-Çelik: Asla bir kasıt olamaz ANKARA (A.A) - 29.12.2011 - AK Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Türkiye'nin Irak sınırındaki olayla ilgili olarak, ''Eğer olay şu ana kadar ortaya çıkmış şekliyle vuku bulmuşsa asla bir kasıt olamaz. Burada olsa olsa, bir kusur, bir istihbarat hatası mıdır? Bu bir kusur mudur? Bu bir zaaf mıdır? Bu bir yanlışlık mıdır? Bunları yapılan araştırmalar ortaya koyacaktır'' dedi. Çelik, AK Parti'de yapılan MKYK toplantısında ele alınan konularla ilgili açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, Türkiye'nin Irak sınırında meydana gelen olayla ilgili olarak, ''Örtbas edilmeyecek gereği yapılacak dediniz. İçişleri ve Milli Savunma Bakanı'nın istifası etmesi de bu kapsamda değerlendirilebilir mi? Gündemde mi?'' sorusu üzerine, ''Benim üzerinde durduğum şey, idari ve adli soruşturma yapılıyor. Biz hakim ve savcı yerine konuşamayız. Şu anda sizinle beraber oturup suçlu tespitinde bulunamayız. benim sözüm çok açıktır ne anlama geldiği de herkes tarafından çok iyi anlaşılıyor'' cevabını verdi. Çelik, ''Genelkurmay Başkanlığının açıklamasında 'kaçakçı' ifadesi yer almıyor. terör örgütü vurgusu var. Burada bir tezat söz konusu mu?''sorusuna da, ''tezat olmadığı'' karşılığını verdi Genelkurmay Başkanlığının 8 maddelik açıklamasını çok iyi okuduğunu anlatan Çelik, açıklamasında ''terörist zannı ve kastı ile yapılan bir hava harekatı vardır'' dediğini anlattı. Hantepe saldırısında mühimmatların teröristler tarafından katırlarla taşındığını anımsatan Çelik, şöyle devam etti: ''O zaman da tabii Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) yönelik niçin madem ki katırlarla bu mühimmatların taşındığı tespit edilmesine rağmen tedbir alınmadı şeklinde eleştiriler oldu, dolayısıyla orada tekrar söylüyorum,. Benim söylediğim ile Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamada temelde bir fark yok. Ama onlar daha çok terör örgütünün kullandığı bir güzergahta yapılan bir orada bir hava operasyonu olduğunu söylüyorlar. Ama genelkurmay bu açıklamayı yaptığı zaman da bu kaybettiğimiz insanların kimliği, isimleri, yaşları henüz tam olarak belli değildi. Ama şimdi 35'inin de kimliği tespit edilmiş durumda ve çoğu da 30 yaşın altında olan genç insanlardan oluşuyor.'' -''Türkiye terörle mücadele etmek zorundadır''- AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, bir başka soru üzerine, bu insanların detaylı kimlikleri, varsa bağlantıları, orada bulunma amaçları yapılan detaylı araştırmalar sonucunda ortaya çıkacaktır'' dedi. Çelik, şöyle konuştu: ''Bir kaza olması, maalesef diyorum, olması, Türkiye'nin terörle mücadele etmemesini gerektirmez. Türkiye, terörle mücadele etmek zorundadır. Gerek Silahlı Kuvvetler, gerek jandarma birlikleri, gerek polis, özel harekatçılar, korucular ne ise bu fitne bitinceye kadar mücadelesini yapmak zorundadır. Bizim arzumuz şudur; tek bir insanın burnu kanamasın, tek bir insan ölmesin. İnsanların ölmesiyle bugün yeryüzünde bu meseleler bugüne kadar çözülmemiştir. Biz de her vesile ile söylüyoruz, bu ateşin, bu fitnenin bitmesi için AK Parti üzerine bugüne kadar fedakarlık denilecekse fedakarlığı sonuna kadar yaptı bundan sonra da yapacaktır. Bu müessif olaya niçin yol açıldı? Orası durup dururken Türkiye'de bir terör olgusu olmasaydı, böyle bir hadise de vuku bulmayacaktır. Bunu söylerken, bunu masumlaştırmak, meşrulaştırmak niyetinde değilim. Ama işin bu boyutunun da göz ardı edilmemesi gerekiyor. Hani kurunun yanında yaş da yanar, böyle bir mantığımız yok. TSK, terörle mücadele eden unsurlarımız sırtlarında yumurta küfesi, yumurtaların arasından yürüyormuş gibi hassas olmak durumundadır. Hatırlarsanız, daha önce yaptığım bir açıklamada, biz; terörist unsurlara karşı devletimiz, silahlı güçlerimiz; terörist unsurlara karşı şahin olacaktır ama masum insanlara karşı güvercin