T24 - KONDA Araştırma Şirketi'nin sahibi ve Radikal gazetesi köşe yazarı Tarhan Erdem, 18 Aralık'ta CHP'de yapılacak olan kongre öncesinde yaşanan çarşaf liste-blok liste tartışmalarını yorumladı.
Tarhan Erdem'in Radikal gazetesinde "Çarşaf liste, nereden nereye?" başlığıyla yayımlanan (13 Aralık 2010) yazısı şöyle:
Çarşaf liste, nereden nereye?
Çarşaf liste tartışmalarını iyi niyetle yorumlamaya çalışıyorum. Söylenenlerle onur veya etiğin nasıl bağdaştırılabileceğini siz okuyucularıma bırakıp, parti büyük kongrelerinde kullanılan oy pusulalarının nereden başlayıp nereye vardığını anlatmak istiyorum.
1947 kurultayı
CHP’nin tek parti döneminin son kurultayı, 17 Kasım 1947’de toplanan ve 15 gün süren Yedinci Kurultay. On beş günün dört günü komisyon çalışmalarına ayrılmıştır. Son gün 40 kişilik ‘Parti Divanı’ seçilmiştir. Tüzük gereği kullanılan oyların yarıdan fazlasını alabilen 36 kişi ilk oylamada, 4 kişi de ikinci turda seçilmiştir. En çok alan 543 oy, en az alan 36’ncı ise 331 oy almışlardır. Açıkçası, demokrasimiz daha ‘Blok liste’den haberdar değildir(!)
1966 ve sonrası
İktidardan düştükten sonra da CHP yöneticilerinin aklına, oy pusulasının biçimini değiştirip siyasal sonuç almak gelmedi, ta ki 18 Ekim 1966’ya kadar!
O gün toplanan 18’inci kurultayda, 1965 seçimiyle başlayan ‘ortanın solu’ mücadelesini Ecevit kazanmak üzeredir. Genel sekreterliğe seçileceği belli olan Ecevit, parti meclisine ‘ortanın göbekçileri’nin seçilmesinden endişe etmektedir. Çarşaf liste yerine ‘blok liste’ yöntemi icat edilir ama kurultay öneriyi kabul etmez (Daha geniş bilgi, Radikal, 21 Ekim 2003’teki yazımdadır).
Bu öneri kabul edilmeyince Ecevitçiler, ‘anahtar liste’ yöntemini keşfettiler! Çarşaf listede adayların yanında bulunan numaralarla bir liste yapıldı, ad okuyarak seçtiklerinin yanına işaret koyamayacak (!) delegelere hızla anahtar liste dağıtıldı. Anahtar tam başarılı olamadı, parti meclisinin yarıya yakını ‘karşı taraftan’ seçildi.
Tam iki yıl sonra, 18 Ekim 1968’de toplanan 19’uncu kurultayda, blok liste veya çarşaf listenin hangisinin kullanılacağı kurultay kararına bırakıldı. 1980’e kadar kurultaylar hep blok liste kararını verdiler.
1980 sonrasında SODEP’le ‘çarşaf liste’ye dönüldü, SHP ve CHP’de 1999 yılına kadar çarşaf liste uygulandı.
Blok listenin kurumlaşması
2003 Ekimi’nde, önce AK Parti Büyük Kongresi’nde ve ondan sadece 10 gün sonra CHP kurultayında blok liste güçlü biçimde geri geldi. Delegelerin yüzde 10’unun imzasıyla verilen önerge, en az yarıdan fazla olumlu oyla kabul edilirse, çarşaf listenin uygulanabileceği kuralı tüzüğe konuldu; o ve sonraki seçimlerde kongrelerde tabii çarşaf listedekiler yerine blok listedekiler seçilmiş oldular.
Özetlersem, blok liste uygulamasını CHP’ye Ecevit getirdi, Deniz Baykal da kurumlaştırdı.
Baykal neler söylüyor?
Bugün ise Baykal, “Blok liste ayrışmayı, dışlamayı beraberinde getirir”, “Kamplaşmayı, kutuplaşmayı ve çatışmayı getirir”, “Blok liste ayrıştırır, çarşaf liste bütünleştirir” demektedir. Doğru söylüyor, ayrıştırmaktan öte demokratik değildir, oy vereni de oy alanı da küçültür.
Bunlar doğru ama, Baykal’ın bir cümlesi itiraf gibi: “(Blok liste ile) belli bazı gruplar tasfiye tehdidiyle karşı karşıya kalabilir” diyor. Tasfiye, temizleme, ayıklama anlamına gelir. Blok listenin bir ‘tasfiye mekanizması’, ayıklama ve temizleme aracı olduğunun Baykal tarafından söylenmesi çok ilginç değil mi? Böylece, uzun yıllar parti içinde ne kıyımlar yapıldığını da anlamış oluyoruz. Yanında bulunanlara bakılırsa, tasfiye edilenlerin karakteri ve nitelikleri de ortaya çıkmış oluyor!
Bugünkü CHP Baykal’ın ayıkladıklarından sonra elde kalanlardır. Blok listenin sonucuna bakar mısınız? Kılıçdaroğlu sadece bu nedenle çarşaf listeye geçilmesine önayak olmalı; kaldığı ve bulabildiği kadar insan gücünden yararlanarak, partinin ayağa kalkmasına çalışmalıdır.