CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Silivri ve Sincan cezaevlerinde görüştüğü tutuklu gazeteci ve aydınların durumunu Meclis gündemine taşıdı. Çakırözer, cezaevelerindeki düşünce suçlularının özgür kalması için Meclis’ten mini yargı paketi çıkarılması çağrısında bulundu. Gazetecilerin, hak savunucularının, aydınların uluslararası sözleşmelere, hukuka aykırı bir şekilde cezaevinde tutulduğunu belirten Çakırözer, “Düşünce suçluları için, siyasi tutuklular için yeni bir yargı paketi daha çıkaralım. Türkiye’yi dünyanın en çok gazeteci hapseden ülkesi ayıbından da kurtaralım” çağrısında bulundu.
"Bir bayrama daha cezaevinde giriyorlar"
CHP’nin gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, bayram öncesinde Silivri ve Sincan Cezaevlerinde görüştüğü gazetecilerin, hak savunucularının, aydınların durumunu Meclis gündemine taşıdı. Çakırözer, gazetecilerin, hak savunucuların, aydınların bir bayrama daha cezaevlerinde girdiklerini söyleyerek, cezaevlerindeki haksız, hukuksuz tutuklu düşünce suçluları için “Yeni bir yargı paketi daha çıkaralım. Türkiye’yi bu ayıptan kurtaralım” çağrısında bulundu.
"Yargı formuna rağmen cezaevleri düşünce suçlularıyla dolu"
CHP’li Çakırözer, Silivri ve Sincan Cezaevlerine gerçekleştirdiği ziyaretlerde Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Oda TV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız, muhabir Hülya Kılınç, Yeniçağ Gazetesi yazarı Murat Ağırel, Yazar Ahmet Altan, Mümtezar Türköne, sivil toplum örgütü temsilcisi Osman Kavala ile görüştü.
Türkiye’de iktidarların muhalif görüşteki gazetecileri, siyasetçileri, aydınları zindanlara atarak terbiye edecekleri sanısına kapıldığını hatırlatan Çakırözer, “Bu askeri darbelerin sonrası böyledir. 12 Mart’ın sonrası böyledir. 12 Eylül’ün sonrası böyledir. OHAL dönemleri böyledir. Haftalarca konuşup çıkardığımız infaz düzenlemesi kapsamında 100 bin hükümlü özgürlüğüne kavuşmasına rağmen cezaevleri siyasi tutuklularla, düşünce suçlularıyla dolu” dedi.
Çakırözer, Sincan ve Silivri Cezaevlerine gerçekleştirdiği ziyaretlerin sonrasında, cezaevlerindeki düşünce suçlularının durumunu TBMM Genel Kurulu’nda şöyle sıraladı:
"Cumhurbaşkanı açıklayınca suç değil, Müyesser yazınca at zindana"
“Oda TV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız tam 47 gündür Sincan Cezaevi’nde. Gerekçe iki köşe yazısı. O yazıları hala internette. Ama Müyesser cezaevinde. Libya’da Suriye’de yapılanları Cumhurbaşkanı açıklayınca bir şey yok. Gazeteci yazınca at zindana! İsimsiz imzasız ihbar mektupları. Yok casusluk, yok devletin gizli belgeleri diye şahsiyet karalama operasyonları. Sonra telefonunda bilgisayarında asla olmayan belgeyi bulma çabaları. Onunla yetinmiyorlar, oğlunu da mağdur ediyorlar. Hukuka aykırı el koydukları bilgisayarını hala teslim etmiş değiller. Haydi Müyesser’i 15 Temmuz’a giden sürecin perde arkasını ilmik ilmik ortaya çıkardığı için cezalandırıyorsunuz. Ailesinden ne istiyorsunuz?
“Kaçsalar Silivri'deki 19 aylık zulümden sonra kaçarlardı"
Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan 143 gündür cezaevinde. Manisalı Muhabir Hülya Kılınç ve Yeniçağ Yazarı Murat Ağırel ile birlikte. Gerekçe Libya'da şehit düşen MİT mensubunun cenaze töreni haberi. Dün tutukluluk değerlendirmeleri vardı. Hakimler bölündü. Ama sonuç oy çokluğuyla kaçma ve delilleri yok etme şüphesi nedeniyle tutukluluğa devam çıktı. Soruyorum hangi delili karartacaklar. Haber zaten bir şehit cenazesi fotoğrafı.. Nesini karartacaklar. Kaçma şüphesi diyorlar! Barışları, Murat’ı da Müyesser’i ve Hülya’yı Kapıkule’nin dışına koysanız koşa koşa ‘vatanım’ diye geri dönerler. Kaçacak olsalar FETÖ ile birlikte kurduğunuz kumpaslarda, el ele 16 ay 19 ay Silivri’de çektirdiğiniz zulümlerden sonra küserlerdi, kaçarlardı bu memleketten.
