12 Haziran 2025 16:06
Güncelleme: 12 Haziran 2025 16:14
T24 Haber Merkezi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü kapsamında iktidara seslendi. Nazlıaka, “Her dört çocuktan biri çalışmak zorunda kalıyorsa, çocuklar iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyorsa, MESEM adı altında çocuk emeği sömürülüyorsa, TÜİK verileri çocukların yeterli beslenemediğini ortaya koyuyorsa, 2025 yılı Aile Yılı değil, Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı ilan edilmeliydi" ifadelerini kullandı.
CHP'li Nazlıaka, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü'ne ilişkin olarak açıklama yaptı. Çocuk işçiliğin her geçen gün arttığını ve çocuk yoksulluğunun ileri boyutlara ulaştığını söyleyen Nazlıaka, "TÜİK, çocukların yaşam koşullarına dair daha güncel bir araştırmayı 2,5 yıldır yayınlamamaktadır" dedi.
Nazlıaka, çocuk işçiliğini teşvik eden MESEM gibi uygulamaların son verilmesi gerektiğini vurguladı.
Nazlıaka, açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"Bugün, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü. Her yıl Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından çocuk işçiliğiyle mücadele amacıyla anılan bu özel gün, ne yazık ki Türkiye’de çocuk emeğinin sömürüldüğü, çocukların ölümüne 'kader' denildiği bir gerçekliğin ortasında karşılanıyor.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre, sadece 2025 yılının ilk 5 ayında en az 29 çocuk işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir. Okulda olması gereken, oyun oynaması gereken bu çocuklar, AKP iktidarının politikaları nedeniyle hayatlarını kaybetmiştir.
Oysa iktidar, 2025’i “Aile Yılı” ilan ederek aileyi koruyormuş gibi yaparken; aileleri yoksulluğa, çocukları işçiliğe mahkûm eden politikalar üretmektedir. 2025 “Aile Yılı” değil “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı” ilan edilmeliydi. Gerçek aile politikası, çocukları yaşamda tutacak sosyal politikalarla güçlendirmektir. Yoksulluk, bu ülkede çocuklara miras bırakılan bir kader haline gelmiştir. Her dört çocuktan biri çalışmak zorunda kalıyorsa, bu ülkenin çocuk işçiliğiyle mücadele değil, çocuk emeğini adeta kurumsallaştırmaya yönelik bir politika izlediği açıktır.
Özellikle Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) uygulaması, çocuk işçiliğini meşrulaştıran ve yaygınlaştıran bir sistem haline gelmiştir. Yaklaşık 1,5 milyon öğrenci MESEM’e kayıtlıdır ve bunların yaklaşık 300 bini 18 yaş altı çocuklardır. Bu sistemde, çocuklar 'eğitim' adı altında haftanın dört günü ucuz işgücü olarak çalıştırılmakta, can vermektedir. Şu ana kadar MESEM kapsamında çalışırken yaşamını yitiren çocuk sayısı en az 11’dir.
TÜİK verilerine göre, çocukların işgücüne katılım oranı 2024 itibarıyla yüzde 24,9’a ulaşmış; yani her 4 çocuktan 1’i çalışmaktadır. Bu oran, 2022’de yüzde 18,7, 2023’te yüzde 22,1’di. Çocuk işçiliği hızla artarken, iktidar film izler gibi izlemekte; çözüm üretmek yerine bu tabloyu derinleştiren adımlar atmaktadır.
Aynı şekilde çocuk yoksulluğuna dair veriler, çocukların beslenme ve gelişim açısından da derin bir eşitsizlikle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor:
Bu veriler 2022 yılına ait. TÜİK, çocukların yaşam koşullarına dair daha güncel bir araştırmayı 2,5 yıldır yayınlamamaktadır. İktidar verileri gizleyerek gerçekleri yok saymaya çalışmaktadır. Oysa çocuklar her gün daha derin bir yoksulluğa, daha büyük bir eşitsizliğe uyanıyor.
Türkiye’nin çocuk işçiliği karnesi ise AKP’nin zihniyet sorunudur:
CHP olarak biz, çocukları işgücü değil; hak öznesi olarak görüyoruz. Çocuk işçiliğiyle mücadelede kararlılıkla şunları savunuyoruz:
Çocukların yoksullukla boğuşmadığı, ölmediği, çalışmak zorunda kalmadığı bir Türkiye mümkündür. CHP olarak çocukların insanca yaşayabileceği bir gelecek için mücadelemizi sürdürecek, çocukların sesi olmaya devam edeceğiz."
© Tüm hakları saklıdır.