Gündem

CHP'li Kadıgil: Devlet Opera ve Balesi'ne ayrılan bütçe Saray'ın 1 aylık masrafına dahi denk düşmüyor

"Gerçek sanatçılar kimdir biliyor musunuz? Memet Ali Alabora'lardır!"

14 Aralık 2018 17:42

T24 Haber Merkezi

CHP PM Üyesi ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, TBMM Genel Kurulu’nda Devlet Opera ve Balesi bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, AKP’nin kültür sanat politikalarını eleştirdi. Devlet Opera ve Balesi’ne ayrılan bütçenin AKP iktidarının kültür ve sanata bakışının bir izdüşümü olduğunu belirten Kadıgil, “2019 yılında bu kuruma reva gördüğünüz toplam bütçe Saray’ın 1 aylık masrafına dahi denk düşmüyor” dedi.

Kadigil, Genel Kurul’da yaptığı konuşmada  “Gerçek sanatçılar kimdir biliyor musunuz? Saray sofralarında el pençe divan duranlar değil, eve ekmek götürememek pahasına alnı açık, başı dik duranlardır! Sırf Gezi’de yaralanan çocuklara tiyatrolarının kapılarını açtı diye bakanlık teşvikinden mahrum bırakılan, yine de Ali İsmail’e atılan o son tekmeyi unutmayanlardır! Bin türlü iftirayla evinden, yurdundan sürdüğünüz yetmiyormuş gibi bir de seçim yatırımı niyetine tutuklamaya çalıştığınız Memet Ali Alabora’lardır!” sözleriyle  dile getirdi.

Devlet Opera ve Balesi’nin tarihine kısaca değinen CHP’li Vekil,  Atatürk’ün oldukça önem verdiği bu kurumun bugün sadece bir tek binaya sahip olmasının büyük bir utanç olduğunu ifade etti.  Kadıgil şöyle konuştu:

“1913’te Sofya askeri ataşeliğine atanan Binbaşı Mustafa Kemal, bir gece Bulgar Ulusal Operasında Carmen’i izler ve gördüklerinden çok etkilenir. Döner dostlarına, “Adamların Balkan Savaşı’nı niye kazandıklarını şimdi anladım. Bunca yetişmiş müzisyenleri, sanatkarları, opera binaları bile var. Biz de bugünleri görebilecek miyiz?” diye dert yanar. Çünkü bir milletin gelişmişlik seviyesinin ancak sanatının geldiği noktayla ölçülebileceğinin, o gün dahi farkındadır. İşte Atatürk’ün 1913 yılında çizdiği bu vizyon, gencecik bir cumhuriyette, onca yokluk içerisinde filizlenip büyümüştür. Ancak bizler bugün, 2018 yılında, koskoca devlet operamıza ait tek bir bina olmasının utancı içerisinde yaşamak durumunda bırakıldık.”

“Esas savaş açtığınızın cumhuriyetin hafızası olduğunu biliyoruz"

Atatürk Kültür Merkezi’nin başına gelenin AKP’nin Cumhuriyet kurumlarının ortaya kaldırılmasına yönelik saldırılarının bir parçası olduğunu belirten Kadıgil, “ Esas savaş açtığınız şeyin Cumhuriyet’in hafızası olduğunu biliyoruz. Nereden mi biliyoruz?  Her yıl değiştirmekten yorulmadığınız Kültür Bakanları’nızın “AKM’yi şöyle güzel yapacağız, böyle şahane açacağız” vaatlerine karşın Genel Başkanı’nızın kendini tutamayıp İstediğiniz kadar bağırın, çatlayın, patlayın, yıktık” diyebilmesinden anlıyoruz” ifadelerini kullandı.

