Politika

Çiçek: ''Meclisi kurumsallaştırmamız lazım'' TBMM (A.A)

01 Kasım 2011 21:41

-Çiçek: ''Meclisi kurumsallaştırmamız lazım'' TBMM (A.A) - 01.11.2011 - TBMM Başkanı Cemil Çiçek, TBMM'de kadronun önemli bir bölümünün ''istisnai'' olduğunu belirterek, ''Kimi isterseniz alabilirsiniz. Yani dışarıda KPSS'den 95 alan giremez ama siz kimi istiyorsanız alabilirsiniz. İşte 'hak, hukuk, adalet' diyorsak, burada bir yanlışlık var. Burayı kurumsallaştırmamız lazım'' dedi. Çiçek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, milletvekillerinin Meclis bütçesi üzerindeki sorularını yanıtladı. Milletvekili, eski milletvekilleri ve bunların bakmakla yükümlü oldukları kişilerin tedavilerine ilişkin ilaçların eczanelerden anlaşmalı olarak alınabildiğini anımsatan Çiçek, ''İsteyen her eczaneye sözleşme imkanı getirilmiştir. Bugün itibarıyla 1937 eczaneyle anlaşma yapılmış olup bunun 1273'ü aktif durumdadır. Burada bir kısıtlama yok. Yapmak isteyen başkaları varsa biz onlarla da bu sözlemeyi yaparız ama yeteri sayıda eczanenin de olduğu görülüyor'' diye konuştu.  Bir milletvekilinin, ''Bir kısım ülkelerdeki diktatörlüklerden bahisle Türkiye'nin ilişki kurup kurmamasının ne kadar doğru olduğunu, ilişki kurulurken bunun farkında olup olunmadığını'' sorduğunu anımsatan Çiçek, görüşlere saygı duyduğunu söyledi.  Ülkelerle ilişki kurulurken, rejimlerine, inançlarına, etnik yapısına bakılarak ilişki kurulmadığına dikkati çeken Çiçek, şöyle devam etti: ''(Benim ülkemin menfaati var mıdır yok mudur?) Bu başka düşüncelerini ortadan kaldırdığı, onu görmediği, ona önem vermediği anlamına gelmez. Dünyada demokrasiyle idare edilen de var krallıkla idare edilen de var. Herkes bu ülkelerle ilişki kurar ama kendi düşüncesi de bellidir. Bu ülkelerle sadece biz ilişki kurmadık. Bizden çok daha evvel demokrasiye geçmiş ülkeler de ilişki kurar. Dış politikayla ilgili yapılan tüm kitaplara bakın husus şudur; kurulacak ilişkilerde ülkenizin yararı var mıdır yok mudur? Bazı ülkeler bazı ülkeleri tanır, bazılarını tanımaz. Niye tanımaz? Kendi oturur, hesabını kitabını yapar. Türkiye de bu hesabı kitabı yapıyor.'' Bazı ülkelerle dostluk grubunun kurulmamasının Türkiye'den kaynaklanmadığını vurgulayan Çiçek, dış politikada mütekabiliyet esası bulunduğunu anımsattı.  Geçmişte bazı ülkelere yönelik dostluk grubu kurulduğunu ama Türkiye'nin elinin havada kaldığını belirten Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Elimiz havada kalınca durup dururken bir defa daha elimizi uzatmanın bir anlamı yok. Bizim istememizin önemi yok karşı taraftan cevap gelmiyor. Biz geçmişte bu eli uzatmışız, ilişkileri geliştirmek istemişiz, karşılığında bir şey görmemişiz. Bir ülke dış politikasını tek elden yürütür. Devletin bir organı başka türlü öbür organı başka türlü ilişki yürütemez. Dış politika, Dışişleri Bakanlığımızın patronajında, onun sorumluluğunda gidiyor. En başta Özbekistan olmak üzere... Bakın birçok Türk cumhuriyetleriyle bir araya gelinip kurumsallaştırmaya çalıştığımız platformlar var. Herkes gelir. Özbekistan gelmez. Böyle bir sıkıntı da var. İnşallah zor ama bunun üstesinden gelinir.'' -Meclisteki 4-C'li personel-  Meclisin çalışmalarını daha etkin sürdürebilmesi açısından yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç bulunduğunu belirten Çiçek, milletvekillerinin Meclisteki personel statüsünden kaynaklanan birçok sorundan bahsettiklerini hatırlattı.  ''Bu şekilde de götürebilirdim. Bu belalı da bir iştir. Çünkü, bir taşı oynattığınızda 40'ı birden oynar'' diye konuşan Çiçek, bu durumda hemen kulislerin başlayacağını, tasarının merkezine herkesin kendisini koyacağını söyledi.  Meclise sınavla girilmediğini, birkaç kalem görev dışında tümünün istisnai kadro olduğuna dikkati çeken Çiçek, ''Kimi isterseniz alabilirsiniz. Yani dışarıda KPSS'den 95 alan giremez ama siz kimi istiyorsanız alabilirsiniz. İşte hak, hukuk, adalet diyorsak burada bir yanlışlık var. Burayı kurumsallaştırmamız lazım. Buraya personel sınavla girmeli, terfi ede ede, hakkını vere vere belli bir yere kadar gelmelidir. Böyle olduğu takdirde adalet tecelli edebilir. Bir çizgi çekelim. Geçmişte ne olduysa oldu. Bu halin devam edemeyeceğini hep beraber görmemiz lazım'' diye konuştu. Mecliste ihtiyacın üzerinde personel bulunduğunu belirten Çiçek, zaman içerisinde kimsenin özlük haklarına dokunmadan zaman içerisinde bu sayının norm kadroya indirilmesi gerektiğini söyledi. Mecliste çalışanlarla diğer kurumlarda çalışanlar arasında ücret farklılıkları bulunduğu için ''Meclise hücum'' olduğunu belirten Çiçek, ''Orada de sekreter burada da sekreter, biri o rakamı alıyor biri bu rakamı alıyor. Meclisteki çarpıklık da biraz buradan kaynaklanıyor. İstisnai kadro olduğu için bir şeye gerek yok. Yani Meclise gelmek için ta Dikmen'den dolaşmaya gerek yok. Kızılay'dan da doğruca gelinebilir. Hepimizi rahatsız eden kısım da burasıdır'' açıklamasında bulundu. Mecliste bin 500'e yakın 4-C statüsüne tabi çalışan bulunduğunu belirten Çiçek, buna da bir çeki düzen vermek gerektiğini ifade etti. Memuriyet yapmadığını, kadronun, ek göstergenin ne anlama geldiğini bilmediğini belirten Çiçek, ''Samimi söylüyorum kendi maaşımı dahi bilmem. Meclise geldiğimizde Ziraat Bankasına bir hesap açtırıldı. Oraya yatırılır ama doğru bir iş yapalım'' dedi.  Yeni TBMM Halkla İlişkiler Binasının ihale aşaması hakkında bilgi veren Çiçek, binanın inşaatına ilişkin yargıda bir durdurma kararı olmadığını ifade etti.  -''Meclisin itibarı...''- Milletvekillerinin çoğunun Anayasa'da kendisine yüklenen sorumlulukların dışında işlerle uğraşmak zorunda kaldıklarını belirten Çiçek, TBMM'nin kanun ve denetim yapma görevlerini anlattı.  Tüm yoğun çalışmalarına rağmen en kolay TBMM'ye tavır alındığından yakınan Çiçek, şöyle konuştu: ''Burada bir sıkıntımız var. Biraz da bu durumu kendi kendimize getirdik. Çok samimi ve net olarak söylüyorum; bugün Türkiye'de yaptığı işe, çektiği sıkıntıya göre, taşıdığı sorumluluğun saygınlığına göre ücret açısından en geride olan kurumların başında burası geliyor. Yarın ki manşet de budur. 