Ergenekon’dan tutuklanan Prof. Yalçın Küçük’e daha çok PKK ile ilgili sorular sorulduğu, Küçük’ün de ‘Öcalan’a operasyon’ talimatı konusunda duyduklarını anlattığı öğrenildi
Milliyet gazetesinin haberine göre Ergenekon soruşturmasının 10. dalgasında gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Prof. Dr. Yalçın Küçük’e özellikle PKK’yla ilgili sorular sorulduğu ortaya çıktı. Küçük ifadesinde, Tansu Çiller’in Başbakan olarak, “Abdullah Öcalan’ın yakalanması talimatı”yla ilgili duyumunu da anlattı.
Sorgusunda emekli profesör olduğunu ve 2 bin TL maaşı olduğunu beyan eden Küçük, 3’ü savcılık 3’ü de mahkemede olmak üzere 6 sayfa ifade verdi. Tuncay Güney’in tanımadığını, hakkında ileri sürdüğü iddiaların yalan olduğunu savunan Küçük, kuvvetli suç şüphesi nedeniyle tutuklandı. Küçük’ün savcılık ve mahkeme ifadesinden bazı bölümler şöyle:
‘Kemalist’likle suçlandım
“Benim bir devlet kurumu olan emniyette, yeterince Kemalist olmamakla suçlanmam her ne kadar samimiyetlerine inanmasam da kurumun Kemalizme bakışını göstermesi açısından hoşuma gitmiştir. Ancak Kemalist olmadığımı kimse ileri süremez. Bütün hayatım gözler önünde. Yaptığım çalışmalar ortada. (...)
Ergenekon terör örgütü benim kanaatime göre yoktur. Daha doğrusu ciddi bir örgüt olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’de böyle şeyi ancak Türk Silahlı Kuvvetleri yapabilir. O da şu anda yapmamaktadır. Ergenekon terör örgütü dokümanları olduğu söylenen belgeler tarafıma kollukta okundu. Bunları ilk defa duydum. Doğru bulmadım ciddiye almadım.
Öcalan’ı kafeslenme
Bunu ismini açıklamak istemediğim bir arkadaşım anlattı. 1995 seçimleri öncesinde Tansu Çiller’in MİT içerisinde Sönmez Köksal’a kabul ettirerek Mehmet Eymür grubuna Abdullah Öcalan’ı yurt dışında yakalatıp Türkiye’ye getirme talimatı verdiğini, Abdullah Öcalan’ın yakalanıp getirildiğinde bir kafes içerisine konularak seçim meydanlarında siyasi propaganda amacıyla kullanılacağını bunun ve başarısız olunması halinde Türkiye için çok vahim sonuçlar doğuracağını ve bizzat devlet görevlilerinin bu operasyonun önlenmesini istediklerini söyledi.
Ben o tarihte Fransa’da bulunuyordum. Strasbourg Caddesi’nde Kürtlerinde devam ettiği yerde bu konuyu ortalık yerde konuştum. Bu devlet görevlilerinin niçin benimle bağlantı kurduklarını onlara sormalı. Beni güvenilir bulduklarından olabilir.
Ben, özel olarak bu haberi bir telefon ya da yüz yüze görüşmeyle bildirmedim. Sadece kahvede ortalık yerde konuştum. Kürtlerin olduğunu bildiğimden haberin yayılıp hedefine ulaşacağını düşündüm.”