Kültür-Sanat

"Cesaretiniz varsa Diyarbakır'da Süleyman Soylu ya da Binali Yıldırım'ı aday gösterin"

HDP Eş Genel Başkanı Buldan, 5 bin HDP üyesinin cezaevinde olduğunu söyledi

25 Kasım 2018 19:08

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, AKP'nin Diyarbakır'da seçimi kaybedeceğini bildiği için büyük şehir belediyesine kayyım olarak atanan Cumali Atila'yı aday gösterdiğini söyledi. Buldan, AKP'nin cesaret edemediği için Diyarbakır'da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ya da TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ı aday göstermediğini ifade etti.

İstanbul Arnavutköy'de partisinin ilçe örgütünün düzenlediği  toplantıda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 31 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerle ilişkin  "Biz bir halk ittifakıyız. Bu ülkenin barıştan yana olan kesimleriyiz. Her türlü engelleme çabalarınıza rağmen bizler güç birliklerimizi Türkiye’nin her yerinde oluşturacağız. Kürdistan’da Kürdistani partilerle, Türkiye’nin batısında tüm güç birliği partileriyle birlik oluşturacağız. Cumhur ittifakına karşı halk ittifakını oluşturacağız. Bunu hiçbir şekilde engelleyemeyecekler" dedi.

Buldan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

Bugün 25 Kasım, bugün Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü. Kadın yoldaşlarımın bu mücadele içinde verdiği emeğin, ödediği bedelin çok anlamlı olduğunu belirtmek isterim.

"5000’e yakın üyemizin tutuklu"

Bugün HDP, yerel seçimlere giderken yine bir şiddet politikasıyla karşı karşıya. 7 Haziran seçimlerinden sonra başlatılan bu konseptle demokratik siyaseti tasfiye etmeye çalışanlar başta milletvekillerimiz olmak üzere, belediye eşbaşkanlarımızı, partili arkadaşlarımızı tutuklayarak rehin aldılar. Cezaevinde milletvekillerimiz, belediye eşbaşkanlarımız ve 5000’e yakın üyemizin tutsak edildiği bir dönemde yeniden seçim sürecine girdik. Bu seçim süreci bizler açısından bir referandum niteliğindedir. Bir seferberlik ruhuyla çalışacağız ve hep birlikte kazanacağız. 

7 Haziran’da denediler ama başaramadılar, 1 Kasım’da denediler, başaramadılar. Her şeye rağmen bu halk iradesini kimseye teslim etmedi ve parlamenterlerini Meclis’e gönderdi. Onlar bizleri Meclis’e sokmamaya, tasfiye etmeye çalıştılar ama başaramadılar. 31 Mart’ta da başaramayacaklar. 

"Halk ittifakını oluşturacağız"

Şimdi bir tarafta Cumhur İttifakı var. Bu Cumhur İttifakı’nın sözcüleri bizleri “zilllet ittifakı” olarak tanımlıyor. Biz bir halk ittifakıyız. Bu ülkenin barıştan yana olan kesimleriyiz. Her türlü engelleme çabalarınıza rağmen bizler güç birliklerimizi Türkiye’nin her yerinde oluşturacağız. Kürdistan’da Kürdistani partilerle, Türkiye’nin batısında tüm güç birliği partileriyle birlik oluşturacağız. Cumhur ittifakına karşı halk ittifakını oluşturacağız. Bunu hiçbir şekilde engelleyemeyecekler. 

"Diyarbakır'da Soylu ya da Yıldırım'ı neden aday göstermedin?"

Bugün baktılar ki kaybedecekler, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi yerlere belediye başkanlarını kazanamayacaklar, şimdiden karalama politikalarına başladılar. Bakıyoruz, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na kayyumu aday gösterdiler. Cesaretiniz varsa Diyarbakır’a İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu gönderin. Binali Yıldırım’ı gönderin. Ama cesaretleri yok. 

