T24 - Bin 258 CEO ile yapılan bir ankete göre, CEO'ların yüzde 48'i küresel ekonominin önümüzdeki 12 ay içinde düşüşünü sürdüreceği görüşünde.
PwC tarafından gerçekleştirilen ve Davos'ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu'nda açıklanan 15. Yıllık Küresel CEO anketi sonuçlarına göre, CEO'ların yüzde 48'i küresel ekonominin önümüzdeki 12 ay içinde düşüşünü sürdüreceği görüşünde. Bin 258 CEO ile yapılan görüşmelere dayanan anketin sonuçlarına göre belirsizlik 2012'yi gölgeliyor ama şirket geliri artışı konusundaki güven, 2009'un üzerinde olmayı sürdürüyor. Yetenek yönetimi ise CEO'lar için en önemli konuların başında geliyor. Katılımcıların yalnızca yüzde 15'i küresel ekonominin 2012'de iyiye gideceğini düşünüyor. Bu oranın yaklaşık üç katı CEO ise küresel ekonominin durumuna oranla kendi şirketlerindeki büyümenin önümüzdeki 12 ay içinde artacağına inanıyor. Bu sonuçlar, CEO'ların zorlu ve değişken ekonomik dönemlerin yönetimini öğrendiklerine inandıklarını gösteriyor.
Geçen yılki anket sonuçlarına göre katılımcı CEO'ların yüzde 48'i gelecek 12 ay içerisinde şirketlerinde yaşanacak gelir artışına "oldukça güvenir"ken bu senenin anketinde bu görüşte olan CEO'ların oranı yüzde 40. Bu oran 2010 yılı anketinde "oldukça güveniyor" yanıtını veren CEO'ların oranı olan yüzde 31'in üzerinde.
Anket sonuçlarının ortaya çıkardığı bir başka veri ise CEO'ların yarısından fazlasının şirketlerindeki çalışan sayısının gelecek 12 ay içinde artacağı yönünde görüş bildirmiş olması. Bu durum sektörden sektöre farklılık gösterse de en fazla işe alımın eğlence ve medya sektöründe yapılmasının beklendiğini söylemek mümkün.
TÜRKİYE'DEN BİR GÖRÜŞ
Araştırma kapsamında ayrıca dünya genelinden 38 CEO ile daha detaylı görüşmeler gerçekleştirildi. Türkiye'den bu CEO'lar arasında yer alan Eczacıbaşı Topluluğu CEO'su Dr. Erdal Karamercan araştırmada küresel istikrar, yetenek yönetimi ve sürdürülebilirlik konusundaki görüşlerini aktararak şöyle dedi; "Ekonomik belirsizliklerin öne çıktığı bir dönemde, bölgedeki politik belirsizlikler geleceği öngörmemizi oldukça zorlaştırıyor. Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki gelişmeleri yakından izliyoruz. Arap Baharı'nın nasıl biteceğini, ya da yayılacağını ve çevremizdeki gerginliklerin yaratabileceği sonuçları öngöremiyoruz. Bu belirsizlikler, küresel istikrarın sağlanmasını olumsuz yönde etkilediği gibi, ekonomik öngörüde bulunmayı da zorlaştırıyor."
Yetenek yönetimi konusunu "eskiden insanlar iş arardı, artık şirketler yetenek arıyor" sözleriyle değerlendiren Karamercan, sürdürülebilirlik konusunda da şunları söyledi: "Son 4 yıldır, inovasyon çalışmalarımızda sürdürülebilirliğe odaklanıyoruz. Geliştirdiğimiz tüm ürün, hizmet ve teknolojilerde önceliğimiz sürdürülebilirlik. Tasarım, üretim ve yönetim yaklaşımımız, tüm süreçlerimizde daha az doğal kaynak kullanımını hedefliyor. Ayrıca, tüketicilerimize sunduğumuz tüm ürün ve hizmetlerin, onların daha az kaynak kullanmalarına destek olmasını amaçlıyoruz. "
EN BÜYÜK DÜŞÜŞ BATI AVRUPA'DA
Anket sonuçlarına göre, beklenildiği üzere en büyük güven düşüşü Batı Avrupa'da yaşandı. Ülke borcu krizi nedeniyle geçen yıl kendilerinden emin olan yüzde 40 oranındaki Avrupalı CEO sayısı büyük bir düşüş göstererek yüzde 25'e ulaştı. CEO'ların arasındaki güvenin geçen yıla göre yüzde 54'ten yüzde 42'ye gerilediği Asya Pasifik'te de kısa vadeli güvende düşüş yaşandı. Asya Pasifik bölgesindeki en büyük düşüş Çin'de görülüyor. Çin'de geçen yıl yüzde 72 oranında olan CEO'lar arasındaki "oldukça güveniyor" görüşü, bu yıl yüzde 51 oranına geriledi.
