* Jacob Canfield
Çarşamba sabahı, maskeli ve silahlı üç kişi Fransız hiciv dergisi Charlie Hedbo’ya saldırı düzenledi. Saldırganlar kalaşnikoflarıyla binaya ateş açarak, on dergi çalışanını ve iki polis memurunu öldürdüler. Silahlı saldırganların radikal Müslüman kişiler olduğu anlaşıldı. Saldırı, IŞİD lideri Ebu Bekir el Bağdadi’yle ilgili çizilen aşağıdaki karikatürün Twitter’da paylaşılmasından yalnızca birkaç dakika sonra gerçekleşti.
(“Yeri gelmişken, İyi Dileklerimle.”: Bağdadi'nin de temennisi: Her şeyden önce sağlık)
Gazeteye yönelik bu silahlı saldırı tüm dünyada şaşkınlığa neden oldu fakat Hebdo ilk defa bir terörist saldırıya maruz kalmıyordu. Gawker, Hedbo’ya yönelik geçmiş münakaşaların ve saldırıların iyi bir özetini çıkarmış. Bunlardan en meşhuru, derginin 2011’de kapak sayfasında Hz. Muhammed’i çizmesinden sonra bombalamasıydı.
İfade özgürlüğüne yönelik böyle bariz bir saldırı karşısında, büyük bir üzüntü içinde destek vermek dışında herhangi bir şey söylemek birçok kişi tarafından saygısızlık olarak görülüyor. Tom Spurgeon, ilk Amerikan mizah kaynaklarından biri olan The Comics Reporter’ın sitesinde, saldırıyı tüm yönleriyle ele almış, ardından şu tweet’i atmış:
Tweet: “Lütfen öldürülen insanlar hakkında fikirlerinizi, kullandığınız kavramları, ifadeleri ve yaptığınız karşılaştırmaların üzerine bir kez daha düşünün, en azından bedenleri soğuyana kadar.”
Bir hiciv gazetesine yönelik terörist bir saldırıyla karşı karşıya kalınca, uygun olan davranışın ne olduğu belli. Kurbanların susturulmasına izin vermeyin. Çalışmalarını gidebilmesi mümkün olan en uzak yerlere yayın.
Hicivden anlamayan bu vahşi saldırganların yüzlerine gülün!
Fakat söz konusu olayda, bu yanlış bir tepki olacaktır.
Bu trajedi karşısında çözümlemesi zor olan şey işte bu: Evet, Charlie Hebdo bir Fransız hiciv gazetesi. Çalışanları beyaz. Yayımlanan karikatürler çoğunlukla, açık bir şekilde, Fransa’daki nefret dolu ve ırkçı yabancı düşmanlığını sergiliyor. Onlar istedikleri gibi “herkese eşit şekilde saldırma” argümanını kullanırken, yayımladıkları karikatürler, kasıtlı olarak İslam karşıtı ve çoğu zaman cinsiyetçi ve homofobikti.
Son zamanlarda bu bağlamda yayımlanan karikatürlerden bazıları:
Bunlar, yapılacak en cömert değerlendirme ile bile, inanılmaz derece ırkçı karikatürler. Hebdo’nun amacı provokasyon yapmak ve bu karikatürler gazete çalışan beyaz editörlerin amacının kimi provoke etmek olduğunu açıkça gösteriyor: Fransa’nın inanılmaz derecede ötekileştirilmiş, sık sık saldırıya uğrayan, Müslüman göçmen cemaatini.
Hebdo’nun öldürülen editörlerinden, BBC’nin çiçeği burnunda, heyecanlı yüzü Charb bile, ırkçı bir pislik olarak karşımıza çıkıyor.
Charb, Charlie Hebdo’nun Hz. Muhammed karikatürünü yayılmasını şiddetle savunmuştu.
2012’de, dergi binasının bombalı saldırıya uğramasından sonra, Associated Press’e, “Muhammed benim için kutsal değil” açıklamasında bulunmuştu.
“Müslümanları bizim çizimlerimize gülmedikleri için suçlamıyorum. Ben Fransız yasaları altında yaşıyorum. Kur’an yasaları altında yaşamıyorum.”
