HÜLYA KARABAĞLI / Ankara
Yaklaşık bir buçuk ay önce başlatılan ve giderek birçok cezaevine yayılan açlık grevlerini Meclis gündemine taşındı. BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ve İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel düzenledikleri basın toplantısında “Bu duruma ve ölümlere seyirci kalmamak gerekir” çağrısı yaptı.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, bugün düzenlenecek olan basın toplantısı duyurusunda, “Basına sınırlı yansıyan bilgilere göre 12 Eylül 2012’den beri çeşitli cezaevlerinde 400’e yakın mahkûm sınırsız-dönüşümsüz açlık grevinde” dedi.
BDP’li milletvekilleri düzenledikleri basın toplantısında şu değerlendirmelerde bulundu:
"Cezaevlerinde, 63 Kürt siyasetçi tutuklu tarafından 12 Eylül’de başlatılan ve bugün binlerce tutuklunun katıldığı, açlık grevinin bugün otuz altıncı günüdür. 36 gündür, açlık grevinde bulunanların bugünden itibaren sağlıkları ve yaşamları tehlikeye girmektedir. Giderek telafisi mümkün olmayan sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalacaklardır. Bu duruma ve ölümlere seyirci kalmamak gerekir.
Kürt halkının ana dili zamanında yasaklanmasaydı, bu acıların hiçbiri yaşanmayacaktı. 'Kürtleri inkâr etmiyoruz' diyerek, ana dili yok saymak tutarsızlık, birlikte yaşamı yok etmektir. Anadili, her insanın doğuştan sahip olduğu temel haklardan biridir ve hiç kimse bu haktan yoksun bırakılamaz. Anadilinde eğitim ülkemiz halklarını bölmez, birleştirir. Türkiye yurttaşları olarak bizler, Kürt kardeşlerimizin kendi anadilinde eğitim almasından neden rahatsız olalım? Tam tersine, ülkemizde yıllardır dayatılan dilde ve dinde tekçi anlayış terkedilmelidir. Halklar, diller, inançlar arasında eşitlik, özgürlük; ülkemizde demokrasi ve barış tesis edilmelidir.
Hükümet içerde ve dışarda savaş kışkırtıcılığı yapmaktadır. Kendi içinde barış sağlayamayan, yurttaşlarının eşitlik ve özgürlük taleplerine kulaklarını tıkayan bir Hükümetin, Orta Doğu’da barışı sağlayamayacağı açıktır. Siyasi iktidar, öncelikle kendi Kürtleri olmak üzere, bölge ülkelerindeki Kürt Halkının taleplerine, kendi geleceklerini belirleme hakkına saygı göstermelidir.
Hükûmet, halklar ve mezhepler çatışmasına sürüklenmek istenen Orta Doğu’yu Türkiye’ye taşımamalı, çözüm ve müzakere için çalışmalıdır. Cezaevinde açlık grevinde bulunan Kürt siyasi tutukluların açlık grevleri ciddi sağlık sorunlarına ve ölümlere yol açmadan, Hükümet harekete geçmelidir.
İktidarı ve muhalefetiyle tüm siyasi partiler, Kürt sorununun çözümü konusunda sorumluluk almalıdır. Kürt sorunu, çözümsüz bırakıldıkça, halklarımızın acılarını arttırmaktadır. Cezaevlerinde açlık grevi yapan binlerce siyasi tutuklunun talepleri Kürt halkının talepleridir. Bu taleplerinin önündeki engellerin kaldırılması için, sorunun çözümü için vakit geçirilmeden harekete geçilmelidir."