CHP Trabzon Milletvekili veTBMM Bütçe Plan Komisyonu Üyesi Akif Hamzaçebi, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın dünkü Şişli İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmaya ilişkin bir basın açıklaması yaptı.
Hamzaçebi, "13 Eylül Cumartesi günü yaptığımız basın toplantısında Kanal 7 hakkında Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) uzmanları tarafından yapılan inceleme sonucunda 1 Mart 2007 tarihli bir rapor düzenlendiğini ve şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ile iki yönetim kurulu üyesi hakkında suç duyurusunu kapsayan bu raporun o tarhiten bu yana Cumhuriyet Savcılığı'na gönderilmediğini belirterek, SPK Başkanına yönelttiğim bazı sorular yanında Sayın Başbakan'a da bazı sorular sormuştum" diye konuştu.
Hamzaçebi, Başbakan Erdoğan'a, yönelttiği 3 soruyu şöyle sıraladı:
"1. SPK uzmanlarının Kanal 7 yöneticileri hakkında düzenlediği suç duyurusu raporunun işleme konulmaması için SPK Başkanı Turan Erol'a bir talimat verdiniz mi?
2. Haziran 2007'de makamınızda Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman olduğu halde SPK Başkanı Turan Erol'u çağırıp SPK uzmanlarının düzenlediği rapor hakkında üçlü bir görüşme yaptınız mı? Bu görüşmede SPK Başkanı'ndan Kanal 7 meselesinin önce şirket lehine sonuçlandırılmasını istediniz mi?
3. Bunun üzerine SPK Başkanı Turan Erol'un size 'Merak etmeyin konuyu halledeceğim' şeklinde bir beyanı oldu mu?"
Başbakan Erdoğan'ın, Şişli kongresindeki "SPK Başkanına benim bu konularla ilgili verilmiş hiçbir talimatım yoktur, bunu ispat edemeyen alçaktır, şerefsizdir" ifadesini anımsatan Hamzaçebi, "Ortada olan bir gerçek var. Kanal 7 hakkındaki suç duyurusu raporu 19 aydır işleme konulmamıştır. İşleme konulmaması bir yana raporun 22 Temmuz 2007 seçimlerinden önce işlemden kaldırılması söz konusudur. Burada Kanal 7 ile ilgili açık bir koruma vardır" dedi.
Hamzaçebi, Başbakan'ın dünkü konuşmasının, sorulan soruların tamamını kapsayan bir açıklama olmadığını kaydederek, "Şeref konusunda hassasiyet gösteren kendisini eleştirenleri 'alçak ve şerefsiz' olmakla suçlayan Sayın Başbakan, öncelikle Kanal 7 hakkındaki bu korumanın nedenlerini açıklamak zorundadır. Sayın Başbakan'ın öfke ve hakaret dolu üslubu işleme konulmayan SPK raporunun üstünü örtmeye yetmez. Tıpkı kötü giden ekonomi ve AKP'nin yolsuzluklarının üzerini örtemediği gibi" diye konuştu.
Başbakan'ın kullandığı sıfatları kabul edemeyeceğini söyleyen Hamzaçebi konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ancak bunları kendisine iade ediyor olmak da bana mutlluluk vermez, benim sadece üzüntü kaynağım olur. Bunun yerine yakın geçmişten bir olayı hatırlatmakla yetineceğim. Kendisi hakkında yaklaşık 7 yıl önce 'Tayyip Erdoğan'ın 1 milyon doları varmış' diyen bir işadamı karşısında işadamına 'alçak' veya 'şerefsiz' veya başka herhangi bir sıfat yerine alttan alan bir tavırla 'Sayın..' diye hitap ederek, 'Bir iddiada bulundu ve bunu ispat etmek zorundadır' şeklinde cevap vererek bu lafı bir anlamda sineye çeken, yargıya taşımaya cesaret edemeyen bir Tayyip Erdoğan vardır."
Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Hamzaçebi, milletvekili olarak eline ulaşan bir belgeyi saklama alışkanlığına sahip olmadığının altını çizerek, "Bir medya grubuyla Sayın Başbakan arasında meydana gelen tartışmanın tarafı olacak bir kişi değilim. Ne ben ne de benim partim böyle bir tartışmanın tarafı değildir. Ben Almanya'daki Deniz Feneri davasıyla bağlantılı olarak burada yaşanan Almanya'daki savcının iddianamesine konu olan bazı iddialarla paralellik gösterebilecek, belki o iddiaların Türkiye'de değerlendirilmesini sağlayabilecek, bir incelemenin yapılmadığını, yapılamadığını söylemek istiyorum" diye konuştu.
Hamzaçebi, kendisinin ve partisinin bu tartışmalarla bir ilgisi olmadığını vurgularken, "Türkiye'deki özgürlük açısından, basın özgürlüğü açısından tabi ki, izliyoruz. Sayın Başbakan'ın tutumunu sadece basın özgürlüğü değil, demokrasi açısından da, insan hakları açısından da endişeyle izliyoruz" dedi.