T24 - Şirin Payzın, ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton'ın Türkiye ziyaretinde CNNTürk'e verdiği röportajı yazdı. Payzın, Clinton'ın her türlü soruya açık olduğunu söyleyerek, Clinton'ın danışmanının "“Kendisi her türlü soruyu cevaplamaya hazır. Zor sorulardan hoşlanır. Asla ters tepki vermez, bozulmaz, azarlamaz. Dilediğinizi sorabilirsiniz. Özel hayati dahil...” sözlerini aktardı.
Şirin Payzın'ın Milliyet gazetesinde "Clinton'la kahve molası" başlığıyla yayımlanan (17 Temmuz 2011) yazısı şöyle:
Clinton’la kahve molası
Televizyon habercilerinin ve gazetecilerin her zaman amacı aynıdır. Kimsenin alamadığı röportajı kapmak. Amerikan başkanları ve dışişleri bakanları söz konusu olunca rekabet kızışır. Çünkü röportaj almak zordur. Konuşmazlar, konuşacakları zaman da bir ya da iki kişiyi röportaj verirler
Bu sefer de öyle oldu. CNN Türk röportaj verilecek tek yayıncı kuruluş seçildi. Haftanın 3 günü tartışma programı yönettiğim için, Hillary Clinton’u gençlerle biraraya getirme fikri çok hoşuma gitti. Röportajın hazırlıkları 3 gün sürdü. Bugüne kadar pek çok ülkenin lideriyle konuştum. Arap ülkelerinden Avrupa’ya kadar. Ama itiraf etmeliyim ki bugüne kadar Hillary Clinton’un ekibi kadar titiz çalışan, her ayrıntıyla uğraşan, kılı kırk yaran bir ekip görmedim. Çayını nasıl içecek? Bardakta mı, fincanda mı? Türk kahvesi mi içse? Yok, telve hoşuna gitmiyor! Hangi renk elbise daha olumlu bir mesaj verir? Her türlü ayrıntının üzerinde duruldu. Kameranın nerelere yerleştirileceğinden ışığa, danışmanlarının oturacağı yerden kaç kişinin elini sıkacağına kadar... Bütün bu ayrıntılar arasında bir konu hiç konuşulmadı. O da, ne sorulacağı. Daha doğrusu ne soracağımız. “Twitter ve e-posta mesajları da aldığımız için özel hayatıyla ilgili gelebilecek sorular olabilir” dediğimizde, danışmanı sadece şu cümleyi kurdu: “Kendisi her türlü soruyu cevaplamaya hazır. Zor sorulardan hoşlanır. Asla ters tepki vermez, bozulmaz, azarlamaz. Dilediğinizi sorabilirsiniz. Özel hayati dahil...” Bizler açısından ne büyük rahatlama ve değişiklik doğrusu! Zaten röportajın en uzun cevap verdiği sorusu da, basın özgürlüğü ve demokratikleşme oldu.
En çok PKK soruldu
Türkiye’nin dört bir yanından; Adana’dan, Kahramanmaraş’tan, Konya’dan gelen genç iş kadını, adamı, yatırımcı, avukat, sivil toplum temsilcileri ile yayını gerçekleştirdik. En çok PKK, Washington’un terörle mücadelede Türkiye’yi yanlız bıraktığı, Kürt sorununun çözümü, demokratikleşme, basın özgürlüğü soruldu.
Amerikalıları her konuda eleştirebiliriz ama eleştirilemeyecek tek şey organizasyon kabiliyetleri. Hillary Clinton yaklaşık 30 kişilik ekiple geziyor. Ama ne sağı solu ittiren kaktıran korumalar gördük, ne de etrafını saran ve iş yapmayı zorlaştıran danışmanlar. Sanki yanlızmışcasına sakin geldi, aynı sakinlikte ayrıldı. Bu da bizim için değişiklik doğrusu!
Daha zayıf ve güler yüzlü
Hillary Clinton’u ekranlarda göründüğünden daha yumuşak, zayıf, güler yüzlü ama ekranlarda göründüğü gibi kendinden emin, konusuna hakim, danışmanları tarafından yönlendirilmeyen tam tersi ekibi üzerinde tam kontrolü olan, dosyasına hakim buldum. Konuşurken karşısındaki kişinin gözlerinin içine bakıyor. Ne dediğini biliyor.
Bin Ladin’nin yakalandığı operasyonu izlerken çekilen fotoğrafı gösterdiğimde mesela heyecanlandı. Belli ki o anla ilgili konuşmaması gerekiyor. Ama bir gün anılarını yazarsa önemli bir bölüm olacağı kesin.
Hillary Clinton, ABD’nin dış politikasını ne kadar değiştirdi tartışılır. Afganistan’da, Irak’ta kan akmaya devam ediyor. Washington’un bir çıkış planı oldugu şüpheli. Arap baharı kaosa mı dönüşecek belli değil. Bütün bunlar ağır dosyalar. Filistin-İsrail barışında ilerleme yok. Bu konularda somut adım atılmasını sağlayıp sağlamadığı tartışılır. Ancak şu var ki siyasette kadın, içerikte olmasa da üslupta yumuşaklığı, rahatlığı, duyguları beraberinde getiriyor. Clinton’da da bunu gözlemledik.
Kedilerin zamanlaması
Röportajın en tatlı hatırası ise Galatasaray’daki Cezayir Restoran’ın güzel kedileri. Tam röportajın ortasında tatlı tatlı salınarak Hillary Clinton’un önünden geçtiler, herkesin kalbini fethettiler.
Son not; Clinton bir sonraki başkanlık seçimlerinde aday olmayacak. “Eminim bizim de bir gün bir kadın başkanımız olacak” derken hafif hüzün vardı gözlerinde...