CEO'lar arasında geçen yıl yüzde 88 düzeyinde olan güven oranı Hindistan'da yüzde 55'e gerilerken ABD'de de geçen yıl yüzde 45 düzeyinde olan bu oran yüzde 41'e geriledi. Afrika'da ise güven artışı gözleniyor. Geçen yıl Afrika'da CEO'ların yüzde 50'si büyüme beklerken bu yıl bu beklentinin oranı yüzde 57 düzeyine ulaştı.
EN BÜYÜK ENDİŞE KÜRESEL EKONOMİDEKİ BELİRSİZLİK
Gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre CEO'ların yüzde 80'i ekonomik büyümedeki belirsizlikten, yüzde 64'ü sermaye piyasalarındaki istikrarsızlıktan, yüzde 66'sı mali açıklara ve borç yüküne yapılan hükümet müdahalelerinden, yüzde 58'i döviz kuru değişkenliğinden ve yüzde 56'sı ise düzenlemelerden kaynaklanan endişeleri ifade ediyorlar. Ayrıca CEO'ların yüzde 56'sı şirketlerinin devlet borcu krizinden finansal olarak etkilendiğini belirtirken, yüzde 45'i ise müdahalede bulunmak için çeşitli adımlar attığını ifade ediyor.
DENNİS M. NALLY: CEO'LARIN GÜVENİ GİTGİDE AZALIYOR
PwC Küresel Başkanı Dennis M. Nally anket sonuçlarını, "Krizin artçı şoklarıyla başa çıkmaya çalışan CEO'ların güveni gitgide azalıyor. CEO'lar küresel ekonominin gidişatı ve iyileşme hızı konusunda hayal kırıklığı yaşıyor. 2008 yılından bu yana temkinli bir biçimde oluşturulan iyimserlik yok olmaya başladı. Avrupa Birliği'nde devam eden borç krizi, yaşanan diğer tüm ekonomik belirsizliklerle birlikte dünya genelinde iş hacminin büyümesi konusunda hissedilen güveni kırdı. Hızla büyüyen Asya ve Latin Amerika ekonomileri bile küresel ekonominin zayıfladığı izlenimini güçlendiren, devam eden ekonomik durgunluğun gerçeklerinden etkileniyor. Dünya genelindeki CEO'lar küresel ekonominin sağlığından endişe ediyor" şeklinde değerlendirdi. uzun vadeli durgunluk döngüsünün, CEO'lara işlerini nasıl daha etkin yönetebileceklerini öğretmiş olmasının olumlu olduğunu belirten Nally, "CEO'lar artık küresel pazarlarda değişkenlik, gelişmiş ekonomilerde talep zayıflığı ve gelişmekte olan pazarlardaki belirsizlik gibi unsurlarla tanımlanan ekonomi ile başa çıkma konusunda daha hazırlıklılar. Pek çok CEO tüm bu zorlu koşullara rağmen gelir artışı elde edebileceklerine inanıyor" dedi.
CEO'LARIN YÜZDE 46'SI ÖNÜMÜZDEKİ 3 YILDAN UMUTLU
Bu arada yine anket sonuçlarına göre daha uzun vadede CEO'ların duydukları güven de düşüş gösterdi. CEO'ların yüzde 46'sı gelecek üç seneye ilişkin olarak büyüme konusunda kendilerine "oldukça güveniyor" olduklarını belirtiyor ve bu oran geçen senenin sonuçlarına göre yüzde beşlik bir düşüş anlamına geliyor. Uzun vadede büyüme konusunda en az güvene sahip olanlar Batı Avrupa ve Latin Amerika'daki CEO olurken, Kuzey Amerika'daki CEO'ların yüzde 54'ü uzun vadede büyüme konusunda oldukça eminler.
BÜYÜME FIRSATLARI
CEO'lara göre önümüzdeki bir yılda en iyi stratejik büyüme fırsatları, mevcut pazarlardaki payı artırmak ve yeni ürün ve hizmet geliştirmek suretiyle gerçekleşecek. CEO'ların neredeyse üçte biri bu iki unsura atıfta bulunurken, yüzde 18 ile yeni pazarlara girme ve yüzde 10 ile ise ortak girişim ve işbirliği kurma bu görüşü izleyen unsurlar oldu. Satın alma ve birleşme pazarında toparlanma beklentileri ufukta görünmediği için satın alma ve birleşme faaliyeti planlayan CEO'ların sayısı da düşük kalmaya devam ediyor.
