CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Suriye’deki radikal İslamcı gruplardan Nusra Cephesinin alevilerin yaşadığı Cisr eş-Şugur kasabasında gerçekleştirdiği katliama ilişkin Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar’a mektup yazdı. Nusra Cephesi’nin kullandığı silahların Türk ordusu tarafından sağlandığı iddiasını dile getiren Aygün, “Recep Tayyip Erdoğan’ın Müslüman Kardeşler sevdalısı olması ve Ahmet Davutoğlu’nun Neo-Osmanlı hayallerinin peşine dalması Türk Ordusu’nun El Kaide, IŞİD, El Nusra, ÖSO, Fetih Ordusu vb. İslamcı terör örgütleri ile birlikte isminin anılmasına vesile olmamalıdır” ifadesini kullandı.
Hüseyin Aygün’ün Hulusi Akar’a yazdığı mektup şöyle:
“El Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi üyesi teröristler, geçen hafta sonu İdlib'e bağlı Cisr eş-Şugur kasabasını bastı ve nüfusun çoğunluğunu Alevilerin oluşturduğu İştebrak adlı köyde tam 52 sivili katletti. Bu insanların katledilmesinin tek sebebi Alevi inancına sahip oluşları ve El Nusra’nın onları “kafir” olarak görmesiydi.
Bunun üzerine Suriye, dün Birleşmiş Milletler’e (BM), “Terörist grupların saldırılarının Türk ordusu tarafından verilen ateş ve lojistik destek sayesinde gerçekleştiğini” belirten iki mektup gönderdi ve Türkiye’yi resmen şikâyet etti.
Sayın Akar,
Türk Ordusu’nun isminin El Kaide, IŞİD, El Nusra, ÖSO, Fetih Ordusu vb. İslamcı terör örgütleri ile birlikte anılması kabul edilemez. Bu örgütler yıllardır özellikle Suriye ve Irak’ta “soykırım” ve “insanlık suçları” işlemektedirler.
Suriye’de dört gün evvel sivillere yönelik bir soykırım eyleminden bahsedilmekte ve açıkça TSK’nın bu eyleme destek olduğu konuşulmaktadır.
Mevcut hükümetin başta Suriye, Irak, Mısır, Yemen olmak üzere Ortadoğu’ya yönelik dış politikası iflas etmişken Türk Ordusu’nun iflas etmiş olan bu dış politikaya askeri ve lojistik destek vermesi veya bu yöndeki resmi iddiaların uluslararası alanda güçlü bir şekilde dile getirilmesi utanç vericidir.
Recep Tayyip Erdoğan’ın Müslüman Kardeşler sevdalısı olması ve Ahmet Davutoğlu’nun Neo-Osmanlı hayallerinin peşine dalması Türk Ordusu’nun El Kaide, IŞİD, El Nusra, ÖSO, Fetih Ordusu vb. İslamcı terör örgütleri ile birlikte isminin anılmasına vesile olmamalıdır.
Unutmayınız ki, BM kararı ile IŞİD adlı çete, terörist örgüt olarak tanımlanmış ve Irak ve Suriye başta olmak üzere bu çetenin faal olduğu bölgelere yönelik uluslararası askeri müdahale başlatılmıştır.
Hükumetler belirli bir süre dahlinde seçimler ile iş başına gelir ve giderler. Fakat devletin diğer kurumları ve özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) için böyle bir durum söz konusu değildir. TSK, hükümetlere endeksli bir tavır takınamaz.
Türk Ordusu, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan bütün toplumsal kesimleri bünyesinde barındır ve aynı zamanda bu toplumsal kesimlerin hassasiyetlerini dikkate almak yükümlülüğündedir.
Komutanlığını yaptığınız TSK, Türkiye’de yaşayan Alevi, Bektaşi, Ezidi, Ermeni, Yahudi, Hıristiyan, Türkmen, hangi kimlikten olursa olsun tüm yurttaşlarımızın ortak gücüdür. Türkiye’de yaşayan tüm yurttaşlar askerlik yapmaktadır.
Suriye sınırının hemen öte yakasında yaşayan Alevilerin katledilmesi eylemine bulaşan bir Silahlı Kuvvetlere sizce herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı saygı duyabilir mi? Askeri ve lojistik desteğin devam etmesi halinde Suriye daha şiddetli çatışmalara sahne olur ve daha fazla masum kanı dökülür.
Biz, başında bulunduğunuz TSK’nın da başkomutanı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesini benimsemiş biz ülkeyiz.
Komşu ülkelere yönelik saldırılara ortak olmayınız. TSK’nın El Kaide, IŞİD ve El Nusra gibi örgütlerin destekçisi olmasına karşı koyunuz. Bu sizin Anayasal görevinizdir.”