ABD'li papaz Andrew Brunson'ın serbest bırakılmasını değerlendiren CHP'li Öztürk Yılmaz, "Brunson'ın karşılığında hiçbir şey alınmadığı görülüyor. Ne Halkbankası, ne Zarrab, ne Hakan Atilla, ne PYD/PKK, ne Menbiç, ne Gülen'in iadesi, ne de başka bir konuda herhangi bir ilerlemenin olmadığı açıkça ortada" dedi.
Yılmaz, TBMM'de yaptığı açıklamada dış politikadaki gelişmeleri değerlendirdi. "Rahip Brunson çift kullanımlı bir alet gibi işlev gördü" diyen Yılmaz, 24 Haziran seçimlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın işine yaradığını, ABD'deki 6 Kasım seçimlerinden önce Donald Trump'a hediye olduğunu söyledi.
Yılmaz, "Dolayısıyla hem Erdoğan'a hem de Trump'a pekala yaramış oldu. Olan ise bize oldu. Çünkü ekonomik kriz ve kur farkıyla birlikte çok ciddi sarsıntı geçirdi ekonomimiz. Toplumsal hayatımızda çok ağır yaralar açılmış oldu" dedi. Yılmaz, şöyle konuştu:
"Eğer bu suçsuz ise niye tutuldu, suçlu ise niye müdahale edilip de gönderildi. Şunu görüyoruz maalesef o fakir o görevde bulunduğu sürece Türkiye'de yargı bağımsızlığının olmadığı açıkça ortaya çıkmış oldu. Türkiye, yargı bağımsızlığının olmadığını kendi uygulamalarıyla ortaya koymuş oldu. Rahip Brunson'un Beyaz Saray'daki karşılanmasına baktığımız zaman sanki otokratik bir ülkeden kaçırılmış bir rehineye uygulanan muamele gibi bir görüntü ortaya çıkıyor. Yazık. Türkiye'nin adı Kuzey Kore ile ve insan hakları ihlallerinin had safhaya çıktığı Mısır ile birlikte alınıyor. Fidye ödenmediği söyleniyor ve rehin olarak tarif ediliyor. Bunlar herhalde düşünülmesi gereken hususlardır. "
Brunson'un gittiğini ancak krizin bitmediğini kaydeden CHP'li Yılmaz, Brunson'un karşılığında da ABD'den hiçbir şey alınmadığını görüldüğünü söyledi.
Yılmaz, "Ne Halkbank ne Zarrab ne Hakan Atilla ne PYD, PKK ne Münbiç ne Gülen'in iadesi ne de bir başka konuda herhangi bir ilerlemenin olmadığı açıkça ortada" dedi.
Hükümetin baskıyı gördüğü anda adım atmasının çileden çıkardığını Türkiye'nin itibarını beş paralık ettiğini kaydeden Yılmaz, aynı şeyin Almanya ile de yaşandığını kaydetti.
Yılmaz, "Bu Türkiye'nin itibarı açısından kınanması gereken bir uygulamadır" diye konuştu.
CHP'li Öztür Yılmaz, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na gittikten sonra kendisinden haber alınamayan Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı ile ilgili de değerlendirmelerde bulundu.
Yılmaz, "Artık baymaya başladı, her gün havuz medyasında çıkan gazetelerde boy boy bazı iddialar görüyoruz. Kim servis ediyor bu iddiaları, nereden alıyor bunlar bu bilgileri" dedi. Kaşıkçı ile ilgili iddiaların ispat edilmesi halinde bunun Viyana Sözleşmesi'nin ihlali anlamına geleceğini Türkiye'nin buna karşı yaptırım uygulaması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, bir kanıt varsa bunun kamuoyu ile paylaşılması gerektiğini kaydetti.
"Küresel bir komplonun içine de düşmüş olmaktan endişe duyuyoruz" diyen CHP'li Yılmaz, Müslüman Kardeşler ile Suudi Arabistan yönetimi arasında bir kavga olduğunu ifade etti. İşin bir de Müslüman Kardeşler boyutunun olduğunun akıllarda tutulması gerektiğini belirten Yılmaz, "Acaba Müslüman Kardeşler örgütü Suudi Arabistan ile hesaplaşmasını Türkiye üzerinden mi yapmak istiyor?" diye sordu. Yılmaz, "Türkiye'de hükümetin İhvan'ı her yerde desteklediğini, bu durumun bazı hesaplaşmaların Türkiye üzerinden yapılma isteği yaratmış olabileceğini" iddia etti.