Akif Beki
(Radikal, 27 Şubat 2012)
Gürsel Tekin kurultaya davet için aradığında, uçak biletimi aldırmıştım çoktan.
Çarpışan tarafların yenişmesini beklemiyordum bu kurultayda. Ama nihai sonucu, Kılıçdaroğlu’nun kurultayı sevk ve idare kabiliyeti belirleyecekti. Onu biliyordum.
Muhaliflerin tırmandırdığı kurultay krizi, yeni CHP için bir fırsata çevrilebilecek miydi? Bunu yerinde gözlemekti, gelme amacım. İlk izlenimim şu oldu: Sonuç hiç de fena değil.
CHP’nin birliği tehlikedeydi. Şimdilik bölünüp parçalanma tehdidi savuşturulmuş, partinin birliği kurtarılmış görünüyor.
İsa Gök’ün marjinal korsan gösterisi dışında herhangi bir sabotajın yaşanmaması da önemli bir gösterge.
CHP’nin yapılmış en düzenli kurultayı
Kılıçdaroğlu yönetimi, ezici bir ağırlık koydu kurultaya. Salona hâkimdiler, üstelik izlediğim CHP kurultayları içinde en tertiplisi, en düzenlisiydi.
Baykal ve Sav da, delege üzerindeki güçlerinin sınırlarını gördü böylece. Bugünkü artık nafile bir kurultay, dün içi boşaltıldı çünkü. Açılıp kapatılacak ve muhtemelen Baykal ile Sav dahi katılmayacak.
Kısacası, yeni CHP’den umutlanmak için artık daha çok sebep bulunuyor.
Kılıçdaroğlu bu işi kıvıracak, belli.
Beka sorununu aşıp CHP’yi bir arada tutmayı başardığında, en büyük sınavını verdi.
Yenilikçi kanat rüştünü ispat etti.
Fakat bitmedi henüz. CHP’yi komitacı CHP’lilerin elinden aldıklarını söyleyemeyiz hâlâ.
Komitacılar püskürtüldü, ancak yenilgiyi kabullenip geri çekildikleri anlamına gelmiyor bu.
CHP’nin sorunları var, Türkiye’nin de bir CHP sorunu. Kılıçdaroğlu’nun sıradaki işi, bu sorunun kökten hallidir.
Siyasi muhabirliğe CHP’yi izleyerek başlamıştım. O zaman da solun iç çelişkileri CHP’de düğümleniyordu.
Türk solunu birleştirme projeleri, ittifak modelleri, ilhak arayışları, ihraç tazyikleri derken 10 yıllar geçti.
Sol tabanın çatısı CHP oldu sonunda. Fakat yenilikçi kanatla komitacı gelenekçiler arasındaki bilek güreşi kesin bir sonuca bağlanamadı gitti.
Kendi içinde çok parçalı, yenişememiş, dağınık bir CHP’yi bu ülke daha fazla taşıyamaz.
Ayrıca CHP, etiyle kemiğiyle salt CHP’lilerin değildir. CHP’deki iç kavganın nereye bağlanacağı meselesi, CHP’li olmayanların da meselesidir.
Türkiye’nin CHP’den kaynaklanan bir muhalefet sorunu var. Zayıf bir CHP, kendinden önce demokrasiye zarar.
CHP’deki hâkimiyet mücadelesi yenilikçi kanadın lehine sonuçlanmadıkça, Türkiye’nin muhalefet sorunu da çözülmüş olmayacak.
Türkiye’nin demokratikleşme süreci, CHP’nin iç dönüşümü tamamlanmadan tamamlanmış sayılmayacak.
Mevcut dağılımda, Kılıçdaroğlu’nun başını çektiği yenilikçiler çözüm odaklı ve özgürlüklerden yana.
Komitacı gelenekçiler ise Baykal-Sav ikilisinin arkasında mevzilenmiş vaziyette. Onlar CHP’nin ayak bağı, CHP’de bu haliyle Türkiye’nin... Politik farklılıkların yanı sıra aralarına siyasi kan davası da girdi. Kaset darbesinin acısı geçmedi daha.
Kılıçdaroğlu güçlenerek çıktı
Önder Sav Baykal’ın haini, Kılıçdaroğlu da Önder Sav’ın. Arkadan iş çevirdiklerine inanıyorlar.
Yani, bu bir ‘kalleş’ kavgası aynı zamanda. Ne barışabiliyorlar, ne kazanabiliyorlar.
Birbirlerini affedip affetmemek tarafların bileceği iş. Fakat CHP’nin yolundan çekilmeyerek Türkiye’nin demokratikleşme sürecini de tıkıyorlar.
Kılıçdaroğlu’nun yeni CHP’sine muhalefet ederken aslında Türkiye’ye, demokrasiye, solun gerçek bir iktidar alternatifi çıkarmasına da muhalefet etmiş oluyorlar.
Evet, Kılıçdaroğlu’na yaradı bu kurultay. Eli biraz daha güçlendi, liderliği oturdu. Ama yetmez.
CHP’nin tamamı komitacı CHP’lilerin elinden alınacaksa, son bir karşılaşma mukadderdir.