olacaktır. Diyeceksiniz ki, 'bunlar illegal bir iş yapıyorlar'. Ama suç ve ceza orantısı açısından baktığınız zaman kaçakçılık yapan insanlara karşı böyle bir şey söz konusu olmaz. Onları alır yargılarsınız. İllegal faaliyet yapıyor olabilir, onun kanunlarımızda, hukukta karşılığı ne ise o yapılır. Dolayısıyla terörle mücadele devam edecektir ama temenni ederiz ki böyle bir talihsiz olayla karşı karşıya kalmayız.'' -''Araştırmalar ortaya koyacaktır''- Çelik, ''Mağaradaki teröristleri ikna için saatlerce uğraşan bir askerin, kaçakçılık amacıyla giriş yaptığı belirtilen teröristlere bomba yağdırmasını nasıl açıklamak gerekir'' sorusuna ise şu yanıtı verdi: ''Herkesin şapkasını önüne alıp bu konu üzerinde düşünmesi gerekiyor. Bir taraftan, parkasını teslim aldığı teröriste girdiren bir asker, mağarada kıstırdığı teröristi canlı olarak teslim almak için, onun da canına zarar gelmeden ikna etmeye çalışan insanlar, bu irade, kasıtla özellikle kaçakçılık yapan insanların ölümüne sebebiyet vermek istemezler. Böyle bir şey olması söz konusu değil. Dolayısıyla ben şahsen ve yaptığımız toplantıda ortak kanaat budur; böyle bir şey kesinlikle eğer olay şu ana kadar ortaya çıkmış şekliyle vuku bulmuşsa asla bir kasıt olamaz. Burada olsa olsa bir kusur, bir istihbarat hatası mıdır? Bu bir kusur mudur? Bu bir zaaf mıdır? Bu bir yanlışlık mıdır? Bunları yapılan araştırmalar ortaya koyacaktır.'' -Herkesten bilgiler alındı- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Genelkurmay Başkanı veya yetkilileriyle görüşüp görüşmediği şeklindeki soru üzerine, Çelik, ''Sabah ilk saatlerden itibaren bu temaslar olmuştur. Başbakanımız, gerek Genelkurmay'dan gerek İçişleri Bakanlığından ve bu meselede terörle mücadele ile ilgili koordinasyondan sorumlu olan başbakan yardımcısından, validen herkesten bilgiler almıştır. Bu bilgiler bizimle de paylaşılmıştır. Bu açıklamaları da bu çerçevede yapıyorum'' dedi. -Kepenk kapatma- Çelik, BDP'nin çağrısıyla bölgede esnafların kepenk kapattığını ve birçok olay çıktığının belirtilmesi üzerine de şu değerlendirmeyi yaptı: ''35 vatandaşımızın, onların akrabalarının onların sevenlerinin canı yanmıştır. Ve Türkiye müessif bir olayla karşı karşıya kalmıştır. Özellikle ajitasyona, tahrike gerek yok. Bu tahrik kimseye kar, fayda sağlamaz. Hukuk devleti mantığı içinde görmeyen, örtbas eden, yok sayan bir mantık, bir idare, bir yaklaşım olsa, birilerinin belki sokak hareketlerine tevessül etmesi, hoş görülebilir, belki mazur kabul edilebilir. İnsanlar, demokratik yollarla olup bitenlere tepkilerini de ortaya koyabilirler ama BDP'nin bu meseledeki yani yas ilan edebilirsiniz, yani yas ilan etmek anormal bir şey değil, son derece insani ve demokratik bir şeydir. Ama insanların sokaklara dökülmesine, şiddete eğer teşvik ederseniz, eğer onları bu manada tahrik ederseniz, bu başka insanların da canının yanacağı anlamına geliyor. Bazı canlar yanmışken daha fazla canın yanmasını talep etmemek lazım. Yani ben kimsenin böyle bir sadizm içinde olabileceğini düşünmüyorum. Dolayısıyla değerli arkadaşlar, olay ne kadar üzücü olursa olsun, ne kadar vahim olursa olsun daha teenni ile hareket etmek, daha sağduyu ile hareket etmek ve başka canların yanmamasını, başka insanların zarar görmemesini temin etmek bizim görevimiz olmalıdır. Doğu ve Güneydoğu'daki kepenk işi maalesef PKK'nın, KCK'nın ve BDP'nin teşvik ve zorlamalarıyla yapılan bu kepenk kapatmalar esnafımıza çok büyük zararlar vermiştir. Esnafımıza illallah dedirtmiştir. Birçok konuştuğum insan, 'yeter artık' demiştir. İnsanlar kendiliğinden çoluk çocuğunun rızkının geldiği yere kilit vurmak istemez, kepenk kapatmak istemez. Dolayısıyla hep böyle benzeri olayda hemen zaten zor durumda olan esnafa kepenk kapattırmanın kesinlikle doğru olmadığını ve o insanların kendi arzularıyla bu kepenkleri kapatmadığını biliyorum.''