Neşe Nur Karahan Yeşil Artvin Derneği Başkanı; 25 yılı aşkın süredir devam eden Cerattepe Direnişi’ni, Yeşil Artvin Derneği’nin kuruluş aşamasından bu yana hukuksal kazanımlarla gönderdiği iki şirketin hikâyesini, Cengiz Holding’in sürece dahil olması ile hukukun nasıl askıya alındığını açıkladı.
Birgün'den Cansu'nun yazı dizisinin kikicisi olan, "Söz sırası Cerattepelilerde: Bizler kazanacağız!" başlıklı yazısı şöyle:
Bu dava Artvin’e sahip çıkma davasıdır
Neşe Nur Karahan Yeşil Artvin Derneği Başkanı
Kişisel olarak madenden haberimin olması, ilk imtiyaz sahibi Öner Gürses’in Kafkasör’deki arazilerini kiralamak istemesini duymamla başladı. Madencilik için kamp alanı yapılacağını duyduğumda, madenciliği Murgul’dan da bildiğim için tepki gösterdim.
Eve gelip eşim ile konuştum, Artvin’in üstünde maden çıkarılacağını söyledim. Eşim SHP’nin ilk ilçe başkanlarındandı, görüşmeler yapıldı ve Artvin ormanlarının korunması gerektiğine dair ortak bir metin hazırlandı. Artvin’deki ilk ortak mücadele 1994 yılında böyle başladı. 92’de imtiyaz hakkı alınmış, 94 yılında ise sondaj çalışmalarını başlatmak istediler. Eşim Yar. Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu’nu arayıp yardım istemiş. Oğuz hoca da o zaman Orman Ürünleri Araştırma Enstütüsü’nde çalışıyordu. Oğuz hoca MTA’dan bilgi ediniyor. O esnada herkes araştırmaya başladı. Kafkasör arenanın 500 metre yukarısında sondajlar başladı.
90’lı yıllarda da inekler öldü
Araştırma yaptıkça, 90’lı yıllarda burada Öner Gürses’in maden mühendisi olan eniştesinin arama ruhsatı ile yaptığı sondajda ‘yeterli rezerv yoktur’ diyip çekilirken Gürses’e de ‘buraları kapat’dediğini öğrendik.
Eniştesinin önerisi ile Kafkasör’deki arazileri kapatan Gürses, ilk şirket olan Cominco’ya araziyi verdi ve hikâye başladı. Cominco Madencilik A.Ş. adlı Kanadalı şirket 1989 yılında arama ruhsatı, 1991 yılında ön işletme ve 1994 yılında işletme ruhsatı alır ve bölgede çalışmalara başladı.
Siyanürle altın arayacaklarını duyduğumuzda burada iki genç doktor vardı, onlardan da araştırma yapmalarını istedik. Bergama ile ilgili bir takım bilgilere ulaştılar. Biz araştırma yaparken yukarıda da sondajlar devam ediyordu. Yeraltı sularına sondajlardaki kimyasalların karışması sonucu inekler öldü.
Valinin uyarısı ile dernekleşme süreci başladı
95’in Ocak ayında eşimi trafik kazasında kaybettim. Mehmet’in bıraktığı yerden mücadeleyi ben devam ettirdim. Cominco Artvin’de Altın Madenciliği ve Çevresel Etkileri konulu bir panel düzenledi.
Oğuz hocanın konuşması çok etkiliydi, madenciler sorulan soruları yanıtlayamadı. Derneğin kurucularından Selçuk Kurt söz aldı ve Artvin şivesi ile “Siyanürü öyle güzel anlatıysınız ki ekmeğin arasına koy da ye, buyur sen ye” dedi.
O zamanın valisi de esnaflardan çağırıp ‘bu iş sandığınız kadar kolay değil, dernek kurun’ diyor ve 95 yılında bizler derneği kurduk. Artvin Valiliği Mahalli Çevre Kurulu’nun olumsuzluklar içeren görüşleri Resmi Gazete’de yayımlattı. O zaman devletin valileri vardı, halkı düşünüyorladı, şimdiki gibi şirketin valileri değildi.