"Resmi hesaplardan paylaşıldı"
Bu gazeteciler neden tutuklu? MİT mensubunun ifşası. Ama bakın 2 gün önce MİT’in İstanbul Başkanlığı binasının açılışı yapıldı. Orada çekilen fotoğraflar Cumhurbaşkanlığının resmi hesaplarından paylaşıldı. Hem de sansürsüz. Bunu yapanlara bir işlem yapılır mı? Hayır! Ama MİT mensubunun daha önce çıkmış cenaze töreninin haberini yaptıkları için 5 aydır zindanda hem de tecrit halinde. İşkence üstüne işkence.”
"Osman Kavala, bir saniye bile geçmeden serbest bırakılmalı"
Çakırözer, sivil toplum örgütü temsilcisi Osman Kavala’nın Silivri Cezaevi’nde 27 Temmuz Pazartesi günü 1000’inci gününü doldurduğunu hatırlatarak, “Bizler hayatlarımızdan bırakın bir günü bir dakikanın bile çalınmasını kabul edemezken, Kavala’nın bin günü çalınıyor. Hem de hakkında verilmiş olan bir beraat üç tahliye kararına rağmen özgürlüğünden sevdiklerinden mahrum. Ona yapılan hukuksuzluğu düzeltmek yerine, onu içeride tutmak için apar topar yaratılmış içinde tek delil dahi olmayan dosyalarla mahpusluğu sürdürülmeye çalışılıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kavala hakkında karar verdi. Cezaevinde bir gün dahi tutulmaması gerektiğini söyledi. Ama dinleyen kim! Bizim mahkemeler AİHM kararını yerine getirmeden etrafını nasıl dolaşırım derdinde. Bu hukuksuzluğun sona ermesi için Osman Kavala bir saniye bile gecikmeden özgürlüğüne kavuşmalıdır” dedi.
"Hani haber, eleştiri suç olmayacaktı?"
Sincan’da beş aydır yatan Rudaw Tv Muhabiri Rawin Sterk’i de ziyaret ettiğini söyleyen Çakırözer, Sterk’in 2008’de açılan bir soruşturma nedeniyle 2020 de tutuklandığını hatırlatarak, “12 yıl boyunca ifadeye bile çağrılmamış. Daha garibi ise fezlekesinde iddianamesinde 2008’deki iddialar değil, dış politikayla ilgili yazdığı iki yazı ve attığı tweetler yer alıyor. Hani biz yargı reformu yapmıştık! haber, eleştiri suç olmayacaktı? Hani haberden terör, gazeteciden terörist yaratmayacaktık! Niye yatıyor bu gazeteciler cezaevinde?” diye konuştu.
"Anayasa Mahkemesi, AİHM kararlarıbı neden dinlemiyor?"
Çakırözer, her düşünenin, eleştirenin cezaevlerine atıldığı için cezaevlerinin düşünce suçlularıyla dolu olduğunu aktararak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yazarlar Ahmet Altan, Mümtezar Türköne görüşlerini beğenirsiniz beğenmezsiniz. Onlar da televizyon yorumları yazıları gerekçe gösterilerek aylardır cezaevinde. Ahmet Altan hakkında hüküm verilmesine rağmen eşine rastlanmamış hukuki zorlamayla yeniden tutuklandı. Ne anayasa mahkemesi ne Yargıtay. Kimsenin sesi çıkmıyor. Mümtazer Türköne aynı suçlamalarla yargılandığı diğer isimler dışarıdayken, ciddi sağlık sorunlarına rağmen 4 yıldır içeride. Gerekçe köşe yazıları. Selahattin Demirtaş Edirne’de, İdris Balüken Sincan’da 5 yıldır yatıyor. Ne için? Düşündüklerini ifade ettikleri için, yaptıkları konuşmalar için. AİHM kararları dinlenmiyor. Anayasa Mahkemesi kararları dinlenmiyor. Yargı reformu yaptık dinlenmiyor. İdris Balüken’in konuşmaları nedeniyle her birinden birer buçuk yıl ceza aldığı dosyaların tümü bozulmuş. Ama aynı konuşmalar nedeniyle onaylanmış mahkumiyeti devam ediyor. Onun deyimiyle ‘Üst üste kiremitlerden yapılmış bir kule düşünün. Kiremitler kırılmış. Siz hala kule duruyor diyorsunuz’ Böyle hukuk olmaz. Böyle adaletsizlik olmaz.”
"Türkiye'ye yakışmıyor"
Çakırözer, TBMM Genel Kurulu’nda, “İnsani gelişmişlikte, demokraside, yargı bağımsızlığında en diplerdeyiz. Bu yüzden dünyada basını özgür olmayan, ifade özgürlüğünün, hukukun üstünlüğünün yerlerde olduğu bir ülke olarak algılanıyoruz. Dünyanın gazetecileri en çok hapseden ülkesi olmak hepimiz adına utanç verici. Türkiye’ye yakışmıyor” mesajını verdi.