Ceza Hukuku Profesörü Mahmut Koca, organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in iddiaları konusunda yargının tutumuna ilişkin olarak, savcıların iddiaları ihbar kabul ederek kendiliğinden soruşturma başlatmaları gerektiğini söyledi.
Sedat Peker'in iddialarına karşı yargının "pasif olduğu" savunulurken, Karar gazetesi yazarı Taha Akyol'a konuşan Prof. Dr. Koca, konuya ilişkin olarak, "Hukukumuzda Cumhuriyet savcısı ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamak mecburiyetindedir. Herkese açık olan bir platformda yayımlanan söz konusu konuşmalarda ileri sürülen iddiaların bir suç vakasına ilişkin olması ve ortada bir suçun işlendiğine yönelik somut olaylara, delillere dayanan basit şüphenin bulunması halinde, savcılar bu iddiaları ihbar kabul ederek kendiliğinden harekete geçip soruşturmayı başlatmaları gerekir" açıklamasını yaptı.
Koca, "Türkiye’de işlendiği iddia edilen bir suça ilişkin olarak soruşturmaya başlayabilmek için başka bir koşul, örneğin başka bir merciin talebi aranmamaktadır. Türkiye’de işlenen suçlarla ilgili olarak savcıların harekete geçmesini önleyen hukuki bir engel bulunmamaktadır. Nitekim basına yansıyan bilgilerden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının konuyla ilgili olarak soruşturma başlattığını öğrenmiş bulunuyoruz. Bu soruşturmanın kapsamlı şekilde yapılması, iddiaların doğru veya yanlış açıklığa kavuşturulması gerekir" ifadelerini kullandı.
Koca, "İnfaz Kanununda yapılan değişiklikte suç örgütü yani mafya kapsamında işlenen suçlardan hüküm giyenler de yararlandı. Ama aynı kanunda yapılan düzenleme ile bu tür suçların cezası da arttırıldı. Bunun mantığı, ‘ceza hikmeti’ nedir?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Aynı Kanunla bir taraftan ceza infaz kurumundaki hükümlü sayısının kurumların kapasitesinin çok üzerinde olması nedeniyle azaltılmaya çalışılırken, diğer taraftan bazı suçların cezasını artırmanın çelişkili olduğu açıktır.
Belirtmek gerekir ki, suç siyaseti mülahazalarıyla suç işlemek amacıyla örgüt kuran veya yönetenler için öngörülen cezanın alt sınırı aynı tutularak (iki yıl) üst sınırını on beş yıla kadar hapis cezasına yükseltmek daha isabetli olurdu. Fakat burada büyük ölçüde örgütlü suçlarla mücadelede kamuoyuna yönelik zaafiyet algısının oluşmaması ön planda tutulmuştur.
Ülkemizde bazı suçların sık işlenmesi halinde veya sosyal medyada gündeme getirilip toplumun tepki gösterilmesi üzerine, kanun koyucunun buna tepkisi hemen ilgili suçun cezasını artırmak şeklinde kendini göstermektedir. Halbuki Beccaria’dan beri tekrar edilen bir ilke vardır. 'Suçları önlemenin yolu cezasını artırmak değildir, az da olsa cezanın mutlaka uygulandığını topluma göstermektir'."
Tamamını okumak için tıklayın.