CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, dün izleteceğini söylediği; Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın PKK ile ilgili geçmiş açıklamalarını gösteren videolar eşliğinde bugün TBMM’de basın toplantısı yaptı. Özkoç, Erdoğan’a Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Amerika ile ne pazarlık yaptığını Abdullah Öcalan ile masaya oturup oturmadığını sordu. Özkoç, şehit haberi alan devlet başkanlarının programlarını iptal ettiğini belirterek, “Arabistan’ın kralı öldü diye yas ilan eden AKP Genel Başkanı, kongresini dahi iptal etmiyor… Gitti, orada kahkahalarla gülüyor. Bu ordunun evlatları sana nasıl güvenecek? Şehit annesini siyasete alet etti… Yeter artık! Türkiye, tahammül edemiyor… Bu acıyı, asla unutmayacağız” dedi.
Özkoç, milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin 33 fezlekenin TBMM Karma Komisyon’a sevk edilmesi hakkında ise “Milletin sesi olan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasını doğru bulmuyoruz” dedi.
ANKA'nın aktardığı habere göre; CHP Grup Başkanvekili Özkoç’un, TBMM’de düzenlediği basın toplantısından öne çıkanlar şöyle:
"Siyaset dürüstlük istiyor"
Siyaset; samimiyet, dürüstlük, ciddiyet istiyor. Çünkü bizim yaptığımız görev yasaları çıkarmak, devleti yönetmek. Kimin çıkarları için? Milletin çıkarları için. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, kendisini haklı çıkaracağını düşündüğü görüntüler yayınladı. Karşılığı oldu mu? Hayır olmadı. ‘Gerçek görüntüleri ben yayınlayacağım’ dedim.
"Amerika ile ne pazarlık yaptın?"
Biz her şeyi açık ve net şekilde ispat etmeye hazırız. Gerçek konuşmalar bunlar. ‘Diyarbakır BOP’ta yıldız olmalı.’ BOP dediği Büyük Orta Doğu Projesi. Büyük Orta Doğu Projesi dediği Arap Baharı. Arap Baharı dediği Ortadoğu’da Müslüman kardeşlerimizin, Amerikan emperyalizminin 3 milyon 750 bin kişinin öldürülmesi. Kadınlara tecavüz edilmesi. Müslümanların üst üste çıplak resimlerinin çekip dünyaya dağıtılması. Recep Tayyip Erdoğan, ‘bunun eş başkanı benim’ diyor. ‘Diyarbakır merkez olacaktır’ diyor. Ne pazarlık yaptı Amerikan emperyalizmi ile? Hangi pazarlıklar neticesinde, nasıl bir düzen olacak ki Diyarbakır merkez haline gelecek?
"Öcalan ile masaya oturdun mu, oturmadın mı?"
'Ne Kandil ile ne Öcalan ile görüşme yapmadım.' Sen diyorsun ki, ‘Ben bakanlarımı Kılıçdaroğlu’na gönderdim.’ Kim gönderdi? Sen. Muhatabı sensin. Sen gönderince bakanlar geldiğinde, bilgiyi kim vermiş oluyor? Cumhurbaşkanı. Sen Öcalan’ın ayağına MİT Müsteşarını gönderirsen, kim göndermiş oluyor. Sen. Öcalan ile masaya oturdun mu oturmadın mı? Diyorsun ki, ‘ben yaptım, bundan sonra da yaptırırım’ diyorsun. ‘Bunlar çözüm sürecini stoklama olarak değerlendirdiler.’ ‘Çözüm sürecinde verdiğimiz talimat doğrultusunda valilerimiz bugünkü operasyona girmiyorlardı.’ Ne diyor? ‘Çözüm sürecinde pazarlık ediyorduk, karşı karşıya gelmeyin, hendekleri kazmasına engel olmayın dedik’ diyor. Oralarda kimler şehit oldu? Arkalarından güldüğün evlatlarımız şehit oldu. Niye? Valilerine emir verdiğin için.