Şimdi, öldürüldükten sonra bir kişiyi “ırkçı pislik” olarak tanımlamanın, çok duygusuzca olduğunu düşünüyorum, ve bunu kolayca yapamıyorum. Hedbo’da çalışan editörlerin sürekli olarak Müslümanları provoke etmeyi amaçladıklarından şüphe yok. Amerikan karikatürcülerde de olan bir “huysuz beyaz adam” zihniyetine sahipler: hiçbir şey kutsal değildir, kutsal hedeflerin eleştiriyi sansürlemesi daha komik ve gülünesi. Ve aynı Amerikan karikatürcülerinde olduğu gibi, bu düşünce ve bu düşünceyi destekleyenler yanılıyorlar. Beyaz adam zihniyeti baskısı, iyi bir hiciv yöntemi değildir, ve bunu insanların artık anlaması gerekmektedir. İnsanları incitmek, bir hicvin iyi olduğunu kanıtlamaz. Ve, en zor kısım da bu, söz konusu hicivcileri öldürmek de onların hicivlerinin iyi olduğunu göstermez. Onların hiciv yöntemi kötüydü ve kötü olmaya devam ediyor. Onların hicivleri ırkçıydı ve ırkçı olmaya devam ediyor.
Dünyanın dört bir yanındaki birçok çizerden, saldırılara yönelik hızlı bir tepki geldi. Bunların çoğu ise oldukça iyi niyetli:
Twitter’da yayılan birkaç karikatürde ise, Müslümanlar, Hedbo’nun çizdiği tarzı andıran bir şekilde; kambur ve burunları kemerli bir şekilde çizilmiş.
Belki en saldırgan olanı, #CharlieHedbo hashtag’iyle, 5 yıl öncesine ait bu Shaw karikatürü’nün (hatalı bir şekilde Robert Mankoff’a atfedilmiş) yayılmasıydı.
Karikatür: Lütfen kültürel, etnik, dini ve siyasi olarak doğru bir şekilde eğlenin. Teşekkürler.
Charlie Hedbo ofisindeki 12 kişiyi “Siyaseten doğruluk” öldürmedi. Üzerinde konuştuğumuz saldırı hakkında “siyaseten doğruluk”la ilgili bir saldırıymış gibi konuşmak, hayal edebileceğim en iğrenç, “kendine hizmet eden şehitlik” saçmalığı olurdu. Hedbo cinayetiyle ilgili bu (kötü) Shaw karikatürüne başvurmak, karikatürlerin asla eleştirilemeyeceğini iddia etmek anlamına geliyor. Bu boş ve değersiz karikatürü kullanmak; bu beyaz ve eril karikatüristlerin, ötekileştirilmiş gruplara neşeli bir şekilde saldırdıklarında, asla herhangi bir şikâyet duymamaları gerektiğini iddia etmek anlamına geliyor.
Twitter avatarını Hz. Muhammed çizimiyle değiştirmek de aynı şekilde ırkçı bir davranıştır, terörist bir saldırıya karşı yapılıyor olsa bile. Müslümanların “cezalandırılması” gerektiğine yönelik tutum yabancı düşmanlığıdır ve acı vericidir. “JE SUIS CHARLIE” (Hepimiz Charlie’yiz) argümanı, derginin yabancı düşmanı, ırkçı ve homofobik tarihini görmezden gelmeye ve silmeye neden olur. Terörist saldırının kurbanlarını, ifade özgürlüğü üzerinden, tamamen onurlandırarak; nefret dolu ırkçılığı pürneşe bir şekilde yaymamalı ve baskılanmış ve dışlanmış insanlara yönelik şiddetli saldırıları övmemeliyiz.
Silah çağrısı yapmak çirkin ve yakışıksızdır. Charlie Hedbo ‘ya yapılan saldırıyı “Kötü, Vahşi Müslümanlar; İyi, Yiğit Batılılara Karşı” şeklinde basitleştirmek, sadece ırkçı değil; aynı zamanda son derece tehlikeli bir abartıdır. Karikatüristler (özellikle politik karikatüristler) genellikle statükoyu sağlamlaştırma ve “beyaz adam” olma eğilimindeler. Meslektaş karikatüristlere silahlanma çağrısı yapmak diğer beyaz adamlara da, hâlihazırda dışlanmış kişilere yönelik silahlanma çağrısı yapmaktır. Müslümanlara karşı kaçınılmaz bir ters tepme durumu mevcut.
En kötüsü bu.
Gerçek şu ki, 12 kişi karikatürleri nefret dolu olduğu için öldü ve benim yapabileceğim tek şey, saldırganlarının adalet karşısına çıkması için dua etmektir. İfade özgürlüğü toplumumuzun önemli bir parçası, fakat, her zaman şunu söylemeden devam etmelidir: ifade özgürlüğü eleştiri özgürlüğü demek değildir. “İfade özgürlüğü şehitleri”ni onurlandırmak için, çalışmalarına yönelik eleştirileri susturmak hem ironik hem de can sıkıcıdır.
Özetle:
Hiç kimse bu karikatürler yüzünden öldürülmemeli.
Lanet olsun bu karitürlere!
* dunyabulteni.net'ten alımıştır