-ÇALIŞMA YASALARINDA UZLAŞMA YOK ANKARA (A.A) - 18.01.2011 - Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Salim Uslu, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun değişmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hak-İş ve DİSK'in görüş birliğinde olduğunu belirterek, ''Çalışma hayatında yaşanan sorunların yegane sorumlusu, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun değişmesine yanaşmayan TİSK ve onun dümen suyundaki Türk-İş'tir'' dedi. Uslu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'in başkanlığında, Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve TİSK'ten temsilcilerin hafta sonunda Abant'ta toplandığını, burada ''2821 sayılı Sendikalar Kanunu üzerinde yapılması planlanan değişiklikler'' değerlendirilerek, bir taslak hazırlandığını anlattı. Taslakta, iş kolundaki yüzde 10 barajını yüzde 0,5'e düşüren, sendikaya üye olmada noter şartını ortadan kaldıran, örgütlenmenin önünü açan, sendikal özgürlükleri geliştiren düzenlemelerin yer aldığını belirten Uslu, Türk-İş ve TİSK'in bu taslağı geri çevirdiğini ve imzalamaya yanaşmadığını kaydetti. Söz konusu iki konfederasyonun, sendikalaşmanın önünü açacak düzenlemelere ''hayır'' dediğini ileri süren Uslu, ''Bu demektir ki ILO'nun eleştirileri, Avrupa Birliği süreci, işçilerin örgütlenmesi önemli değil. Türk-İş ve TİSK, 12 Eylül uygulamalarının devam ederek mevcut yapının korunmasını istiyorlar. Sendikal alanda çoğulculuğa karşılar'' dedi. Uslu, şöyle devam etti: ''Bundan böyle kimse, 'Sendikal mevzuat değişmelidir, hükümet değiştirmiyor, sendikal mevzuatın önünde 12 Eylül engelleri var' gibi gerekçelerin ardına sığınmamalıdır. Son dakikaya kadar çalışmalara katkı verenlerin, son dakikada vazgeçmeleri, aslında bunların yasaların değişmesinden çok oyalama niyetinde olduklarını göstermektedir. Bizimle paylaşmadıkları bir gizli ajandaları olduğu gerçeği ortaya çıkmıştır. Bugün çalışma hayatında yaşanan sorunların yegane sorumlusu, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun değişmesine yanaşmayan TİSK ve onun dümen suyundaki Türk-İş'tir. Herkesin oturup katkı verdiği bir düzenlemenin sonunda, hiç beklenmedik bir şekilde 'Biz yokuz bunun arkasında' demişlerse ve buna da 'rüya' ya da 'kabus' gibi gerekçeler getirmişlerse, gülelim mi, ağlayalım mı bu duruma?'' Bakan Dinçer'in ''TİSK ve Türk-İş'e rağmen bu yasanın çıkarılması için çalışacağını'' söylediğini aktaran Uslu, ''TBMM'nin takvimi, Türkiye'nin bir seçim takvimine girmiş olması, sendikaların istatistiklerinin yayınlanması mecburiyeti konusunda nasıl bir yol izlenecek, yol haritası belirlenecek bunu konuşmadık, bilemiyoruz'' dedi. Hükümetin, siyasi iradesini ve kamu gücünü kullanarak düzenlemeleri TBMM'ye sevk etmesi gerektiğini ifade eden Uslu, CHP başta olmak üzere Mecliste grubu bulunan partilerden ''AB'ye uyum ve 12 Eylül hukukunun tasfiye edilmesi'' için bu yasaya destek vermelerini istedi. Uslu, tüm partilerin destek vermesi durumunda yasanın kısa sürede çıkarılabileceğini söyledi. -''TİSK VE TÜRK-İŞ YAN ÇİZDİ''- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hak-İş ve DİSK'in yasanın çıkması yönündeki görüşlerinin ortak olduğunu belirten Uslu, ''12 Eylül ürünü olan sendikalar yasasını tasfiye edecek, 12 Eylül tortularından, kaygılarından, korkularından çalışma mevzuatını arındıracak her türlü ileri adımı attık. ILO'nun önerilerine ve öngörülerine de uygun davrandık. Fakat TİSK