Yaşam

'Aileler tecavüz vakalarını örtmeye çalışıyor'

Çoçuk istismarı kongresinde konuşan Prof. Dr. Şahin, "Mahkeme süreci çok eziyetli, çocuk tekrar tekrar ifade veriyor, defalarca doktora gönderiliyor, binlerce defa daha mağdur ediliyor" dedi

13 Eylül 2012 12:56

Sadece geçen yıl 18 bini aşkın 'çocuğa cinsel saldırı' davası açılırken, çocuk istismarı kongresine başkanlık eden Prof. Dr. Figen Şahin, 'vaka'lardan örnekler verdi. Şahin, "Aileler olayı örtmek istiyor" dedi.

Edirne’de 14 yaşındaki sağır ve dilsiz Z.K.’nın tecavüz sonucu hamileliği daha birkaç gün önce gündeme düştü. Öncesini de unutmuş değiliz, B.Ç., N.Ç, Ö. C. diye kısaltmalarla giden küçük bedenler ve daha birçokları çok ağır bedeller ödüyor. Neyse ki bu konudaki çalışmalar artıyor. Uluslararası Çocuk İstismarı ve İhmali Derneği’nin 19. Uluslararası Kongresi, 9- 12 Eylül arasında Türkiye ’de yapıldı. İstanbul ’daki toplantıya dünyanın çeşitli ülkelerinden 800’e yakın profesyonel katıldı. Kongre Eşbaşkanı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Figen Şahin’le konuştuk.

En son Z. K. davası hakkında ne düşünüyorsunuz?

Engelli çocuklar genelde daha yüksek risk altındadır. Tabii ki erişkin yaştaki birden fazla erkeğin, üstüne para vererek bunu yapması çok ağır bir suç. Para vermeden yapmadan da ciddi ama üstüne fuhuşa teşvik etmektir çocuğu. Rızası var denmemesi gereken bir durum bu. Çocuk kandırılmış, yapılanı anlayacak kapasitede değil. Gebelik sonlandırabilme 10 haftadır ama kanunlarda suç sonrası mağdur gebe kalıyorsa, 20 haftaya kadar sonlandırılma hakkı var. Acil mahkeme kararı çıkması gerekir.

'Çocuk istismarı’na neler girer?

istismar, çocuğun ruh ve beden sağlığına ve gelişimine zarar veren her şeydir.

Mesela bir tokat mıdır, yoksa cinsel saldırı mı?

Temel olarak fiziksel, ruhsal ve cinsel istismar olarak üçe ayırırız. Fiziksel istismar, çocuğu yaralayan ve kazayla olmayan her şeydir: Dövülmek, sarsılması, üzerine kaynar su dökülmesi ya da sigara söndürülmesi, bir yerinin kırılması gibi ağır formları var. Duygusal istismar, çocuğun duygusal gelişimini bozacak şekilde sürekli aşağılanması, azarlanması, korkutulması, tehdit edilmesidir. Bizde istismar denilince akla gelen tek form, cinsel istismar . Cinsel istismarın ille de tecavüz ya da cinsel ilişki boyutunda olması gerekmiyor. Cinsel istismar tanımı, çocuğun bir erişkinin cinsel doyumu için kullanılmasıdır. Ne kadar uzun süreli ve ne kadar erken yaşta başlamış olursa, çocuğun ruh sağlığında o kadar etki yapar. Daha da önemlisi, çocuğun ne kadar yakını ve ne kadar güvendiği birisi tarafından yapılırsa o kadar ağır etki yapar. En çok da üzerinde durduğumuz, ensest.

Bu aralar rızayı çok duyar olduk. Nasıl böyle kararlar çıkabiliyor?

Aslında kanunda bir açık yok. TCK 103. maddeye göre, 15 yaşın altına yönelik cinsel eylem, çocuk itiraz etsin etmesin, kabul edilemezdir ve cezai yaptırımı var. Kanunun bir sonraki maddesi, 15-18 yaş arasındakiler içindir: 15-16 yaşında iki genç birbirinden hoşlanıyor ve yakınlaşıyorlarsa, o da bir suç haline gelmesin diye, eğer rızası varsa ve şikâyet yoksa, suç olmayabilir. Sanıyorum ona dayandırıyorlar. Çocuğun buna itiraz etmemesi, bunun cinsel istismar olmadığını düşündürmemeli. Mağduru suçlamaya yönelik değer yargımız var. Bize gelen beş altı yaşlarında kız çocukları, şimdi benim namusum mu kirlendi diye soruyor!

Taciz olayları mı çoğalıyor yoksa görünür mü oluyor?

Elimizde istatistiki bilgiler olmadığı için bu sorunun bilimsel yanıtını vermek zor. Ama bizim Ankara ’da yaptığımız eğitimde bir kadın, “Bizim köyde bir kız ağabeyinden hamile kalmıştı, sonra bebeği öldürüp gömdüler” diye anlattı. Sonra birisi daha kalktı, buna benzer bir şey anlattı. Bence aslında bunlar hep vardı, ama şimdi farkındalığımız arttı. Bizde böyle şeyler olmaz dediğinizde sorunlarla yüzleşmiyor ve çözüm de aramıyorsunuz. Eskiden var olan ama kulağımızı gözümüzü kapattığımız olgular, su yüzüne çıkmaya başladı. Hâlâ da hepsinin çıktığı söylenemez. Buzdağının üstündeki kısmını görebiliyoruz. Benim üniversitemde ilk vakalarından birini hatırlıyorum: Beş yaşında bir kız çocuğu, annesi getirdi, evdeki 19-20 yaşlarındaki dayısı cinsel tacizde bulunmuş ve çocuk anneye anlatmış. Anne duyulmasın diye polise şikâyet edemiyor. O yüzden bize geldiler, bir şey olmuş mudur diye. Tabii kız çocuğu olunca bekâretle ilgili kaygılar oluyor. Erkek çocuk olunca, cinsel kimliği bozulur mu, eşcinsel olur mu kaygıları güdüyor aileler. Ve başvuranların yüzde 90’ının “Sakın hiçbir yere bildirmeyin’ talebi oluyor.