"Kendi ağzıyla itirafını az önce yayınladım"
"Daha sonra, bunu PKK için söylüyor. HDP, şu bu için değil… ‘Ne istedi de hükümet 12 yıllık Başbakanlığım dönemimde verilmedi’ diyor. Kim istedi? PKK? Kim vermiş? Erdoğan. Kimin döneminde? ‘Başbakanlığım dönemimde’ diyor. Kendi ağzıyla itirafını az önce yayınladım. Salih Müslüm devlet ile görüştü. PYD, YPG daha terör örgütü ilan edilme aşamasında, geldi, kırmızı halılarda karşılandığı görüşmeler yapıldı. Kiminle? Demek ki terör örgütleri liderlerini ağırlayan kişi sensin. Nerede? Ben sana gösteriyorum, ispat ediyorum. Bu kadar yalan bu kadar karşısındakini küçümseyen bir söylem olur mu? ‘Osman Öcalan’ın kırmızı bültenle arandığını bilmiyordum.’ Acaba HDP’nin ya da acaba PKK sempatizanlarını oyu bize gelir mi diye çıkarmışsın, konuşmuşsun, arkasından da ‘evet konuşturdum ama ben bu kardeşimin kırmızı bültenle arandığını bilmiyordum’ diyor. Daha sonra, Gara’ya operasyon düzenleniyor. Operasyon rehine kurtarma operasyon olmadan çıkmış. Cumhurbaşkanı tarafından müjdesi verilmiş. Bu İsrail’de, Amerika’da oldu. Programlarını devlet başkanları iptal ediyor. Derhal ülkesine dönüyor ve ülkesinde o askerlerin şehit olmasıyla ilgili devlet adamlığını yapıyor."
"Türkiye, tahammül edemiyor"
"Arabistan’ın kralı öldü diye yas ilan eden AKP Genel Başkanı ne yapıyor. AKP kongresini dahi iptal etmiyor. Başkomutan olarak evlatlarının cenazesi duruyor. Kendisi, AKP kongresine gidip… Hangi baba cenazesi kalkmadan böyle gülebilir? Hangi insan yapabilir bunu? Biz ‘kongreyi iptal etseydin’ diyoruz, etmedi. Gitti, orada kahkahalarla gülüyor. Bu ordunun evlatları sana nasıl güvenecek? Yetti mi yetmedi… Evladının başında gözyaşı döken şehit annesini, kongreye bağlayıp, herkese dinleterek, siyasete alet etti. Dünyada bana bunun bir tek örneğini gösterin. Yeter artık! Türkiye, tahammül edemiyor. Bu kadar aymazlığa, bu kadar acı üzerine siyaseti için her şeyi yapan anlayışa tahammül edemiyor. Evladımız üzerinden oynanan kirli oyanlara tahammül edemiyor. Bu acıyı, asla unutmayacağız. Peşini bırakmayacağız. Şehit olan evlatlarımızın siyasete alet edilmesini kabul etmeyeceğiz."
"Milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasını doğru bulmuyoruz"
Soruları da yanıtlayan Özkoç, Karma Komisyon’a gelen dokunulmazlık fezlekeleri için şöyle konuştu:
“Gelen bir şey yok. Bin 300’e yakın fezleke var. 32 tane daha fezleke eklenmiş. Karma Komisyon’da her siyasi partinin temsilcisi var. Fezlekeler ile ilgili bir siyasi partinin grup kararı alması mümkün değil. Arkadaşlarımız geldiği zaman komisyonda, eğer komisyon başkanı tartışma açarsa, arkadaşlarımız kendi görüşlerini söyleyecekler. Türkiye’nin geldiği bu noktada, yasanın, yürütmenin, basının bütün gücünü bir iki dudağı arasına topladığı, adaleti uygulayan savcıların çelişkili kararlar verip sadece bir kişinin ağzına bakarak kararlar çıkardığı dönemde, milletvekili dokunulmazlığı; milletin özgür ve hür sesinin kaldırılması demektir. Millete her türlü baskıyı uygulayan, onları susturmak ve sindirmek için; iş dünyasına, esnafa, işçiye, ‘al ananı git’ diyen herkesi susturan, iş insanlarını tehdit eden mahkemeleri suçlayan, hakimlere fırça atan, savcı ve hakimlerin olmayan düğmelerini iliklediği zamanda bu insanlara güvenerek, milletin sesi olan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasını doğru bulmuyoruz.”