"Mezarında ters eçvirdiğiniz Camus ve Spinozadan bahsetmek de beyhude bir çaba"

Kadıgil konuşmasında Meclis’in yetkilerinin kısıtlanmasını ve yasama faaliyetinin “el kaldır- el indir” düzeyine indirgendiğini de söyleyerek kültür- sanat dünyasının yaşadığı sıkıntıların  anlatılmasının “beyhude” bir çaba olduğunu belirtti.  Kadıgil “Kaldı ki biz ne dersek diyelim, “el kaldır el indir”le bütçe geçirmeyi marifet sayan bu zihniyeti terk etmediğiniz sürece, teknik detaylarda boğulmanın da belli ki bir manası olmayacak. Açık yasa hükmüne rağmen denetimsizlikle kaçak ya da usulsüz çalışmaya mahkum edilen ve hiçbir sosyal güvencesi olmadığı için açlıktan barsakları düğümlenen sinema emekçilerini anlatabilirim size,  Ya da “dünyaya satılıyor” diye caka sattığınız dizilerden, bir kuruş telif alamayan sanatçıların haklarının nasıl gasp edildiğinden de saatlerce söz edebilirim, bir karşılığı olacağını bilsem… Emsali darbe dönemlerinde dahi görülmemiş sansür ve baskılar yüzünden yazamayan, yazsa da basacak kağıt bulamayan yazarlarımızdan, yayıncılarımızdan. Neredeyse günah ilan edilecek resimden. ”İçine tükürmekten” bahsedebilecek kadar seviyeyi düşürdüğünüz heykellerden .Ya da “örgüt üyesi” ilan ederek mezarında ters döndürdüğünüz Camus ve Spinoza’dan söz etmek de beyhude bir çaba olur ancak” dedi.

"Sanatın bazıları için kokutucu bir amacı vardır"

İktidarın amacının her alanda olduğu gibi kültür sanat camiasında da kadrolaşmak ve kendi “makbul” sanatçılarını yaratmak olduğunu ifade eden Kadıgil, “Biliyorum çok istiyorsunuz her yerde olduğu gibi kültür sanat camiasında da kadrolaşmak, paşa gönlünüzün istediği gibi davranacak akıllı uslu sanatçılar yaratmak.  Yıllardır uğraşıyorsunuz ama nedense bir türlü olduramıyorsunuz! Çünkü, sizler için üzülerek söylemeliyim ki, her alanda yandaşınızı yaratabilirsiniz ama bu alanda olmaz, olmayacak! Çünkü sanat özgür düşünce ve özgür bir ortam ister. Kese doldurmaktan gayrı derdi olmayanların altından kalkamayacağı kadar önemli ve ciddi bir iştir. Çünkü toplumu dönüştürmek ve her daim ileri götürmek gibi büyük ve bağzıları için korkutucu bir amacı vardır. Çünkü bu ülkenin ezeli ve ebedi başkomutanın da dediği gibi milletvekili, bakan hatta cumhurbaşkanı dahi olabilirsiniz, ancak sanatçı olamazsınız! Çünkü sanatçı kimdir biliyor musunuz? Saray sofralarında el pençe divan duranlar değil, eve ekmek götürememek pahasına alnı açık, başı dik duranlardır! 100 yıllık Darülbedayi’de maaşlarını almak için Bank Asya’da hesap açmaya zorlanan, karşı çıkınca işten atılmakla tehdit edilen, sonra da OHAL darbesiyle “FETÖcü” ilan edilip, sorgusuz sualsiz kovulan oyunculardır. Sırf Gezi’de yaralanan çocuklara tiyatrolarının kapılarını açtı diye bakanlık teşvikinden mahrum bırakılan, yine de Ali İsmail’e atılan o son tekmeyi unutmayanlardır! Borç harç kredilerle tiyatrolarını ayakta tutanlar, akşam el emeği dekorlarda başrol oynayıp, oyun çıkışı salonun tuvaletlerini yine elleriyle temizlemekten gocunmayanlardır! Tüm dünyada ayakta alkışlanırken kendi ülkesinde, kendi insanına konser vermekten mahrum bırakılan Fazıl Say’lar. Her devirde susturmaya çalışıp bir türlü baş edemediğiniz Genco Erkal’lar. Bin türlü iftirayla evinden, yurdundan sürdüğünüz yetmiyormuş gibi bir de seçim yatırımı niyetine tutuklamaya çalıştığınız Memet Ali Alabora’lardır!” dedi.

Kadıgil sözlerini “gerçek sanatçıları” selamlayarak bitirdi.