'Meclis Başkanı asgari ücret şu kadarken bu maaşı, şu maaşı az buldu' diye. Kamuda birçok kurumda görev yapanların temsil ödeneği var. İçirdiği çay, yedirdiği yemek, birilerine birşey yapıyorsa devletten. Bunların hepsinin temsil ödeneği var. Siz yanılıp da bir 'temsil ödeneği' deseniz, kıyamet kopar. Bu valinin temsil ödeneğini vatandaş olarak sen vermiyor musun? Valiye gelince eyvallah da... Lojman, araba devletten. İstirahat odaları milletvekilinin 3-4 odasından daha büyüktür. Hiçbirimiz bu işi maaş için yapmıyoruz. Bu halkın seçtiklerinin ikinci plana itilmesi, tukaka yapılması... Benim eşim buraya gelip daha tek bir gün yemek yememiştir. 6 dönemdir yapıyorum. Ama, 'çorba 50 kuruş' diye manşet atılıyor. Burada her gün 4-5 bin kişiye yemek çıkarılıyor. Mecliste 50 kuruşa çıkan tüm çorbaların tümünü sanki milletvekilleri içiyor. Buna karşılık hiçbirimiz kurumsal olarak, toplu olarak yanıt vermiyoruz.'' Türkiye'de hakimlerin, TSK'nin ayrı yasası bulunduğuna dikkati çeken Çiçek, Anayasa hükmüne rağmen milletvekillerinin de ayrı yasası bulunmadığını söyledi. Çiçek, ''Korkarak, çekinerek kendi vaziyetimizi acaba nasıl idare edebiliriz. Milletin hakkını yemek gibi bir düşüncemiz olamaz. Milletvekili bir yerde konuşurken yumurta atılır, 'yuh' çekilir, protesto edilir ama aynı şey bir kamu görevlisine yapıldığında memura hakaretten içeri girer. Kendi konumumuzu biraz de kendimizin netleştirmesi gerekir'' şeklinde konuştu. -''Reddedilen soru önergeleri''- Çiçek, bir başka soruyu yanıtlarken, milletvekilliğinin hangi hallerde düştüğünün belli olduğunu belirterek, bugün yaşanan sorunların temelinde mevcut Anayasa'da bulunan, günün koşullarına uygun olmayan düzenlemelerden kaynaklandığını söyledi. Cemil Çiçek, ''Bir milletvekili seçilmezden önce hüküm giymiş. Yargıtay'da kesinleşmiş. Bu durum, Genel Kurula bildirilir ve milletvekilliği düşer. Hüküm böyle. Bunu değiştirmek lazım. Bunu kim değiştirecek? Meclisin mekanizmaları var. Bunlara Meclis Başkanı engel oluyorsa kabul ederim. 'Meclis Başkanı ordusuz generaldir' dedim. Benim ordum yok ki'' diye konuştu.  Bir milletvekilinin, ''soru önergelerinin iade edildiğinden yakındığını'' ifade eden Çiçek, bu konuda İçtüzük'te bir kısım kriterler olduğunu, bu kriterlere uymayan soru önergelerinin geçmişte olduğu gibi bugün de iade edildiğini ifade etti. Çiçek, ''Bir arkadaşım sual sorsa, 'sizin elbiseniz lacivert olduğuna göre bu yeşil kravat yakışmış mıdır? Sorulmuş bunlar yani. Bu lacivert olduğuna göre meselesi bir mütaladır, bir gerekçedir. Karşıdaki arkadaş cevap verip, 'benim elbisem lacivert değildir ki kravatın yakıştığını söyleyeyim' dediği zaman gerekçenin münakaşasına intikal etmiştir. İşte sualin gerekçesiz olmasının sebebi budur'' diye konuştu.   Mecliste şu anda çalışan 10 hukuk müşavirinin tümünün hukuk fakültesi mezunu olduğunu söyleyen Çiçek, 2'sinin staj yapmadığını ifade etti.  Meclis TV'nin yayınlarıyla ilgili olarak da Çiçek, ''Problem Saat 19.00'u aşan çalışmalardadır. TRT ile bazı hususları konuşmaya devam ediyoruz, (acaba bir çözüm bulunabilir mi diye)'' dedi.