Yaşam

Çanakkale Boğazı'nda ''kayıp kent'' bulundu ÇANAKKALE (A.A)

26 Eylül 2011 16:13

-Çanakkale Boğazı'nda ''kayıp kent'' bulundu ÇANAKKALE (A.A) - 26.09.2011 - Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Troya Kazı Heyeti Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Rüstem Aslan, Çanakkale Boğazı'nda kayıp bir kent bulduklarını bildirdi. Doç. Dr. Aslan, gazetecilere yaptığı açıklamada, ÇOMÜ'de görevli arkeolog Fecri Polat ile Kültür ve Turizm Bakanlığının izni ve desteğiyle bu yılki Bozköy ve çevresindeki yüzey araştırmalarının kıyı bölgesiyle ilgili bölümünü tamamladıklarını bildirdi.  Bu yılki çalışmalarda hiç ummadıkları bir buluntuyla karşılaştıklarını ifade eden  Aslan, Çanakkale Boğazı'nın girişinden Çanakkale kent merkezine kadar olan kıyıyı taradıklarını ve Erenköy beldesinin hemen altında Karanlık Liman bölgesi kıyısında tarih öncesi döneme ait yerleşim yeri tespit ettiklerini belirtti. Aslan, çanak ve çömlek kalıntılarının incelemesinin ardından söz konusu bölgedeki yerleşimin MÖ 5000'lere tarihlendiğini ortaya çıkardıklarına işaret ederek, ''Bu, bize şimdiye kadar İstanbul ve Çanakkale boğazlarının hemen kıyısında bu döneme ait yerleşmelerin olmamasının deniz seviyesinin yüksekliğinden kaynaklandığını gösteriyor. Burada bulduğumuz höyük de yüzde 90 oranında denizin yükselmesi sonucunda tahrip olmuş. Yerleşmenin yaklaşık yüzde 5'i geriye kalmış'' dedi. Bölgenin Troya'daki yerleşmeden yaklaşık 2 bin yıl öncesine ait olduğunu kaydeden  Aslan, şöyle konuştu: ''Enteresan olan şu, şimdiye kadar yapılan araştırmalarda Troya-1 olarak tanımladığımız yani MÖ 3000'li yıllardaki, günümüzden ise 5 bin yıl öncesine ait yerleşmelerin hemen hepsinin yüksek platolara kurulduğunu biliyoruz. Bunun nedeni konusunda bazı soru işaretleri vardı. Acaba su seviyesinin yükselmesi sonucu bu insanlar bilinçli bir şekilde mi yüksek platolara yerleştiler? Buradaki keşfimiz hem deniz seviyesinin yükselmesiyle ilgili bize ilginç buluntular veriyor hem de Troya-1 yerleşmelerinin neden yüksek yerde olduğunu kanıtlıyor. Buradaki analizler, araştırmalar, buluntular üzerindeki çalışmalarımız sürecek. Yüksek bir ihtimalle, MÖ 5000'li yıllarda burada deniz seviyesinde yükselme olmuş ve buradaki yerleşmeler su altında kalmış. Bundan sonraki 1000 ya da 1500 yıldaki yerleşmelerde de insanlar bilinçli bir şekilde kıyıdan yüksek yerlere doğru yerleşimlerini kurmuşlar.'' Doç. Dr. Rüstem Aslan, İstanbul'daki Marmaray kazıları sırasında deniz seviyesinin yaklaşık 7 metre altında, MÖ 6300'lere tarihlenen yerleşim izleri bulunduğunu, bunun da İstanbul Boğazı'ndaki su seviyesinin değişikliği hakkında bilgi verdiğini söyledi. Çanakkale Boğazı'ndaki buluntunun belki bu konudaki araştırmaları biraz daha ayrıntılı şekilde ortaya koyacağını ifade eden Aslan, ''Çanakkale ve İstanbul boğazlarında bu döneme ait ilk kez böyle bir buluntu ortaya çıktı. Burasını Çanakkale Boğazı'nda kayıp bir kent olarak adlandırabiliriz'' diye konuştu.  Aslan, yaklaşık 7 bin yıl öncesinde Çanakkale ve İstanbul boğazlarının büyük bir ihtimalle sularının alçak, kıyılar boyunca yerleşmelerin söz konusu olduğunu ifade ederek, şu bilgileri verdi: ''Bu dönemden sonra deniz seviyesi yükseliyor. Bunu İstanbul'daki Marmaray kazılarında görüyoruz. Deniz seviyesi en az 7-8 metre yükseliyor. Bu yükselme sonucunda o döneme ait yerleşmeler denizin altında kalıyor. Büyük bir ihtimalle çoğu da deniz tarafından tahrip ediliyor. Burada bulduğumuz bölgede yanık tabakalarını, duvar kalıntılarını, çanak çömlekleri çok rahatlıkla görebiliyoruz. Bulunduğumuz bölge 7 bin yıllık kayıp bir yerleşmenin kalıntıları. Bundan sonraki süreçte, buradan elde edilen kalıntıların daha detaylı tarihlendirilmesi konusunda araştırmalarımızı devam ettireceğiz. En ideali burada bir kurtarma kazısının gerçekleştirilmesi olacaktır. Bu kazıyla birlikte biraz daha spesifik, ayrıntılı veri elde edebileceğiz. Bu çalışmalarda jeologlar da yer aldığında belki konu biraz daha farklı açıdan değerlendirilecek. Yıllardır tartışılan ve halen devam eden Çanakkale ve İstanbul boğazlardaki su seviyesindeki iniş ve çıkışlarla ilgili verileri biraz daha ayrıntılı şekilde elde edebileceğiz.''  Yerli ve yabancı arkeologların 1960 ve 1970'li yıllarda kıyı bölgesinde yüzey araştırması yaptığını ancak bölgeyi ilk kez kendilerinin bulduğunu belirten Aslan, söz konusu höyükle ilgili haritalarda, kayıtlarda hiçbir bilgi ve veri bulunmadığını kaydetti.