönelik standartlar koyabiliyor. Desteklemede; ergeni akranlarla arkadaşlık kurması için teşvik ediyor, ona imkân hazırlıyor. Yasaklamada ise onaylanmayan kişiler söylenerek bağ kurulması istenmiyor.