ve Türk-İş'in yan çizmiş olmaları, 'mevcut mevzuatın değişmesi' yönündeki söylemlerinin samimi olmadığını ortaya koyuyor'' dedi. Taslağa baştan beri katkı veren TİSK'in son dakikada itiraz etmesini anlayamadıklarını ifade eden Uslu, şöyle devam etti: ''Zarif, hakkaniyetli, dürüst bir davranış değil. Ama Türk-İş'in TİSK'in dümen suyuna girerek birlikte hareket etmesini, bir işveren örgütünün isteğine uygun davranmasını anlayamıyorum. Ahlaki olarak da hukuki olarak da sözümüzün arkasında durmak zorundayız. Ama durmuyorsanız, barajların kalkmasını istemiyorsanız bunu delikanlıca açıklayın. Bu ikiyüzlü davranışın nasıl bir izahı, makul bir gerekçesi olur, bunu anlamış değilim. Yasanın çıkmaması durumunda yüz binlerce işçi toplu sözleşmesiz kalabilecek. Bu TİSK için önemli değil. Türk-İş, yüz binlerce işçinin toplu sözleşmesiz kalmasını nasıl ister? Bunu anlamak mümkün değil. Bunun arkasında, iş bilmezlik olabilir, TİSK, Türk-İş'i 'özel sektörde bitiririz' diye tehdit etmiş olabilir. Ya da 'Toplu sözleşme düzeni bozulsun, toplu sözleşmesiz kalan yüz binlerce işçi hükümete karşı siyasi bir mücadele başlatsınlar'... Bu da olabilir. Seçim öncesinde Türkiye'yi, çalışma hayatını kaosa sürükleyecek bir davranışın altında olmak için adamın ya tehdit almış olması, ya akıl sorunu yaşaması ya da siyasi bir hesap içinde olması gerekiyor.'' Hükümetin, siyasi kararlılık göstererek metni yasalaştırmasını isteyen Uslu, ''Aksi halde böyle bir boşluğun yaratacağı kaosun sorumluluğuna ortak olmuş olur'' dedi. Türkiye'de SSK kayıtlarına göre toplam 9 milyon 35 bin 664 işçinin bulunduğunu belirten Uslu, sendikalı işçi sayısının 921 bin 694 olduğunu, iş kolundaki barajın yüzde 0,5'e düşmesi durumunda sendikaların baraj altında kalma sorununun çözüleceğini söyledi. -DİSK BAŞKANI ÇELEBİ- DİSK Başkanı Süleyman Çelebi de Türk-İş ve TİSK'in 12 Eylül yasalarında direndiğini savunarak, 12 Eylül generalleri tarafından çıkarılan 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'nun değişmesi için yıllardır mücadele verdiklerini söyledi. Bu mücadelede işçi sınıfının temsilcisi kimliğini taşıyanların karşı tarafta yer almasının kendilerini üzdüğünü belirten Çelebi, ILO normları ve AB Müktesebatı çerçevesinde, bu yasalarda yapılması düşünülen değişikliklerle ilgili yaptıkları çalışmaların ''Türk-İş ve TİSK'in karşı çıkmasıyla reddedildiğini'' öne sürdü. Daha önce Bursa mutabakatında bazı kararlar aldıklarını ve Abant'taki toplantıda da tasarıyı geliştiren düzenlemeler yaptıklarını kaydeden Çelebi, şöyle devam etti: ''TİSK ve Türk-İş, bugüne kadar sendikal hak ve özgürlükler, baraj ve noter şartı, örgütlenme özgürlüğü ve grev hakkı için yürüttüğümüz mücadelenin her aşamasında engel oldukları gibi, son olarak da 2821 ve 2822 sayılı kanunlarda yapılması düşünülen değişikliklere karşı çıkarak, işçi tarafını 12 Eylül yasalarına mahkum ettirmeye devam ettirmektedir. İşverenlerle işbirliği yaparak işçi sınıfını nefessiz bırakmaya çalışanlara karşı söylenebilecek çok sözümüz var.'' Siyasi iktidarı, ILO normları ve Avrupa müktesebatının gereklerini yerine getirmeye çağıran Çelebi, iktidarın, Sendikalar Kanunu'na yönelik düzenlemeyi biran önce TBMM gündemine taşımasını istedi. Çelebi, başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere Meclisteki bütün partilerin, 12 Eylül ürünü bu yasaların mutabakat doğrultusunda değiştirilmesi için ellerinden geleni yapmaları gerektiğini vurguladı.