ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, geçen yıl 11 Eylül'de ABD'nin Bingazi Konsolosluğu'na düzenlenen, ABD Büyükelçisi Chris Stevens ve 4 Amerikalı'nın ölümüyle sonuçlanan saldırıyla ilgili Senato Dış İlişkiler Komitesi'nde ifade verdi. Clinton, ifade verdiği komiteden bir senatörün Türkiye ile ilgili 'Türkiye'ye silah transferi yapıldı mı?' sorusuna, ''Senatör, bu soruyu ek binayı idare eden kuruluşa sormalısınız'' cevabını verdi.
Clinton'ın hastalığı nedeniyle daha önce ertelenen, Amerikan kamuoyunun merakla beklediği oturum bugün yapıldı. Clinton'ın oturum sırasında yer yer duygulandığı, zaman zaman da Cumhuriyetçi senatörlerin yüklenmeleri karşısında sinirlendiği gözlendi.
ABD yönetimine, Bingazi'deki güvenlik tehditlerini ciddiye almamak, saldırı sonrasında da kamuoyunu kasıtlı olarak yanlış bilgilendirmek gibi suçlamalar yönelten Cumhuriyetçiler, oturum sırasında da Clinton'a sert eleştirilerini sürdürdüler.
Dışişleri Bakanlığı görevi süresince ABD Kongresi'ndeki muhtemelen son resmi oturumuna katılan Clinton, bakanlığının ABD'nin dünya genelindeki misyonlarında güvenliği güçlendirmek için hızlı ve agresif biçimde çaba gösterdiğini vurguladı.
Bingazi'deki misyona saldırıya uzanan bakanlığın yanlış adımlarının tüm sorumluluğu bir kez daha üzerine alan Clinton, bu olayın, kendisi açısından sadece politika meselesi değil, kişisel bir konu olduğunu da belirterek, "Deniz komandoları, bayraklara sarılı tabutları Andrew hava üssünde uçaktan indirirken Başkan Barack Obama'nın yanında durdum. Kollarımı, çocuklarını tek başına büyütmek durumunda kalan anneler ve babalar, kardeşler ve çocukların boyunlarına doladım" diye konuştu. Clinton'ın bu sırada duygulandığı, gözlerinin dolduğu görüldü.
'Türkiye'ye silah transferi yapıdı mı?'
Oturum sırasında, aşırı muhafazakar Çay Partisi hareketinin desteklediği, ismi 2016 başkanlık seçimlerinde Cumuriyetçi Parti'nin olası başkan adayları arasında da geçen Kentucky Senatörü Rand Paul, ''ABD, Libya'dan Türkiye'ye herhangi bir silah tedariki, transferi, alım satımı konusunda müdahil oldu mu?'' sorusunu yöneltti.
Soru karşısında şaşkınlığını gizlemeyen Clinton, vücut dilinden soruyu tuhaf bulduğunu belli ederek, ''Türkiye'ye mi?'' diye sordu ve bu soruyu daha önce hiç kimsenin kendisine sormadığını ifade etti.
Senatör Paul da bunun üzerine, ''Bazı haberlerde, Libya'dan gemilerin hareket ettiği ve silah taşıyor olabilecekleri yazılmıştı. Öğrenmek istediğim şu: Bitişikteki ek binada (CIA ek binası), silahların tedariki, alımı, satımı, edinilmesi konularında rolleri var mıydı ve bu silahlardan herhangi biri, Türkiye de dahil diğer ülkelere transfer edildi mi?'' diye sordu.
Clinton da ''Senatör, bu soruyu ek binayı idare eden kuruluşa sormalısınız'' derken, Paul'ün, ''Yani bilmediğinizi söylüyorsunuz?'' sorusuna da ''Bilmiyorum. Bunun hakkında bir bilgim yok'' ifadesini kullandı.
'Cumhuriyetçi senatörün sorusuna sinirlendi'
Clinton, Cumhuriyetçi Parti Wisconsin Senatörü Ron Johnson'ın, başta ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Susan Rice'ı hedef alarak, ABD yönetimini saldırı sonrasında olayın nedenini terörizm değil, İslam karşıtı filme yönelik protestolara bağlamakla suçlayan sorusu üzerine sinirlenerek, "Gerçek şu ki 4 Amerikalı yaşamını yitirdi. Bu bir protesto yüzünden miydi? Ya da gece yürüyüşune çıkan bir grubun bazı Amerikalıları öldürme kararı vermesi yüzünden mi? Bu aşamada bunun ne önemi var. Bizim görevimiz, neler olduğunu ortaya çıkarmak ve bunun bir daha olmasını engellemek için elimizden gelen her şeyi yapmaktır"
dedi.