Ankete verilen cevaplara göre, gelişmekte olan pazarlar CEO'lar için önemli büyüme fırsatları sunmaya devam ediyor. Genel itibariyle CEO'ların yüzde 59'u gelişmekte olan pazarların gelişmiş ekonomilere oranla şirketlerinin geleceği için daha önemli olduğunu düşünüyor. Gelişmiş ülkelerdeki CEO'ların hemen hemen yarısı gelişmekte olan pazarların kendi gelecekleri için en önemli etmen olduğunu ifade ederken, büyüme hedefleri kapsamında düşünülen ülkelerin en başında BRIC ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) yanı sıra ABD ve Almanya yer alıyor. Büyüme için ilk üç ülkeyi seçmeleri istendiğinde ise CEO'lar 60 farklı ülkeyi seçtiler.
CEO'ların yüzde 70'i temel olarak müşteri talebi ve ekonomik koşullar nedeniyle stratejilerinde gelecek 12 ayda değişiklik yapmayı planladığını belirtirken, önemi giderek azalsa da maliyet azaltma CEO'lar için halen kilit konulardan birisi konumunda görülüyor. CEO'ların yüzde 76'sı geçtiğimiz 12 ayda maliyet kısma yoluna gittiklerini belirttiler, bu oran geçen yıl yüzde 84 seviyesindeydi. Bu arada CEO'ların yüzde 66'sı ise önümüzdeki 12 ayda maliyet kısacaklarını ifade ettiler.
YETENEK ENGELİ
Doğru yeteneği bulma ve tutma halen CEO'lar için temel endişelerden birisi olarak görülüyor. Katılımcıların sadece yüzde 30'u şirketlerinin stratejisini uygulamak için gerekli yeteneğe erişebilecekleri konusunda kendileri "oldukça gvüvenirken", yüzde 43'lük bir kesim sektörlerinde işe almak üzere çalışan bulmanın zorlaştığını ifade ettiler. CEO'lara göre yüksek potansiyele sahip orta seviye yöneticileri işe almak ve tutmak en büyük yetenek engeli, yetenekli üretim personeli ve daha genç çalışan bulmak ise bunu takip ediyor.
Farklı yetenek ihtiyaçlarına sahip endüstriyel üretim ve ilaç sektörü gibi sektörler dahi bu zorluk ile yüzleşmek durumunda olduklarını belirtiyorlar.
Yavaş ilerleyen ekonomiye rağmen şirketler işe alımda çekingen hareket etmiyor. CEO'ların yarıdan fazlası geçtiğimiz 12 ayda şirketlerindeki çalışan sayısını artırdıklarını söylerken, yine aynı oranda katılımcı bu trendin sürmesini bekliyor. Öncelikle Orta Doğu/Afrika, onun ardından Kuzey Amerika'daki CEO'lar geçtiğimiz 12 ayda işe alımda artış olduğunu belirtirken Asya'daki CEO'lar büyük ihtimalle gelecek yıl çalışan sayısını artıracaklarını ifade ettiler. Katılımcıların sadece yüzde 18'i gelecek yıl çalışan sayısını düşürmenin gerekeceğini belirtirken, bu oran önceki yıl yüzde 23'e olarak belirlenmişti.
Ankete katılan CEO'ların yüzde 53'ü muhtemel bir yetenek eksikliğini büyüme tehdidi olarak gördüklerini de ifade ettiler. Büyüme karşısındaki tehditler olarak görülen diğer unsurlar ise; yüzde 55 oranında muhtemel vergi artışları, yüzde 50 oranında değişen tüketici harcama tavırları, yüzde 46 oranında enerji maliyetleri, yüzde 40 oranında büyümenin finanse edilememesi, yüzde 38 oranında yeni pazar oyuncuları, yüzde 34 oranında tedarik zinciri güvenliği ve yüzde 30 oranında temel altyapı yetersizliği olarak sıralandı.
CEO'ların dörtte üçü, gelecek 12 ayda yetenek yönetimi stratejilerinde değişiklik yapmayı öngördüklerini belirtti ve böylece değişim hedefinin zirvesine yetenek yönetimi konusu da art arda ikinci yılda da yerleşmiş oldu.
CEO'ların yüzde 70'i zamanlarının daha fazlasını şirketlerindeki liderlik ve yetenek havuzunun geliştirilmesine ayırmak istediklerini söylediler ki bu konu müşteriler ile toplantıların hemen arkasında yer aldı. Diğer CEO öncelikleri ise, yüzde 62 ile şirketteki verimliliğin iyileştirilmesini ve yüzde 54 ile strateji belirlenmesi ve riskin yönetilmesini olarak sıralandı.