TBMM Başkanı Çiçek, teröre karşı hazırladıkları “Milli Mutabakat” metni için Başbakan Yardımcısı Arınç’ın kullandığı “muhtıra” kelimesine “Demokrasilerde muhtıra olmaz. Görüşlerimi açıkladım; katılan olur, katılmayan olur” eleştirisini yaptı. Çiçek, “Muhatabı belli değil” görüşleri için de “Muhatabı metinde var” dedi.
Teröre Karşı Ulusal Mutabakat metni açıklayan TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 11 maddelik metin için Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “muhtıra” sözcüğünü kullanmasını, “Demokrasilerde muhtıra olmaz. Ben görüşlerimi açıkladım; katılan olur, katılmayan olur” sözleriyle değerlendirdi.
Konuyla ilgili birkaç gün konuşmayacağını, tartışmaları izleyeceğini belirten Çiçek, sadece “muhtıra” ifadesi ve bu ifade üzerine ortaya çıkan tartışmalar için şu kısa değerlendirmeyi yaptı:
“Demokrasilerde muhtıra olur mu, böyle bir şey kabul edilir mi? Kimin ifade ettiği, ne niyetle yaptığı önemli değil; ama bu kadar şeyden sonra halen muhtıra ile tanımlanmak doğru değil. Ben kendimce doğru olan şeyleri söylemişim. Hatta bunları söylerken, ‘Bunu doğru bulan olur; doğru bulmayan olabilir; nereden çıktı diye soran olabilir. Ama vatandaşın talebi ortada’ dedim. Buna karşı görüşü olanların açıklaması da doğal.”
Şükrü Küçük Şahin'in Hürriyet gazetesinin haberine göre, Çiçek, Arınç’ın da dile getirdiği, “Meclis Başkanı kimi muhatap alarak bunları söyledi; muhatabı belli değil” yönündeki görüşler için de, “Metnin içinde bu sorunun cevabı var” dedi. Çiçek’in “muhtıra” ifadesi üzerine Bülent Arınç ile bir görüşme yapmayı düşündüğü, ancak görüşmenin dünkü MGK toplantısı nedeniyle sarktığı öğrenildi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in, “Muhatap metinde var” sözünün karşılığı metindeki 2 ve 4’üncü maddelerde bulunuyor. Maddeler şöyle:
2- Terör devletin bekasını ve bireysel hak ve özgürlükleri tehdit eden ve toplumun tüm kesimlerinin katılacakları çok yönlü mücadeleyi gerekli kılan bir sorundur. Bu sorun sadece güvenlik tedbirleriyle çözülebilecek bir nitelik taşımamaktadır. Bu çerçevede, terörle mücadele hükümetin, TBMM’de yer alan veya TBMM’de temsil edilmeyen tüm siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve toplumun her kesiminin ortak bir sorumluluk anlayışı çerçevesinde birlikte ve uyum içerisinde hareket etmelerini gerektiren bir görevdir.
4- Her türlü terör eylemi ve şiddete karşı çıkılması hükümetin ve siyasi partilerin olduğu kadar tüm demokratik kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin ve bütün yurttaşların da görevidir. Bu çerçevede tüm sivil toplum kuruluşlarının ve bütün yurttaşların özellikle gençlerin ve kadınların terör eylemlerine ve terörizmin her türüne karşı duruşlarını toplumsal dayanışmayı ortaya koyacak mahiyetteki barışçı ve demokratik yöntemlerle sergilemeleri büyük önem taşımaktadır.
İslam dünyasında şiddet artıyor
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu, Suriye sorununun mezhepler üzerinden değerlendirilmesinin sakıncalarına dikkat çekti. İslam dininde mezheplerin asırlardır barış içinde yaşadığını belirten İhsanoğlu, “bu hassasiyetin körüklenmesini herkesin bindiği dalı kesme” olarak niteledi. İİT İnsan Hakları Bağımsız Daimi İnsan Hakları Komisyonu toplantıları için Ankara’da bulunan İhsanoğlu, bir grup gazeteciyle sohbetinde şöyle konuştu:
“Yaşanan hassasiyet din temelli değil. Mezhepler asırlardır var. Teşkilat olarak 8 farklı mezhep arasında eşitlik sağladık. Bütün üyelerimizin devlet başkanları bu eşitliği kabul ederken, kimse ‘Bizim mezhep diğer mezheplerden üstündür’ diyemez. Yapılan hadise, bu hassasiyetin körüklenmesi, siyasi boyut kazandırılması hadisesidir. Bunun önlenmesi lazım. Siyasi manipülasyon var. Çizgi belirgin çizilmezse, siyaset dini alet etmek isterse orada sıkıntı var demektir. Mezhepler mozaiği tarihin gerçeğidir. Aksi ise tarihi realiteye zıttır. Hepimizin bindiği dalı kesmektir.
İslam dünyasında statükoya karşı uyanışla birlikte radikalizm ve şiddet arttı. Zulüm görmek, zulüm yapma hakkı vermez. Dinimizde insan öldürmek hak değildir. Diğer taraftan da iletişim teknolojileri sayesinde dünyadan haberdar olan halklar statükoya ve diktatörlere karşı bir uyanış yaşıyor. Bu büyük bir uyanıştır.”
Cemil Çiçek’inki mahcup bir çağrı
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, TBMM Başkanı Çiçek’in “Sorunları oturup konuşalım” çağrısını, “Biraz mahcup bir çağrı” diye niteyerek, “Bu çağrıyı ‘Vatandaş Cemil Çiçek’ yerine, ‘TBMM Başkanı Cemil Çiçek’ olarak yapmasını arzu ederdik” dedi. Hamzaçebi, “CHP olarak, teröre karşı yol haritasını önce Sayın Çiçek’e sonra da Sayın Başbakan’a sunmuştuk. Önemli olan, geniş kesimlerin yol haritası etrafında birleşmesi” diye konuştu.
Birtakım ifadeleri kabul etmiyoruz
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, mutabakat çağrısıyla ilgili, “Çiçek’in kendi kişisel girişimleriyle ortaya koyduğu arayışı olabilir ama bunun içerisinde birtakım ifadeleri kabul etmiyoruz” dedi. Vural şunları söyledi: “Terörün demokrasimizi rehin almasına izin vermeyelim. Mutabakat özü itibarıyla teröre karşı olmalı. Arınç’ın tutumunu, Çiçek’in arayışını, parti içi çekişmelere kurban etme arayışı olarak görüyorum.”
Mutabakat imzaya açılırsa bölünürüz
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, CHP’nin mülteci kampına alınmaması için, “Orada başka birinin hukuku uygulanıyor” dedi. Çiçek’in 11 maddelik terör mutabakatını değerlendiren Demirtaş şunları söyledi: “Yeni bir şey yok. Metnin şöyle bir tehlikesi var. Siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin imzasına açılırsa Türkiye ‘İmzalayanlar ve imzalamayanlar’ diye 2 kampa ayrılır. Bizler de imzalamayız. Girişim yanlıştır.”