Büyükelçi Rice'a destek çıkan ve istihbarat konuşma notlarına dayanan Rice'ın açıklamalarına dair eleştirileri şiddetle reddeden Clinton, Rice'ın açıklamaları ve konuşma notlarını yeniden irdeleme gibi hususlardan ziyade, bundan sonra güvenliğin nasıl güçlendirileceği noktasında geleceğe bakmaya odaklandığını ifade etti.
Clinton, "Doğru olan şu ki yetkililer gerçek zamanda en iyi bilgilere ulaşmaya çalışıyordu. Benim bakış açımdan, bugün, geriye dönüp bu militanların neden bunu yapmaya karar verdiğine bakmak, onları yakalayıp adalet önüne çıkarmaktan daha az önemli" diye konuştu.
'Tüm sorumluluğu alıyorum'
Bingazi saldırısıyla ilgili olarak kendisinin görevlendirdiği bağımsız araştırma komisyonunun bakanlığa sert eleştiriler de içeren raporunda yer alan 29 öneriyi bakanlık olarak uygulamakta olduklarını belirten Clinton, "Bakan olarak, bundan daha fazla önceliğim ve daha büyük bir sorumluluğun yok. Birçok kez belirttiğim gibi, sorumluluğu alıyorum ve hiç kimse, bu işin düzeltilmesinde benden daha kararlı ve kendini adamış olamaz. Dışişleri Bakanlığı ve ülkemizi daha emniyetli, daha güçlü ve daha güvenli bırakmaya kararlıyım" dedi.
Oturumda, Clinton'la birlikte senatörlük yaptıkları yıllardan kalma bir dostluğu bulunan Cumhuriyetçi Parti Arizona Senatörü ve 2008 başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti'nin adayı John McCain ise "Sizi yeniden sağlıklı ve mücadeleci görmek harika" diyerek övgüyle başladığı sözlerine, daha sonra sert eleştirilerle devam etti.
'Başkan olsaydım sizi görevden alırdım'
İsmi 2016 başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayları arasında geçen senatör Rand Paul ise eleştirinin dozunu daha da artırarak, Clinton'ı güvenlik kaygılarıyla ilgili diplomatik notları okumadığı gerekçesiyle oldukça sert biçimde eleştirerek, "Eğer ben o sırada ABD Başkanı olsaydım ve sizin Büyükelçi Stevens'dan gelen notları okumadığınızı öğrenmiş olsaydım. sizi görevinizden alırdım. Bence bu affedilemez bir hata" değerlendirmesinde bulundu.
Oturumda Cumhuriyetçi senatörlerin, Bingazi'deki misyonda güvenliğin artırılmasına yönelik talepleri görüp görmediğine dair ısrarlı sorularla karşılaşan Clinton, "Bingazi ile ilgili spesifik güvenlik talepleri, bakanlıktaki güvenlik çalışanları tarafından değerlendirilir. Bu talepleri görmedim. Bana gelmediler, onları ne onayladım ne de reddettim. Bu, bağımsız soruşturma komisyonunun raporunda da yer alan tespitlerden biriydi. Bu tip talepler genelde Dışişleri Bakanı'nın önüne gelmez" diye konuştu.
'Clinton'dan veda sözleri'
Oturumun duygusal anlarından biri olarak da Clinton, adeta bir veda konuşması niteliğinde, bakanlıktaki 4 yılında 112 ülkeyi kapsayan yoğun bir seyahat programı izlediğini hatırlatarak, "Ülkemize ve geleceğimize olan inancım her zamankinden daha güçlü. Üzerinde 'Amerika Birleşik Devletleri' yazılı mavi ve beyaz renkli uçak her seferinde uzaktaki bir başkente indiğinde, dünyanın vazgeçilmez ülkesini temsil etmenin onurunu tekrar yaşıyorum. Ve şuna eminim ki sizin yardımınızla ABD'yi güvenli, güçlü ve müstesna kılmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Oturuma, Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı John Kerry'nin Dışişleri Bakanlığı'na aday gösterilmesi nedeniyle komitenin yeni başkanı olması beklenen Demokrat Parti New Jersey Senatörü Bob Menendez başkanlık etti.