O polisiye ve hukuki süreç de çok ağır oluyor değil mi?

Çocukların durumunu polise ya da savcıya bildirdiğimiz zaman, çocuktan ifade alınıyor, komşu duyuyor, okulda duyuluyor. Mahkeme süreci çok eziyetli, çocuk tekrar tekrar ifade veriyor, defalarca doktora gönderiliyor, çocuk binlerce defa daha mağdur ediliyor. Çocuk yardım istediğinde, pişman edilmemeli. Mahkemelerde “Yalan söyledim” diye şikâyetini geri alan çok. İdeal sistemde hukuk, gerekiyorsa sosyal hizmetler ve tıp sistemi, koordineli bir şekilde çalışmalı.

Çocuk istismarına dair Türkiye ’deki veriler nelerdir?

Bu konuyla ilgili akademik araştırmalar son 10 yılda arttı. Biz kendi üniversitemizin 18-24 yaş arasındaki 202 öğrencisiyle araştırma yaptık. Yüzde 16.6’sı fiziksel, yüzde 37.8 duygusal ve yüzde 10.8 cinsel istismara uğramış. 50 kişilik gruplarla ders yaparken, buraya kadar bir fiske yemeden gelen var mı dediğimde en fazla 2 ya da 3 kişi çıkıyor. Çocukluktan beri ailede cinsel istismara uğrayanların yüzde 4 olduğunu söyleyen bir çalışma var, yüzde 18 diyen bir çalışma da.

Dünyayla karşılaştırırsak peki?

Cinsel istismar açısından yüzde sıfır diyecek hiçbir ülke yok. Türkiye diğer ülkelerden çok daha kötü durumda diyemeyiz. Kapalı toplumlarda ev içi cinsel istismarlar çok daha fazla oluyor. Bize gelen vakalardan örnek verebilirim: Ergenlik yaşındaki erkek çocuklara doğru cinsel bilgiler verilmediği için, cinsel enerjilerini ne yapacaklarını bilemiyorlar ve en kolay hedef olarak 7-8-9 yaşındaki erkek çocukları taciz ediyorlar. Toplumumuzda kız çocuklar korunuyor ama erkek çocuklar ortalıkta.

 

24 bin cinsel saldırının yüzde 70’i çocuklara

 

Adalet Bakanlığı ’nın verilerine göre çocuklara karşı işlenen cinsel taciz, saldırı ve istismar suçları ile ilgili davaların sayısı, 2009 yılında 13 bin 812, 2010 yılında 17 bin 241 ve 2011 yılında ise 18 bin 334 oldu. Bu da 2011 yılındaki toplam 24 bin cinsel saldırı suçunun yaklaşık yüzde 70’i. 7 bin 610 sanık hakkında 15 yaşın altındaki çocuğa tecavüz , 4 bin 903 sanık hakkında çocuğa cinsel istismar , 1759 sanık hakkında reşit olmayanla cinsel ilişki suçlaması bulunuyor. Bu dosyaların 2 bin 13’ünde, yapılan incelemede çocukların ruh sağlığının bozulduğu tespit edildi. Çocukların fuhuşta kullanıldığı olaylar nedeniyle 2009’da 812, 2010’da 764, 2011’de 672 dava açıldı.

 

Yüzde 60'ı kız, yüzde 40'ı erkek

 

Yabancı literatür, tacize uğrayanların yüzde 75’inin kız çocuğu olduğunu söyler. Kız çocuklar cinsel objedir ve tacizciler de yüzde 90 erkektir. Ama gözlemlere göre Türkiye ’de erkek çocuklar da çok tacize uğruyor. Gazi Üniversitesi’nin rakamlarına göre cinsel taciz başvurusuyla gelenlerin yüzde 60’ı kız, yüzde 40’ı erkek çocuk.

 

Rakamlardaki dram

 

*465 Ankara Çocuk İzlem Merkezi’ne Kasım 2010- Kasım 2011 arasında sadece cinsel istismar için başvuran çocuk sayısı.
*139 Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne 2001 - 2007 arasında gelen 6-14 yaş çocuk sayısı. Yaklaşık yarısı cinsel istismardı.
*100 Şimdi ise aynı merkeze yılda 100 kadar vaka geliyor. Daha çok cinsel istismar . Başta bunların yarısı erkek çocukların erkek çocuklara tacizi oluyordu.
*200 Marmara Üniversitesi’nde çocuk koruma merkezi açıldı ve son altı ayda 200 vaka geldi.
*500 Marmara Üniversitesi’nde çocuk koruma merkezi açıldı ve son altı ayda 200 vaka geldi.
*120 Mersin Üniversitesi’ne bir yılda gelen vaka sayısı.