İmzaları Bakan Aykut’a götürdük
MTA’nın 96 yılında yayımladığı raporda ‘Artvin’in heyelana duyarlı bir bölge olduğundan dolayı burada madencilik yapılırsa Artvin’de yaşam alanının tehlikeye gireceğinin’ yer aldığını öğrendik.
Memurluğu bırakmaış ve eşimden kalan pastane işine devam ettiğimden, hocalarla sabahları madeni konuşurduk. Bilimsel olarak ne ile karşılaşacağımızı öğrenmek için panel yapma kararı aldık, İTÜ’den KTÜ’den ODTÜ’den gelen hocaların anlatıları sonrasında karşılacağımız yıkımı öğrendik. Hocalar bizlere ‘endişelerinizde haklısınız burada asla madenciliğie izin vermeyin’ dedi.
Hocalar kapılı spor salonunda panel yapıp halkı bilgilendirdi, o paneli TRT çekti ve yayımladı. Nereden nereye.... Oğuz hoca Artvin’in üstünün altından daha değerli olduğunu belirten bir rapor yazdı. Toplantılar, paneller, mitingler derken 9 bin imza topladık ve dönemin Çevre Bakanı İmren Aykut’a götürdük. İmren hanım çok kalabalık gittiğimiz için şaşırmıştı, hepimiz tek tek neden maden istemediğimizi anlattık, halkın muhalefeti ile Cominco geri çekildi.
İkinci şirket dönemi
Cominco haklarını İNMET Mining’e devrederek çekildi. İkinci şirket dönemimiz başladı. Burada madencilik yapılamadığını, başlamadan gitmelerini söyledik.2005’ten sonra hukuksal süreç başladı. İlk dava açıldığında hemen yürütmeyi durdurma verildi. 2008 sonuna doğru, halkla toplantılar yapmaya çalıştılar.
Dört ayrı grupla ayrı ayrı toplantılar yapmaya çalıştılar, sadece bürokratlar gitti toplantıya, bizde öyle toplantı yapamazsınız o zaman biz de hocalarımızı çağıracağız, karşılıklı yapacağız dedik. Önce onlar anons yaptı sonra biz. Şirket anonsu gelin diyor, biz anonsta bu yanlıştır bilim insanları da olmalıdır bu toplantıda yoksa katılmayın diyoruz. Anons savaşları yaptık, biz başardık kimse gitmedi. Belediye başkanı odasında sunum yaptılar biz de gittik, dedik ki böyle olmaz, anlattıklarınızı anlamıyoruz, biz de hocalarımızı çağıracağız, halkın karşısında anlatın. Dönemin belediye başkanı ‘yönetici ben olayım iki tarafı da dinleyelim’ dedi. Karşılıklı anlatıldı. Hocaları ve bizi ikna edemeyince ‘Yasa bize izin veriyor’ dediler.
2008 sonunda jandarmayı yine oraya diktiler, ormanda büyük bir kısmı traşladılar. O süreçte mahkemeleri kazandık. Şimdi ikinci ÇED’e onay veren Danıştay 2009 yılında tuhsat iptalini onadı. İNMET Mining, siyasi erki ve Artvin halkını arkasına almadan bu işi yürütemeyeceğini anladığını belirtip çekildiğini duyurdu.
Ve Cengiz dönemi...
Bütün kazanımlarımızın sonrasında Cerattepe’nin tekrardan madenciliğe açılacağı şeytanın aklına gelmezdi. 2012 yılında ihale Cengiz Holding’e verildi. Yaşanacak tahribatın tam olarak görülebilmesi için hocalardan haritalar yaparak etki alanlarını işaretlemelerini istedik. Haritacı hocalar koordinatları ile işlediklerinde bir baktık ki mahallerimiz, köylerimiz, barajın bir bölümü, Genya’nın önü arkası, Hatila Millli Parkı’nın bir kısmı... 92’de Hatila Milli Parkı çalışması yapılırken, Milli park, iki tarafından daraltılarak Cerattepe alanı milli park sınırları dışında bırakıldığından madencilik yapılabilecekti.
Cengiz’in şirketine kadar işleyen hukuk durdu. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL, Artvin Valisi’nin talebi ile ikinci OHAL’i yaşıyoruz. Direnişi kırmak ve şirketi korumak için bütün yolları deniyorlar.