"Güç birlikleriyle AKP-MHP'nin elindeki belediyeleri alacağız"

Biliyorlar ki kaybedecekler. Söz veriyoruz, orada da, burada da kaybedecekler. Kürdistan’ın birçok yerinde belediyeleri alacağımız gibi istanbul’da, Ankara’da, Adana’da, Mersin’de oluşturacağımız güç birlikleriyle belediyeleri AKP-MHP faşizminin elinden hep birlikte alacağız. Bunun başka bir yolu yok. 

"AİHM kararı hukuki, sizin Demirtaş kararınız siyasi"

Onlar bir halkın ülkeyi yönetmesinden korkuyorlar. Bizlerin yani oluşturacağımız güç birliğinin bu ülkeye getireceği demokrasiden korkuyorlar. Onun içindir ki bugün Selahattin Demirtaş’ı, Figen Yüksekdağ’ı, Gültan Kışanak’ı, İdris Baluken’i, Sebahat Tuncel’i rehin olarak tutmaya devam ediyorlar. 

Bugün AİHM bir karar verdi. Sevgili Selahattin Demirtaş’ın tahliye edilmesine dair kararı AKP siyasi bir karar olarak nitelemekte. Hayır, AİHM’in kararı hukuki bir karardır. Sizin Selahattin Demirtaş’ı cezaevinde tutmanız siyasi bir karardır. Arkadaşlarımız siyasi rehinedir. 

"Demirtaş'a sahip çıkarsanınız geleceğinize sahip çıkarsınız"

Türkiye’nin adaleti, hukuku, yargıçları, savcıları ne yazık ki bu kararın arkasında durmamaktadır. Türkiye’de demokrasiden yana olan hukukçulara, vicdanlı aydınlara, yazarlara ve bu ülkenin önde gelen isimlerine seslenmek istiyorum, Selahattin Demirtaş’a sahip çıkmak herkesin geleceğine sahip çıkması demektir. Bugün Selahattin Demirtaş’a sahip çıkarsanız yarın kendi geleceğinize sahip çıkmış olacaksınız. Bu kararın bir an önce yerel mahkemeler tarafından dikkate alınması ve sevgili Selahattin Demirtaş’ın bir an önce tahliye edilmesi gerekmektedir. Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde kalması yeni bir hukuksuzluktur. 

"Türkiye'nin itibarı ayaklar altına alındı"

Bugün uluslararası arenada Türkiye’nin itibarı ayaklar altına alınmıştır. En azından bu itibarı düzeltmek için Demirtaş ve tüm milletvekillerimiz serbest bırakılmalıdır. 

"Adalet bir gün AKP’ye de lazım olacak"

Bizler Demirtaş’ın tahliyesi ve bunun emsal teşkil etmesiyle birlikte diğer arkadaşlarımızın tahliyesi için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu ülkede adalet herkese lazım olacak. Adalet bir gün AKP’ye de lazım olacak. Ama bugün bu kararı verenler, o gün bu hukuktan, bu adaletten beklediğini alamayacak. Yol yakınken bu ülkenin barışı, özgürlüğü, demokrasisi için herkes elini taşın altına koymalıdır. 

Türkiye halklarının, tüm etnik kökenlerin, kimliklerin ve inançların bir arada ve barış içinde yaşaması bu ülkenin geleceği açısından önemlidir. Bunun için bir fırsat var önümüzde, bu da 31 Mart yerel seçimleridir. Hep birlikte çalışacağız, başaracağız. Gece gündüz demeden çalışacağız. 

Özellikle İstanbul’da. İstanbul demek Türkiye demek. İstanbul’da kazanmak demek Türkiye’de kazanmak demek. Kimi gönderirlerse göndersinler, Binali Yıldırım da gelebilir, Recep Tayyip Erdoğan da gelebilir. Halkların ortak ve birlikte göstereceği güçbirliğinin karşısında kimsenin şansı yok. Biz kazanacağız, yok sayılanlar kazanacak, ezilenler kazanacak, demokrasiden yana olanlar kazanacak, barıştan yana olanlar kazanacak. Türkiye halkları bu seçimde ortak bir tavırla Türkiye’nin geleceğine damga vuracak. Gelecek bizimdir, barış bizimdir, özgürlükler bizimdir.