TEMA Vakfı, Kanal İstanbul projesi sürecinin katılımcı ve şeffaf bir şekilde ele alınması gerektiğini belirterek “Karadeniz ve Marmara’yı herhangi iki deniz gibi birleştirmek Marmara Denizi’ni ve hatta İstanbul’u yaşanmaz hâle getirme riskini taşıyor” dedi.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre Vakıf, bölgenin depremselliğinden yeraltı sularına etkisine, deniz ekosisteminden uluslararası boyutuna kadar projeyi çok yönlü inceleyecek şekilde bir çalışma grubu oluşturdu. Vakıftan yapılan yazılı açıklamada, İstanbul’un temel su kaynaklarından biri olan Sazlıdere Barajı’nın kısmen de olsa kullanım dışı kalmasının, iklim değişikliğinin kuraklık gibi etkilerini daha fazla hisseden İstanbul halkı için önemli bir su kaynağının ortadan kalkması anlamına geldiği vurgulandı.
Projenin ÇED raporu hazırlanmadığı için daha çok bilgiye ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekilen açıklamaya şöyle devam edildi: “Önemli miktarda tarım arazisini sulayabilecek potansiyele sahip Silivri, Çatalca ve Büyükçekmece ilçelerinin altında yoğunlaşmış yeraltı suyu havzalarında herhangi bir şekilde bir sızıntı olması durumunda tüm Avrupa yakasındaki yeraltı suları geri dönüşü olmayacak şekilde tuzlanma riski taşıyor.
Bu, Avrupa yakasının içme suyu gereksinimini karşılayan kaynaklardan birinin kaybedilme riski anlamına geliyor. Kanal İstanbul’un güzergâhı, özellikle doğal varlıklar açısından Trakya’nın zengin ve nadir bir bölgesidir. Güzergâhta bulunan Terkos ve civarı, Türkiye’nin en zengin floraya sahip bölgelerinden biridir. Kanal İstanbul, İstanbul’un Avrupa yakasını Trakya’dan ayırarak bir ada yaratacaktır. Böyle bir izolasyona doğal yaşamın nasıl yanıt vereceği öngörülebilir değildir. Karadeniz’i Marmara’ya bağlayan Türk Boğazlar sistemi kendine has özellikler taşıyan iki tabakalı bir su ve akım yapısına sahiptir. Karadeniz ve Marmara’yı herhangi iki deniz gibi birleştirmek Marmara Denizi’ni ve hatta İstanbul’u yaşanmaz hale getirme riskini taşıyor. Karadeniz nehir girdileri ile Akdeniz suyunun Karadeniz’e girişi İstanbul Boğazı’ndaki değişim akımları ile dengede tutuluyor. Karadeniz’in iklimsel dengesi tümüyle bu su bütçesine bağımlıdır ve küçük de olsa su bütçesindeki değişim, uzun vadede Karadeniz’in iklimsel dinamiklerine yansıyacaktır.”