Basın açıklaması yapmamıza dahi izin verilmiyor. Vatandaşları korkutmak için herşeyi yapıyorlar. Daha önce hukuksal yollarla iki şirketi gönderdik, bizler mücadele etmeye devam edeceğiz. Derlerimize, suyumuza, toprağımıza sahip çıkacağız. Yaşam alanlarımızın talan edilmesine izin vermeyeceğiz.”
Yaşam alanımız talan edilirken susmayacağız
Erdoğan Gazihan(Yeşil Artvin Derneği kurucularından) “Burada doğdum burada büyüdüm. Burası bizlerin yaşam alanı, derneği kurduğumuzda saçlarımda beyaz yoktu, şimdi hepsi bembeyaz. Yıllardır bu haklı mücadelenin içerisinde yer alıyorum. STK’lar, siyasi partiler, kamu yöneticileri, valiler, emniyet müdürleri ile yıllarca mücadele içerisinde bizlere destek sundu. Dernek içerisinde, ikinci şirket olan İNMET ‘pılını pırtısını toplayıp’ gitmesine, kazanılan onlarca davaya, zaferlere ve Cengiz Holding’in işin işine girmesi ile yaşanan hukuksuzluklara hepsine tanıklık ettim. Biz mücadelemizi bilimsel verilere dayanarak sürdürdük, yıllarca kocaman yürekli hocaların, profesörlere danıştık, onları dinledik. Paneller, mitingler, basın açıklamaları, eylemler etkinlikler yaptık. İkinci bir Artvin yok. Artvin halkı direnmesini bilir. Madenciliğin burada yapılabileceğine inanmıyorum. Haksız bir girişim. 3-5 kişi zengin edilsin diye yaşam alanımız talan edilirken susmayacağız. Bizler doğadan yana tarafız.”
Derste maden anlatmak yasak
“Ben bir eğitimciyim, onun için bize büyük sorumluluk düşüyor. Cerattepe bizim için çok önemli bu bilinci öğrencilerimize de aşılamaya çalıştık. Öğrencilerim derste Cerattepe ile ilgili anaakımda yer alan ‘altın çıkacak Türkiye kalkınacak’ haberlerini sorduğunda, dünyada en fazla altının çıktığı Afrika’nın dünyanın en fakir kıtası olduğunu söyleyip, altının zengin yapmadığını belirttim. Artvin’in talan edileceğini anlattım. Bir arkadaşımız maden ile ilgili derste öğrencilere bilgi verdiği için soruşturma geçirdi, madenciliği anlatmamız yasakladı.”
“Hukuk bitti”
Ali Uğur Çağal Artvin Barosu Başkanı
“Artvin Barosu olarak bu süreçte aktif yer aldık ve bunu görev saydık. Bir de idealist avukatlarımız var tabi onlarla da dayanışma ile süreci götürdük. Yapılan tarihi savunmalar, mahkemeye sunulan bilimsel raporlara rağmen Danıştay ‘olur’ kararını nasıl verir diye sorduklarında ‘hukuk bitti’ diyorum. Hukuk diye bir şey kalmadı. Barışçıl yollarla direniş sürmelidir hukukla bir sonuç alınmayacak. Hükümet şunu anlamalıdır, halka rağmen maden bu iş yapılamaz. Süngü zoru ile maden çıkarıyorlar.”
Beraber örgütledik
Artvin ÖDP Merkez İlçe Başkanı Kamil Güven:
“Cerattepe direnişi 25 yıllık bir mücadelenin öyküsü. Son iki senedir saldırılar güçlendi. Artvin’in elini kolunu bağlayıp şirketi Cerattepe’ye çıkardılar. Direnişi burada hep birlikte örgütledik. 50 yaşına geldim , Artvin’de hiç olmamış şeyler gördük. Hastane virajında gaza boğdular bizi. Gazdan göz gözü görmüyordu. Gençler yukarıya çıkışı durdurmaya çalışsa da gazla herkesi dağıttılar... Yıllarca hukuk zaferi ile kazandığımız Cerattepe’yi jandarma koruması altında yıkmaya talan etmeye çalışıyorlar. OHAL ile elimizi kolumuzu bağladıklarını düşünseler de biz yine kazanacağız. “