Yaşam

Celal Şengör: RTÜK mahkemeye verilmelidir

Bugün RTÜK’ün temsil ettiği zihniyetle mücadele, onun peşini bırakmamak ülkemizdeki her uygar insanın önemli görevlerinden biridir.

22 Ocak 2012 02:00




Prof. Dr. Celâl ŞENGÖR
(Cumhuriyet - 22 Ocak 2012)


Milliyet’te tesadüfen Can Dündar’ın yazısını okuyarak RTÜK’ün son marifeti hakkında bilgi sahibi oldum. Bu kurul ülkemizde fayda yerine zarar üretmektedir. Özellikle ifade özgürlüğüne, sanatın kendini takdimine ve doğal olan pek çok şeyin gösterilmesine engel olmaya kalkan bu kurulun Can Dündar’ın yazısı sayesinde haberdar olduğum son kararı, en hafif ifadeyle ilkeldir. Bu ilkel karar, onu alanların bilgi ve görgülerini yansıttığı için, bu kişilerin bir ülkenin televizyon dünyasını denetlemeye ehil olmadıklarının da bariz ve tartışılması pek de mümkün olmayan bir belgesidir. RTÜK’ün kararı, 19 Mayıs’ta gençlerin şort, kısa etek ve atletle sahaya çıkmasına bazı gerici çevrelerin duyduğu tepkiye paralel bir düşünce dünyasının yansımasıdır ki, böyle ilkel bir dünyanın toplum yaşamında etkili olmasına hiçbir uygar çevrede göz yumulamaz.


RTÜK bu kararı nedeniyle behemehal etkilenen çevreler (yani tüm vatandaşlarımız) tarafından ifade ve seyir özgürlüklerine vurulan darbe, çocuklarının eğitimine çekilen set ve ülkeyi gerici güçlerin eline teslime yataklık etmek suçlarından (veya bu fiillerin yasalarımızda suç olarak ifadesini bulmuş karşılıklarından) ötürü mahkemeye verilmeli, mümkünse bu kararlardan sorumlu olanlardan yüklü tazminatlar talep edilerek kendileri ayrıca hapisle cezalandırılmalıdır. Gerçi şu andaki İslamcı hükümet muhakkak onları koruyacaktır.


Geçen akşam AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik Bey’i dehşet içerisinde dinlerken, normal spor kıyafetlerle statlarda gösteri yapan gençlere kendisinin muhafazakâr dediği çevrelerde bir tepki oluştuğu, kendisinin de bu tepkiye saygı gösterdiğini söylediğini duydum, kulaklarıma inanamadım. Bu zat, 21. yüzyılda, maalesef, ülkemizde milli eğitim ve kültür bakanlıkları yapmıştır. “Darwin teorisi komünistlerin teorisidir” cevherini yumurtlayan da aynı zattır, akıllı tasarım gibi bilimsel bir zırvalığın ders kitaplarımızda bulunmasını uygun bulan da aynı zattır.



Örnek olur


Bu tip politikacılar RTÜK’ün bugünkü üyeleri gibi kişileri kollayarak zamanla bir halkın felaketine yol açarlar (Mesela Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Katolik kılisesinin gerici etkisinde kalan politikacılarca batırılmıştır; benzer şekilde İspanyol Denizaşırı İmparatorluğu’nu çökerten de gerici politikacılar ve papazlar olmuştur). Bu nedenle, ümit edilen odur ki bahis konusu RTÜK üyelerine verilebilecek ceza bir şekilde gene devletimize ödettirilebilecek sırf tazminat değil, onları şahsen etkileyecek ve toplumdan izole edecek hapis olsun ve bu tip muzır kararları alabilen kişilerin toplum yaşamından dışlanmalarına örnek teşkil etsin.


Şimdi RTÜK’ün ceza verdiği kanallara pek hoş ve eğlenceli bir iş düşmektedir: Viyana Filarmoni Orkestrası’nın bu seneki yeni yıl konserindeki Josef Strauss’un “Brennende Liebe” isimli polka mazurunu çalsınlar ve o polka mazura bu sene televizyon yayınında eşlik eden enfes bale gösterisini göstersinler (TRT bunu yapmıştır). O koreografi bir sevişmeyi temsil eden bir koreografidir ve özellikle balerinin çok güzel olan vücudunun tüm detaylarını gözler önüne seren enfes bir kostüm içinde sunulmuştur. Zaten koregorafinin teması Gustav Klimt’in (1862-1918) Der Kuss (Öpücük: 1907-1908) adlı eserinden alınmıştır ve bu meşhur eser, Zenta muharebesinde (11 Eylül 1697) durup dururken ve Amcazade Hüseyin Paşa’nın (1644-1702) akılcı tavsiyelerine rağmen Avusturya’ya saldırmaya kalkan II. Musafa’yı sıkıca bir pataklayıp sırf nakit altın para kısmı 3 milyon gulden (yaklaşık 100 milyon dolar) tutan Osmanlı hazinesini esir alan büyük komutan Savoy’lu Prens Eugen’in (1663-1736) Viyana’daki zevkle döşenmiş Belvedere Sarayı’nın enfes dekoru içinde dans eden çifte doğal bir çevre yaratmaktadır. Bu enfes sanat şöleni, hele bazı kanallarda, muhakkak bizim RTÜK üyelerini rahatsız edecektir.



Tazminat istenir


En ufak bir şekilde bu yayına karşı harekete geçerlerse, bunu tüm dünyaya duyurmak ve AİHM önünde böyle barbarca bir adımı atabilenleri rezil etmek tabii bu ülkedeki tüm uygar insanlar için bir zevk olur.


Ha, RTÜK uyanık davranır da hiçbir şey yapmazsa? O zaman da bu gösteri emsal gösterilip, daha önceki kararları için kendilerinden tazminat ve aklanma talep edilir. Vermediler mi? Gene AİHM sanırım bu davayı zevkle kabul eder ve bugün cezalandırılmış olan kanallar paralarını misliyle tıkır tıkır geri almakla kalmaz, RTÜK’ün yaptıklarını tüm uygar âleme ifşa etmiş olurlar.


Bugün RTÜK’ün temsil ettiği zihniyetle mücadele, onun peşini bırakmamak ülkemizdeki her uygar insanın önemli görevlerinden biridir. Bunu unutmayalım. Sanmayınız ki hür düşünce düşmanlığı karşısında uysallık, size kazanç getirir.